İçimizdeki Çocuğu Özgür Bırakmak
Çocukların içinde bir dev, büyüklerin içinde bir çocuk vardır.
Hayat, o içimizdeki çocuğu ne kadar yaşatabildiğimizle anlam kazanır.
İçimizdeki çocuğu baskı altına almak, hayata renk katan neşeyi, merakı ve saf sevgiyi boğmak demektir. Onu özgür bırakın… Çünkü hayatın tadını, biraz da onun sayesinde çıkarabilirsiniz.
Yanlış Anlaşılan Bir Tavsiye
Eğitimde sık sık şu sözleri duyarız:
“Çocuğun seviyesine inin.”
İyi niyetli bir yaklaşım gibi görünse de bu cümle, çoğu zaman eksik bir anlam taşır.
Oysa asıl ihtiyaç, çocukların seviyesine çıkmaktır.
Bu, sadece fiziksel bir yakınlık değil; onların dünyasına, hayallerine ve heyecanına erişmek demektir.
Çocuğun Dünyasına Yolculuk
Çocukların dünyasında merak bitmez, sorular tükenmez, umut kolay kolay kırılmaz.
Onların seviyesine çıkmak; bu bitmeyen merakın peşinden gitmek, hayatı yeniden keşfetmek, “neden” ve “nasıl” sorularına birlikte cevap aramaktır. Bu yolculuk, yetişkinin öğretmenlik yaparken öğrenmesini; öğretirken büyümesini sağlar.
Sadece Çocuğa Değil, Kendimize de Dokunmak
Bunu başardığınızda, sadece çocuklara değil, kendi hayatınıza da dokunursunuz.
Çünkü onların sevincine ortak olmak; yaşam enerjisini tazeler, ruhu gençleştirir.
Çocukların seviyesine çıkmak; geleceğe umutla bakmak, yarına güvenle yürümek demektir.
Son Söz:
Eğer geleceği inşa etmek istiyorsak, önce çocukların seviyesine çıkmayı öğrenmeliyiz.
Orada saf sevgi, sınırsız hayal gücü ve yaşam sevinci var…
Ve en önemlisi, orada yarınlara dair umudumuz var.
