Dünya, yüzyıllardır savaşların acısını yaşıyor. 1 Eylül 1939’da başlayan II. Dünya Savaşı milyonlarca insanın ölümüne, şehirlerin yıkılmasına ve insanlığın hafızasında derin yaralar açılmasına neden oldu. İşte bu nedenle 1 Eylül, “Dünya Barış Günü” ilan edildi. Çünkü savaşın kazananı olmaz; insanlık ancak barışla kazanır.
***
Bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde silahlar susmuyor. Çocuklar ölürken, analar ağlarken, şehirler harabeye dönüşürken, insanlık kendi kendini tüketiyor. Oysa savaş için harcanan paranın yalnızca küçük bir kısmı eğitim ve sağlık hizmetlerine ayrılsa, ne aç insan kalır, ne de umutsuz bir çocuk… Dünya cennet olur.
***
Barış yalnızca bir temenni değil, bir zorunluluktur. Silahların gölgesinde demokrasi gelişmez, adalet yeşermez, insan onuru korunmaz. Barış; özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin teminatıdır.
***
Geçmiş bize şunu öğretti: Her savaşın ardından yıkılmış şehirler, yoksullaşmış halklar ve kaybolmuş nesiller kalır. Oysa barışın ardından ise büyüyen umutlar, gelişen ülkeler ve aydınlık yarınlar doğar. Bugün vereceğimiz karar, gelecek kuşakların nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecek.
***
Unutmayalım ki barış, yalnızca devletlerin değil, bireylerin de sorumluluğudur. Birbirimizi anlamadan, empati yapmadan, sevgiyi çoğaltmadan kalıcı barış mümkün değildir. Dünyayı değiştirmek için önce kalbimizi değiştirmeliyiz.
***
Bu yüzden çağrımız açık: Kazanan barış olsun.
Savaş değil, sevgi kazansın.
Yıkım değil, umut büyüsün.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi:
“Yurtta barış, dünyada barış.”
1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu Olsun.
***
Yürekleri kin ve nefretle dolu başkalarının toprağına göz diken liderlerin gözü kör olsun. Allah onlara akıl fikir versin. İşgal için yapılan savaş cinayettir…