Lütfi  Vural
Köşe Yazarı
Lütfi Vural
 

AFETLER ‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ’ ALGISINI DEĞİŞTİRİYOR

Son zamanlarda çok sık duyduğumuz kavramlar var. “İklim değişikliği” ve “küresel ısınma” bunların başında geliyor. Her ne kadar “İklim Krizi” kavramını duyuyorsak da, biz daha çok “İklim Değişikliği” olarak ifade ediyoruz. 1990’lı yıllarda dünya ve Avrupa kamuoyunda gündemi meşgul eden bu konuların ülkemizde de önemi giderek artıyor. Son bir yıl içerisinde ise ülke gündeminin en üst sıralarında yer alıyor. *** Kamuoyu araştırmalarında halkın %70’i konudan haberdar olduğunu ve gelecek için risk oluşturduğunu söylüyor fakat nasıl oluştuğu ve ne gibi bir tedbir almamız hususunda henüz yeterli bilgiye sahip değil. Aynı araştırma sonuçlarına göre gelecek için tehdit algılaması sorulduğunda, “iklim değişikliği” ve “doğal afetler” ilk sırayı alıyor. Son yıllarda yaşanan doğal afetlerdeki artış, hortum ve süper hücre gibi afetlerin daha sık yaşanır olması, iklim değişiklinin nedenini ve çözüm önerilerini bilmediği halde tehdit algılamasında ilk sıraya yerleştirmesinde en büyük etken oluyor. *** İklimsel değerlerin değişmesi ve değişkenliği farklı kavramlar. Esasen yaşadığımız yerdeki iklimin göstergesi olan sıcaklık, yağış gibi veriler gün içerisinde, aylık ve yıllık olarak belli limitler içerisinde değişiyor. Eskiden bu değişkenlik kabul edilebilir sınırlar içerisinde oluyordu. Bir yerin iklimini söylediğimizde mesela Ege iklimi dediğimizde mevsimsel olarak sıcaklık ve yağışın hangi değerlerde olacağını tahmini olarak biliyorduk. İşte küresel ısınma ve iklim değişikliği yaşanmaya başladığında bu değerler değişmeye başladı. Daha sıcak günler ve mevsimler görüldü. Son 10 yıl geçtiğimiz dönemlere göre en sıcak periyotu oluşturuyor. Ani hava değişiklikleri daha sık görülüyor. Yağış değişkenlikleri arttı. Kuraklık daha sık ve daha şiddetli olmaya başladı. *** Küresel ısınma ve iklimdeki değişkenliklerin en büyük sebebi sanayileşme ile birlikte artan sera gazları. Karbondioksit ve metan gazı bunların başında geliyor. En fazla sera gazı salınımı enerji sektöründe oluyor. Atmosferde ve okyanuslarda biriken sera gazları enerji birikimine neden oluyor. Ayrıca sera gazları güneşten gelen ışınları emerek sıcaklığı artırıyor. Biriken enerji ve artan sıcaklık buzulları eritiyor ve atmosferik sistemleri etkiliyor. Bunun sonucu olarak da dünyanın farklı yerlerinde farklı iklimsel değişkenlikler görülüyor. Bu değişkenlikler hayatımızı olumsuz etkiliyor. *** Gelecekte Türkiye ikliminde beklenen değişiklikler ve etkileri bölgelere göre farklılık gösteriyor. Yağışlar Karadeniz bölgesinde artarken Ege ve Akdeniz bölgelerinde azalıyor. Kuraklığın gelecekte Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha sık ve daha şiddetli olması bekleniyor. Son iki yıldır bölgemizde görülen kuraklığın etkileri devam ediyor. Son yağışlar miktar olarak yüksek olsa da yeterli değil. *** İklim değişikliği ile mücadelede ana strateji azaltım ve uyum’dur.  Azaltım, fosil yakıtların sonlandırılması ve sera gazı üreten sistemlerin dönüştürülmesidir. Bu da bütün dünyanın ortak hareketi ile mümkün olacaktır. Uyum politikaları ise tamamen bizim uygulayacağımız bir konudur. Sera gazları atmosferde çok uzun yıllar kalabiliyor ve bugün itibari ile sıfırlansa bile etkileri en az yüz yıl sürecek. Bu da önümüzdeki yıllarda sıcaklık artışının devam edeceği ve kuraklığın daha çok etkili olacağı anlamına geliyor. Uyum politikaları burada önem kazanıyor. Tarım, enerji ve su başta olmak üzere bütün sektörlerde uyum politikalarının oluşturulması gerekiyor. *** Bölgemizde son iki yıldır etkili olan kuraklık ve tarımsal su ihtiyacının yetersiz olması bizleri gelecek için kaygılandırıyor. Yetiştirilecek ürünlerin gelecekteki iklim şartlarına ve mevcut tarımsal su miktarına göre seçilmesi gerekiyor. Kurak şartlara dayanıklı ürünler seçilmeli. Mısır gibi çok su isteyen ürünlerdeki desteklemeler başka bölgelere kaydırılmalı. Tarımsal sulamada bölge olarak tamamen basınçlı sulama sistemlerine geçilmelidir. Bölgemiz için uyum politikaları oluşturulurken ürün deseni ve tarımsal su politikaları beraber değerlendirilmelidir.
Ekleme Tarihi: 22 Şubat 2022 - Salı
Lütfi  Vural

AFETLER ‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ’ ALGISINI DEĞİŞTİRİYOR

Son zamanlarda çok sık duyduğumuz kavramlar var. “İklim değişikliği” ve “küresel ısınma” bunların başında geliyor. Her ne kadar “İklim Krizi” kavramını duyuyorsak da, biz daha çok “İklim Değişikliği” olarak ifade ediyoruz. 1990’lı yıllarda dünya ve Avrupa kamuoyunda gündemi meşgul eden bu konuların ülkemizde de önemi giderek artıyor. Son bir yıl içerisinde ise ülke gündeminin en üst sıralarında yer alıyor.

***

Kamuoyu araştırmalarında halkın %70’i konudan haberdar olduğunu ve gelecek için risk oluşturduğunu söylüyor fakat nasıl oluştuğu ve ne gibi bir tedbir almamız hususunda henüz yeterli bilgiye sahip değil. Aynı araştırma sonuçlarına göre gelecek için tehdit algılaması sorulduğunda, “iklim değişikliği” ve “doğal afetler” ilk sırayı alıyor. Son yıllarda yaşanan doğal afetlerdeki artış, hortum ve süper hücre gibi afetlerin daha sık yaşanır olması, iklim değişiklinin nedenini ve çözüm önerilerini bilmediği halde tehdit algılamasında ilk sıraya yerleştirmesinde en büyük etken oluyor.

***

İklimsel değerlerin değişmesi ve değişkenliği farklı kavramlar. Esasen yaşadığımız yerdeki iklimin göstergesi olan sıcaklık, yağış gibi veriler gün içerisinde, aylık ve yıllık olarak belli limitler içerisinde değişiyor. Eskiden bu değişkenlik kabul edilebilir sınırlar içerisinde oluyordu. Bir yerin iklimini söylediğimizde mesela Ege iklimi dediğimizde mevsimsel olarak sıcaklık ve yağışın hangi değerlerde olacağını tahmini olarak biliyorduk. İşte küresel ısınma ve iklim değişikliği yaşanmaya başladığında bu değerler değişmeye başladı. Daha sıcak günler ve mevsimler görüldü. Son 10 yıl geçtiğimiz dönemlere göre en sıcak periyotu oluşturuyor. Ani hava değişiklikleri daha sık görülüyor. Yağış değişkenlikleri arttı. Kuraklık daha sık ve daha şiddetli olmaya başladı.

***

Küresel ısınma ve iklimdeki değişkenliklerin en büyük sebebi sanayileşme ile birlikte artan sera gazları. Karbondioksit ve metan gazı bunların başında geliyor. En fazla sera gazı salınımı enerji sektöründe oluyor. Atmosferde ve okyanuslarda biriken sera gazları enerji birikimine neden oluyor. Ayrıca sera gazları güneşten gelen ışınları emerek sıcaklığı artırıyor. Biriken enerji ve artan sıcaklık buzulları eritiyor ve atmosferik sistemleri etkiliyor. Bunun sonucu olarak da dünyanın farklı yerlerinde farklı iklimsel değişkenlikler görülüyor. Bu değişkenlikler hayatımızı olumsuz etkiliyor.

***

Gelecekte Türkiye ikliminde beklenen değişiklikler ve etkileri bölgelere göre farklılık gösteriyor. Yağışlar Karadeniz bölgesinde artarken Ege ve Akdeniz bölgelerinde azalıyor. Kuraklığın gelecekte Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha sık ve daha şiddetli olması bekleniyor. Son iki yıldır bölgemizde görülen kuraklığın etkileri devam ediyor. Son yağışlar miktar olarak yüksek olsa da yeterli değil.

***

İklim değişikliği ile mücadelede ana strateji azaltım ve uyum’dur.  Azaltım, fosil yakıtların sonlandırılması ve sera gazı üreten sistemlerin dönüştürülmesidir. Bu da bütün dünyanın ortak hareketi ile mümkün olacaktır. Uyum politikaları ise tamamen bizim uygulayacağımız bir konudur. Sera gazları atmosferde çok uzun yıllar kalabiliyor ve bugün itibari ile sıfırlansa bile etkileri en az yüz yıl sürecek. Bu da önümüzdeki yıllarda sıcaklık artışının devam edeceği ve kuraklığın daha çok etkili olacağı anlamına geliyor. Uyum politikaları burada önem kazanıyor. Tarım, enerji ve su başta olmak üzere bütün sektörlerde uyum politikalarının oluşturulması gerekiyor.

***

Bölgemizde son iki yıldır etkili olan kuraklık ve tarımsal su ihtiyacının yetersiz olması bizleri gelecek için kaygılandırıyor. Yetiştirilecek ürünlerin gelecekteki iklim şartlarına ve mevcut tarımsal su miktarına göre seçilmesi gerekiyor. Kurak şartlara dayanıklı ürünler seçilmeli. Mısır gibi çok su isteyen ürünlerdeki desteklemeler başka bölgelere kaydırılmalı. Tarımsal sulamada bölge olarak tamamen basınçlı sulama sistemlerine geçilmelidir. Bölgemiz için uyum politikaları oluşturulurken ürün deseni ve tarımsal su politikaları beraber değerlendirilmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.