Mustafa PALA
Köşe Yazarı
Mustafa PALA
 

KENT KONSEYLERİ: KATILIMCI DEMOKRASİNİN SESSİZ GÜCÜ

Demokrasiden söz ederken genellikle sandık başında oy kullanmayı, meclis konuşmalarını ya da liderlerin demeçlerini aklımıza getiririz. Oysa demokrasinin gerçek ruhu, gündelik yaşamımızda, yaşadığımız şehirlerde, sokaklarda, parkta, durakta, yani her yerde hissedilmelidir. İşte bu noktada “kent konseyleri” devreye giriyor. *** Kent konseyleri, yerel düzeyde halkın yönetime katılımını sağlayan önemli bir araç. Türkiye’de 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesiyle yasal zemin kazanan bu yapılar, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, üniversiteler, meslek odaları ve gönüllü yurttaşlardan oluşan katılımcı platformlardır. Amaçları ise net: Şehir hakkında kararlar alınırken halkın sesini duyurmak, karar süreçlerinin içinde olmak, sürdürülebilir çözümler üretmek. KENT KONSEYLERİ YETERİNCE ETKİLİ Mİ? Ancak sormamız gereken bazı sorular var: Kent konseyleri yeterince etkili mi? Gerçekten karar alma süreçlerinde bir ağırlıkları var mı? Yoksa sadece “danışma organı” olmanın ötesine geçemeyen, önemli günlerde etkinlikler düzenleyen sembolik yapılar mı oldular? Ne yazık ki birçok kentte konseyler, yerel yönetimler tarafından ciddiye alınmıyor. Kararları bağlayıcı değil; önerileri uygulamaya geçirilmiyor. Oysa yerel yönetimlerin başarısı, halkla kurdukları bağ kadar güçlüdür. Kent konseyleri bu bağın hem vicdanı hem de aklı olabilir. Katılım olmadan atılım OLAMAZ Bir diğer önemli sorun ise katılım. Yıllardır tekrarlayıp duruyorum: Katılım olmadan atılım olamaz. Kent konseyleri, halkın sahiplenmediği sürece anlamını yitiriyor. Toplantılara hep aynı yüzler katılıyor, gençler ilgisiz, kadın temsiliyeti sınırlı, engelli bireylerin sesine nadiren kulak veriliyor. Oysa şehir hepimizin. Ve şehir hakkında konuşmak, sadece seçilmişlerin değil, yaşayan herkesin hakkıdır. ŞEHİR, YAŞAYAN BİR ORGANİZMADIR Çözüm nedir? Öncelikle konseylerin yapısal olarak güçlendirilmesi gerekiyor. Belediyeler bu oluşumları sadece prosedürel bir görev değil, bir fırsat olarak görmeli. Okullarda, mahallelerde, dijital platformlarda farkındalık yaratılmalı. Gençlik ve kadın meclisleri etkin kılınmalı. Ve belki en önemlisi, kent konseyleri, sadece “konuşan” değil, “üreten, yapan” yapılar haline gelmeli. Unutmayalım: Şehir, yaşayan bir organizmadır. Ve onu sağlıklı kılacak olan, sadece asfalt değil; adalet, katılım ve birlikte düşünme iradesidir. Kent konseyleri, bu iradenin vücut bulmuş halidir. Onları daha görünür, daha etkili ve daha kapsayıcı kılmak, hepimizin görevi olmalı. HALKIN AKTİF KATILIM GÖSTERMESİ GEREKİYOR Manisa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliği ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir. Ancak bir kentin gerçek değeri, sadece geçmişiyle değil, aynı zamanda bugünkü yönetim anlayışıyla da ölçülür. Bu noktada, Manisa Kent Konseyi’nin rolü büyük önem taşıyor. Manisa’da katılımcı demokrasinin güçlenmesi adına çalışmalar başlatılıp sürdürülmeli. Ancak, Kent Konseyi’nin etkinliği, sadece yöneticilerin çabasıyla sınırlı kalmamalı. Halkın da bu sürece aktif katılım göstermesi gerekiyor. Toplantılara katılmak, önerilerde bulunmak ve şehrin geleceği için fikir üretmek, her birimizin sorumluluğunda. *** Manisa Kent Konseyinin Kurucu başkanlığını yaptım. Soran sorgulayan araştıran bir yurttaş olarak, kent konseyi sürecini izlemeyi ve katkıda bulunmayı ertelenmez bir görev olarak düşünüyorum. Katkıda bulunmam için Manisa Kent Konseyi Başkanı, Yürütme Kurulu Üyesi olmam şart değil. Çalışma guruplarının içinde olmak bu güzel kent için, düşünce, öneri, proje üretme süreçlerinin içinde olmak bile çok değerli olur benim için. *** Kent Konseylerine sahip çıkalım. Kendimizi kentimizin sakini olarak değil, sahibi olarak görelim, kentimizi koruyalım geleceğini birlikte planlayalım bu amaçla karar süreçlerinin içinde olalım Kent Konseylerini katılımcı demokrasinin etkin araçları haline birlikte çalışarak getirelim.
Ekleme Tarihi: 06 May 2025 - Tuesday

KENT KONSEYLERİ: KATILIMCI DEMOKRASİNİN SESSİZ GÜCÜ

Demokrasiden söz ederken genellikle sandık başında oy kullanmayı, meclis konuşmalarını ya da liderlerin demeçlerini aklımıza getiririz. Oysa demokrasinin gerçek ruhu, gündelik yaşamımızda, yaşadığımız şehirlerde, sokaklarda, parkta, durakta, yani her yerde hissedilmelidir. İşte bu noktada “kent konseyleri” devreye giriyor.

***

Kent konseyleri, yerel düzeyde halkın yönetime katılımını sağlayan önemli bir araç. Türkiye’de 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesiyle yasal zemin kazanan bu yapılar, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, üniversiteler, meslek odaları ve gönüllü yurttaşlardan oluşan katılımcı platformlardır. Amaçları ise net: Şehir hakkında kararlar alınırken halkın sesini duyurmak, karar süreçlerinin içinde olmak, sürdürülebilir çözümler üretmek.

KENT KONSEYLERİ YETERİNCE ETKİLİ Mİ?

Ancak sormamız gereken bazı sorular var: Kent konseyleri yeterince etkili mi? Gerçekten karar alma süreçlerinde bir ağırlıkları var mı? Yoksa sadece “danışma organı” olmanın ötesine geçemeyen, önemli günlerde etkinlikler düzenleyen sembolik yapılar mı oldular? Ne yazık ki birçok kentte konseyler, yerel yönetimler tarafından ciddiye alınmıyor. Kararları bağlayıcı değil; önerileri uygulamaya geçirilmiyor. Oysa yerel yönetimlerin başarısı, halkla kurdukları bağ kadar güçlüdür. Kent konseyleri bu bağın hem vicdanı hem de aklı olabilir.

Katılım olmadan atılım OLAMAZ

Bir diğer önemli sorun ise katılım. Yıllardır tekrarlayıp duruyorum: Katılım olmadan atılım olamaz. Kent konseyleri, halkın sahiplenmediği sürece anlamını yitiriyor. Toplantılara hep aynı yüzler katılıyor, gençler ilgisiz, kadın temsiliyeti sınırlı, engelli bireylerin sesine nadiren kulak veriliyor. Oysa şehir hepimizin. Ve şehir hakkında konuşmak, sadece seçilmişlerin değil, yaşayan herkesin hakkıdır.

ŞEHİR, YAŞAYAN BİR ORGANİZMADIR

Çözüm nedir? Öncelikle konseylerin yapısal olarak güçlendirilmesi gerekiyor. Belediyeler bu oluşumları sadece prosedürel bir görev değil, bir fırsat olarak görmeli. Okullarda, mahallelerde, dijital platformlarda farkındalık yaratılmalı. Gençlik ve kadın meclisleri etkin kılınmalı. Ve belki en önemlisi, kent konseyleri, sadece “konuşan” değil, “üreten, yapan” yapılar haline gelmeli. Unutmayalım: Şehir, yaşayan bir organizmadır. Ve onu sağlıklı kılacak olan, sadece asfalt değil; adalet, katılım ve birlikte düşünme iradesidir. Kent konseyleri, bu iradenin vücut bulmuş halidir. Onları daha görünür, daha etkili ve daha kapsayıcı kılmak, hepimizin görevi olmalı.

HALKIN AKTİF KATILIM GÖSTERMESİ GEREKİYOR

Manisa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliği ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir. Ancak bir kentin gerçek değeri, sadece geçmişiyle değil, aynı zamanda bugünkü yönetim anlayışıyla da ölçülür. Bu noktada, Manisa Kent Konseyi’nin rolü büyük önem taşıyor. Manisa’da katılımcı demokrasinin güçlenmesi adına çalışmalar başlatılıp sürdürülmeli. Ancak, Kent Konseyi’nin etkinliği, sadece yöneticilerin çabasıyla sınırlı kalmamalı. Halkın da bu sürece aktif katılım göstermesi gerekiyor. Toplantılara katılmak, önerilerde bulunmak ve şehrin geleceği için fikir üretmek, her birimizin sorumluluğunda.

***

Manisa Kent Konseyinin Kurucu başkanlığını yaptım. Soran sorgulayan araştıran bir yurttaş olarak, kent konseyi sürecini izlemeyi ve katkıda bulunmayı ertelenmez bir görev olarak düşünüyorum. Katkıda bulunmam için Manisa Kent Konseyi Başkanı, Yürütme Kurulu Üyesi olmam şart değil. Çalışma guruplarının içinde olmak bu güzel kent için, düşünce, öneri, proje üretme süreçlerinin içinde olmak bile çok değerli olur benim için.

***

Kent Konseylerine sahip çıkalım. Kendimizi kentimizin sakini olarak değil, sahibi olarak görelim, kentimizi koruyalım geleceğini birlikte planlayalım bu amaçla karar süreçlerinin içinde olalım
Kent Konseylerini katılımcı demokrasinin etkin araçları haline birlikte çalışarak getirelim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.