Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

CUMHURİYET YOLCULUĞU

Değerli dostlar, çoğumuzun bildiği ama bazılarının bilmek istemediği önemli bilgiler aktamak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 29 Ekim 1923’te kurulduğunda o günkü ülkenin durumu hakkında kısa kısa aktarılan bilgiler çok yararlı olacaktır. KOCA ÜLKEDE TRAKTÖR SAYISI SIFIRDI 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde nüfusumuz, 13 milyondu. Bu nüfusun 11 milyonu köylerde yaşıyordu. 40 bin köy vardı. Bu 40 bin köyün 37 bininde okul yoktu. Her yerde postane, bakkal da yoktu. O yıllarda 30 bin köyde cami bile yoktu. 29 Ekim 1923 sabah, koca ülkede traktör sayısı sıfırdı. Biçerdöver sayısı da sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yapılamıyordu; şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un, pilavlık pirinç hep  dışarıdan alınıyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yalnızca 5 bin hektar toprak sulanabiliyordu. 5 bin köyde “Sığır Vebası” vardı. Hastalıklardan hayvanlar kırılıyor, insanlar ölüyordu. HER İKİ BEBEKTEN BİRİ ÖLÜYORDU 29 Ekim 1923 sabahı ülkede bir milyon kişi frengi, 2 milyon kişi sıtma, 3 milyan kişi trahom hastasıydı. Verem, tifo, tifüs salgını vardı. İnsanlar bit ile baş edemiyorlardı. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede bebek ölüm oranı yüzde 40'ın üstündeydi. Dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu. Anne ölüm oranı ise yüzde 18 idi. Her 5 anneden biri de doğumda ölüyordu. O yıllarda ortalama insan ömür 40 yıl idi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yalnızca 337 doktor, 60 eczacı vardı. Bunların 8'i Türk’tü. Diş hekimi ise yoktu. Koskoca ülkede yalnızca 4 hemşire vardı. 40 bin köyde yalnızca 136 ebe vardı. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yanmış bina sayısı 115 bindi. Hasarlı bina sayısı 12 bin, tümüyle yanıp kül olmuş köy sayısı da binden fazladı. Ülkede doğru dürüst kiremit bile yoktu. Limanlar, madenler yabancılara aitti. Demir yollarının 1 metresi bile bizim değildi. OSMANLIDAN 4 FABRİKA AYAKTA KALMIŞTI 29 Ekim 1923 sabahı ülkedeki toplam sermayenin yalnızca yüzde 15'i Türklerindi. Osmanlıdan yalnızca 4 fabrika ayakta kalmıştı. Bunlar, Hereke İplik, Feshane Yün, Bakırköy Bez, Beykoz Deri fabrikaları idi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkedeki sanayi denilen işletmelerin yüzde 96'sında motor yoktu. 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı 280 idi. Bunun 250’si yabancıların elindeydi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede kişi başına düşen milli gelir 45 dolardı. Elektrik, yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus'ta vardı. Elektrik üretimi ise yalnızca 50 Kw saatti. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede 4 mevsim kullanılabilen kara yolu yoktu. Otomobil sayısı yalnızca 1490 idi ve 4 şehirde özel otomobil vardı. HER 4 ÇOCUKTAN 3'Ü OKULA GİTMİYORDU 29 Ekim 1923’ten önce kadın, insan yerine konmuyordu. Eşit eğitim hakları, meslek edinme hakları, boşanma hakları, velayet hakları yoktu. Kadın, kendine miras kalan malını alma vey kullanma hakkına sahip değildi. Seçme hakkı olmadığı gibi seçilme hakkı da yoktu. Çalışma hayatında eşit haklara sahip değildi. 29 Ekim 1923 sabahı üllede gazete, yalnızca İstanbul ve İzmir'de vardı. Erkeklerin yüzde 7'si, kadınların ise binde dördü okuma yazma biliyordu. Okuma yazma bilenlerin çoğunluğu da subaylar ve gayrimüslimlerdi. Okul çağına gelen her 4 çocuktan 3'ü okula gitmiyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede toplam 4 bin 894 İlkokul, 72 ortaokul, ve 23 lise vardı. O yıllarda Ankara’da yalnızca 2 lise vardı. Ülkenin tüm liselerinde yalnızca 230 kız öğrenci vardı. Öğretmenlerin üçte birinin öğretmenlik eğitimi bile yoktu. O dönemde medreselerde yalnızca dini bilgiler öğretiliyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülke, işte böyleydi. *** Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, bu ülkeyi bu durumdan yeni baştan kurmaya ve geliştirmeye çalıştılar. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, Osmanlı coğrafyasının birçok bölgesinde her cephede savaşanlardı; her türlü zorluğu görenler ve yaşayanlardı. Çanakkale Savaşında ve Kurtuluş Savaşında ölümle burun buruna gelmişler, kol kola vuruşmuşlardı. YAŞASIN CUMHURİYET! 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranların önderi, lideri ve yol başçısı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ekim 1923’te kendi el yazısı ile İsmet İnönü'ye şu mektubu yazıyordu. “Bize geri kalmış, borçlu, hastalıklı bir vatan bırakıldı; ama yine de yoksul ve esir edilmiş ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev var: Her şeyden önce kültürel değerlerine bağlı, milli, bağımsız, çağdaş bir toplum oluşturmak ve çağdaşlaşmak. Bu ideali gerçekleştirmek zorundayız. Bu görevin ağırlığını ve onurunu bilerek bu üce görevin üstesinden geleceimize hiç kuşkum yok. Allah yardımcımız olsun.” Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100 yaşında! Yaşasın Cumhuriyet! Nice 100 yıllara! Sözün Özü: Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk  
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2023 - Salı
Mustafa ATALAY

CUMHURİYET YOLCULUĞU

Değerli dostlar, çoğumuzun bildiği ama bazılarının bilmek istemediği önemli bilgiler aktamak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 29 Ekim 1923’te kurulduğunda o günkü ülkenin durumu hakkında kısa kısa aktarılan bilgiler çok yararlı olacaktır.

KOCA ÜLKEDE TRAKTÖR SAYISI SIFIRDI

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde nüfusumuz, 13 milyondu. Bu nüfusun 11 milyonu köylerde yaşıyordu. 40 bin köy vardı. Bu 40 bin köyün 37 bininde okul yoktu. Her yerde postane, bakkal da yoktu. O yıllarda 30 bin köyde cami bile yoktu. 29 Ekim 1923 sabah, koca ülkede traktör sayısı sıfırdı. Biçerdöver sayısı da sıfırdı. Ayçiçeği üretimi yapılamıyordu; şeker üretimi yoktu. Ekmeklik un, pilavlık pirinç hep  dışarıdan alınıyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yalnızca 5 bin hektar toprak sulanabiliyordu. 5 bin köyde “Sığır Vebası” vardı. Hastalıklardan hayvanlar kırılıyor, insanlar ölüyordu.

HER İKİ BEBEKTEN BİRİ ÖLÜYORDU

29 Ekim 1923 sabahı ülkede bir milyon kişi frengi, 2 milyon kişi sıtma, 3 milyan kişi trahom hastasıydı. Verem, tifo, tifüs salgını vardı. İnsanlar bit ile baş edemiyorlardı. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede bebek ölüm oranı yüzde 40'ın üstündeydi. Dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu. Anne ölüm oranı ise yüzde 18 idi. Her 5 anneden biri de doğumda ölüyordu. O yıllarda ortalama insan ömür 40 yıl idi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yalnızca 337 doktor, 60 eczacı vardı. Bunların 8'i Türk’tü. Diş hekimi ise yoktu. Koskoca ülkede yalnızca 4 hemşire vardı. 40 bin köyde yalnızca 136 ebe vardı. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede yanmış bina sayısı 115 bindi. Hasarlı bina sayısı 12 bin, tümüyle yanıp kül olmuş köy sayısı da binden fazladı. Ülkede doğru dürüst kiremit bile yoktu. Limanlar, madenler yabancılara aitti. Demir yollarının 1 metresi bile bizim değildi.

OSMANLIDAN 4 FABRİKA AYAKTA KALMIŞTI

29 Ekim 1923 sabahı ülkedeki toplam sermayenin yalnızca yüzde 15'i Türklerindi. Osmanlıdan yalnızca 4 fabrika ayakta kalmıştı. Bunlar, Hereke İplik, Feshane Yün, Bakırköy Bez, Beykoz Deri fabrikaları idi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkedeki sanayi denilen işletmelerin yüzde 96'sında motor yoktu. 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı 280 idi. Bunun 250’si yabancıların elindeydi. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede kişi başına düşen milli gelir 45 dolardı. Elektrik, yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus'ta vardı. Elektrik üretimi ise yalnızca 50 Kw saatti. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede 4 mevsim kullanılabilen kara yolu yoktu. Otomobil sayısı yalnızca 1490 idi ve 4 şehirde özel otomobil vardı.

HER 4 ÇOCUKTAN 3'Ü OKULA GİTMİYORDU

29 Ekim 1923’ten önce kadın, insan yerine konmuyordu. Eşit eğitim hakları, meslek edinme hakları, boşanma hakları, velayet hakları yoktu. Kadın, kendine miras kalan malını alma vey kullanma hakkına sahip değildi. Seçme hakkı olmadığı gibi seçilme hakkı da yoktu. Çalışma hayatında eşit haklara sahip değildi. 29 Ekim 1923 sabahı üllede gazete, yalnızca İstanbul ve İzmir'de vardı. Erkeklerin yüzde 7'si, kadınların ise binde dördü okuma yazma biliyordu. Okuma yazma bilenlerin çoğunluğu da subaylar ve gayrimüslimlerdi. Okul çağına gelen her 4 çocuktan 3'ü okula gitmiyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülkede toplam 4 bin 894 İlkokul, 72 ortaokul, ve 23 lise vardı. O yıllarda Ankara’da yalnızca 2 lise vardı. Ülkenin tüm liselerinde yalnızca 230 kız öğrenci vardı. Öğretmenlerin üçte birinin öğretmenlik eğitimi bile yoktu. O dönemde medreselerde yalnızca dini bilgiler öğretiliyordu. 29 Ekim 1923 sabahı ülke, işte böyleydi.

***

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, bu ülkeyi bu durumdan yeni baştan kurmaya ve geliştirmeye çalıştılar. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, Osmanlı coğrafyasının birçok bölgesinde her cephede savaşanlardı; her türlü zorluğu görenler ve yaşayanlardı. Çanakkale Savaşında ve Kurtuluş Savaşında ölümle burun buruna gelmişler, kol kola vuruşmuşlardı.

YAŞASIN CUMHURİYET!

29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranların önderi, lideri ve yol başçısı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ekim 1923’te kendi el yazısı ile İsmet İnönü'ye şu mektubu yazıyordu. “Bize geri kalmış, borçlu, hastalıklı bir vatan bırakıldı; ama yine de yoksul ve esir edilmiş ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev var: Her şeyden önce kültürel değerlerine bağlı, milli, bağımsız, çağdaş bir toplum oluşturmak ve çağdaşlaşmak. Bu ideali gerçekleştirmek zorundayız. Bu görevin ağırlığını ve onurunu bilerek bu üce görevin üstesinden geleceimize hiç kuşkum yok. Allah yardımcımız olsun.” Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100 yaşında! Yaşasın Cumhuriyet! Nice 100 yıllara!

Sözün Özü:

Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.