Mustafa PALA
Köşe Yazarı
Mustafa PALA
 

KENT KONSEYLERİNİN YEREL YÖNETİMLERDEKİ ROLÜ VE ETKİSİ

Kent Konseyi başlığını gören bazı okuyucularımın “Yine mi kent konseyi” dediklerini duyar gibiyim. Evet, yine kent konseyi; Çünkü kent konseyi katılımcı belediyecilik için yaşamsal derecede önemli. Yazılması çizilmesi üzerinde konuşulması özümsenmesi gerekiyor. Eğer Kent Konseyi Başkanı ve Yürütme Kurulu üyeleri genel kurul öncesinde birileri tarafından örneğin, belediye başkanı tarafından önerilmişse, işe başlamadan önce, kendisini nerenden yapacağı iş ve nasıl yapacağı konusunda talimat almak yolunu seçiyor. Kent Konseyinin ne olduğunu biliniyor aslında. Belediye Başkanı da, “Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın, Kent Konseyi belediyenin yan kuruluşu bağlı bir birimi değildir; özerk bir yapısı vardır; hatta gerekiyorsa bizi bile eleştirebilirsiniz diyor. Rahmetli Başkanımız Ferdi Zeyrek de, Şimdiki Büyükşehir Başkanımız Sayın Besim Dutlulu da aynı anlama gelen sözler söyledi. Doğru olan da buydu zaten. Demek ki, kent konseyinin ne olduğunu ne olmadığını Belediye Başkanlarımız biliyor ve açıkça söylüyor. Bu köşe’de Kent Konseyi için yazdıklarımı, Kent Konseyi Yürütme Kurulunda konuştuklarımı toplasam büyük bir kitap olur. Gerekirse bunu da yapmayı Kent Konseyi El Kitabı Hazırlamayı düşünüyorum. Cepte taşınacak bir kitap olsun istiyorum. Kent Konseyinde bir arkadaşım, yazılarımı Kent Konseyi Whatsaap grubunda paylaştığım için, bana “Mobbing yapıyorsunuz” dedi. İlk kez böyle bir suçlamayla karşı karşıya kaldığım için, bakalım ne yapıyormuşum diye araştırdım. Önemli gördüğüm bir konuda yazı yazmak ve bunu arkadaşlarımla paylaşmak niye mobbing olsun ki, Bakın Mobbing neymiş: “İngilizce (Mobbing) kavramı, “mob” kökünden gelmektedir. “Mob” sözcüğü, İngilizce'de yasal olmayan biçimde şiddet uygulayan kalabalık veya “çete” anlamındadır. Bir eylem biçimi olarak mobbing sözcüğü ise, psikolojik şiddet, kuşatma, topluca saldırma, rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamına gelmektedir.” Ben işimizi doğru yapalım bizi seçen Manisalılara karşı mahcup olmayalım diye yazıp konuşuyorum. Yaptığım yardımdan öte bir şey değil aslında. Ben grevimi yapıyorum. Kent Konseyleri Katılımcı Demokrasinin halka açılan kapılarıdır. Kentler, yalnızca fiziki mekânlardan ibaret değildir. Orada yaşayan insanların düşünceleri, ihtiyaçları, talepleri ve ortak değerleri kentin geleceğini belirler. İşte tam da bu noktada kent konseyleri, yerel demokrasinin ve katılımcı yönetimin en önemli araçlarından biri olarak ortaya çıkar. Kent konseyleri, farklı toplumsal kesimlerin bir araya geldiği platformlardır. Kadın, genç, engelli, emekli, öğrenci, çiftçi, esnaf… Herkesin sesi bu çatı altında yankılanır. Yerel yönetimlerin karar süreçlerine katılımı kolaylaştırarak “kararlar yukarıdan dayatılmaz, aşağıdan yukarıya taşınır” ilkesini hayata geçirirler. Bunu sağlamak için, temel görevimiz öncelikli işimiz, Çalışma Gruplarını ve Kadın, Gençlik, Engelli meclislerini kurmak olmalıdır. Kurduk mu? Hayır kurmadık. Yönergelerimizi hazırladık mı? Hayır hazırlamadık. Seçildiğimiz genel kurulun andından hiç genel kurul yaptık mı? Hayır yapmadık. Yapılması gereken bunları dile getirenin sesini kesmeye çalışmak değil, gereğini yapmaktır. Ben soran sorgulayan araştıran bir yurttaş olarak, konuşurum yazarım arkadaş. Bu gün ağır sorunlar yaşıyorsak nedeni konuşmamamızdır. Görevimiz aklımıza gelenleri, tek tek belediye yöneticilerine iletmek ya da onların istediklerini yerine getirmek değildir. Görevimiz, Çalışma Gurupları ve Meclislerin saptadığı sorunlara ilişkin ürettikleri çözüm önerilerini raporları projeleri, altını çizerek söylüyorum: Kent Konseyi Genel Kurulundan geçirerek belediye meclisinde görüşümesi için belediyeye göndermektir. Bunun anlaşılmayacak bir yanı var mı? Bence yok. Peki genel kurul yapmak bir külfet mi? Bence değil, külfet olmadığı bir yana belediye ve kent konseyi için büyük bir fırsat… Kent Konseyi ve Kent Konseyi Yürütme Kurul düşünce üreten değil, üretilmesini sağlayan kolaylaştırıcı durumundadır. Her şeyi bilmesine gerek yok. Ne yapacağı nasıl yapacağı Yönetmelikte tanımlanmış zaten. Başkanın ve yürütme kurulu üyelerinin bireysel olarak açıkladığı görüşler kendilerini bağlar kent konseyini bağlamaz. Başkan ve Yürütme Kurulu kendisini, Kent Konseyi Genel Kurulu yerine koyamaz. Kent Konseyi Genel Kurulunun yetkilerini kullanamaz. Kent Konseyinde başkanlık sistemi yok. Başkanın görevi sadece kolaylaştırıcılıktır. Kent Konseyinde dikey değil yatay yapılanma vardır…
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2025 -Cuma

KENT KONSEYLERİNİN YEREL YÖNETİMLERDEKİ ROLÜ VE ETKİSİ

Kent Konseyi başlığını gören bazı okuyucularımın “Yine mi kent konseyi” dediklerini duyar gibiyim. Evet, yine kent konseyi; Çünkü kent konseyi katılımcı belediyecilik için yaşamsal derecede önemli. Yazılması çizilmesi üzerinde konuşulması özümsenmesi gerekiyor.

Eğer Kent Konseyi Başkanı ve Yürütme Kurulu üyeleri genel kurul öncesinde birileri tarafından örneğin, belediye başkanı tarafından önerilmişse, işe başlamadan önce, kendisini nerenden yapacağı iş ve nasıl yapacağı konusunda talimat almak yolunu seçiyor. Kent Konseyinin ne olduğunu biliniyor aslında. Belediye Başkanı da, “Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın, Kent Konseyi belediyenin yan kuruluşu bağlı bir birimi değildir; özerk bir yapısı vardır; hatta gerekiyorsa bizi bile eleştirebilirsiniz diyor. Rahmetli Başkanımız Ferdi Zeyrek de, Şimdiki Büyükşehir Başkanımız Sayın Besim Dutlulu da aynı anlama gelen sözler söyledi. Doğru olan da buydu zaten. Demek ki, kent konseyinin ne olduğunu ne olmadığını Belediye Başkanlarımız biliyor ve açıkça söylüyor.

Bu köşe’de Kent Konseyi için yazdıklarımı, Kent Konseyi Yürütme Kurulunda konuştuklarımı toplasam büyük bir kitap olur. Gerekirse bunu da yapmayı Kent Konseyi El Kitabı Hazırlamayı düşünüyorum. Cepte taşınacak bir kitap olsun istiyorum.

Kent Konseyinde bir arkadaşım, yazılarımı Kent Konseyi Whatsaap grubunda paylaştığım için, bana “Mobbing yapıyorsunuz” dedi. İlk kez böyle bir suçlamayla karşı karşıya kaldığım için, bakalım ne yapıyormuşum diye araştırdım. Önemli gördüğüm bir konuda yazı yazmak ve bunu arkadaşlarımla paylaşmak niye mobbing olsun ki, Bakın Mobbing neymiş: “İngilizce (Mobbing) kavramı, “mob” kökünden gelmektedir. “Mob” sözcüğü, İngilizce'de yasal olmayan biçimde şiddet uygulayan kalabalık veya “çete” anlamındadır. Bir eylem biçimi olarak mobbing sözcüğü ise, psikolojik şiddet, kuşatma, topluca saldırma, rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamına gelmektedir.” Ben işimizi doğru yapalım bizi seçen Manisalılara karşı mahcup olmayalım diye yazıp konuşuyorum. Yaptığım yardımdan öte bir şey değil aslında. Ben grevimi yapıyorum.

Kent Konseyleri Katılımcı Demokrasinin halka açılan kapılarıdır.

Kentler, yalnızca fiziki mekânlardan ibaret değildir. Orada yaşayan insanların düşünceleri, ihtiyaçları, talepleri ve ortak değerleri kentin geleceğini belirler. İşte tam da bu noktada kent konseyleri, yerel demokrasinin ve katılımcı yönetimin en önemli araçlarından biri olarak ortaya çıkar.

Kent konseyleri, farklı toplumsal kesimlerin bir araya geldiği platformlardır. Kadın, genç, engelli, emekli, öğrenci, çiftçi, esnaf… Herkesin sesi bu çatı altında yankılanır. Yerel yönetimlerin karar süreçlerine katılımı kolaylaştırarak “kararlar yukarıdan dayatılmaz, aşağıdan yukarıya taşınır” ilkesini hayata geçirirler. Bunu sağlamak için, temel görevimiz öncelikli işimiz, Çalışma Gruplarını ve Kadın, Gençlik, Engelli meclislerini kurmak olmalıdır. Kurduk mu? Hayır kurmadık. Yönergelerimizi hazırladık mı? Hayır hazırlamadık. Seçildiğimiz genel kurulun andından hiç genel kurul yaptık mı? Hayır yapmadık. Yapılması gereken bunları dile getirenin sesini kesmeye çalışmak değil, gereğini yapmaktır. Ben soran sorgulayan araştıran bir yurttaş olarak, konuşurum yazarım arkadaş. Bu gün ağır sorunlar yaşıyorsak nedeni konuşmamamızdır.

Görevimiz aklımıza gelenleri, tek tek belediye yöneticilerine iletmek ya da onların istediklerini yerine getirmek değildir. Görevimiz, Çalışma Gurupları ve Meclislerin saptadığı sorunlara ilişkin ürettikleri çözüm önerilerini raporları projeleri, altını çizerek söylüyorum: Kent Konseyi Genel Kurulundan geçirerek belediye meclisinde görüşümesi için belediyeye göndermektir. Bunun anlaşılmayacak bir yanı var mı? Bence yok. Peki genel kurul yapmak bir külfet mi? Bence değil, külfet olmadığı bir yana belediye ve kent konseyi için büyük bir fırsat…

Kent Konseyi ve Kent Konseyi Yürütme Kurul düşünce üreten değil, üretilmesini sağlayan kolaylaştırıcı durumundadır. Her şeyi bilmesine gerek yok. Ne yapacağı nasıl yapacağı Yönetmelikte tanımlanmış zaten. Başkanın ve yürütme kurulu üyelerinin bireysel olarak açıkladığı görüşler kendilerini bağlar kent konseyini bağlamaz. Başkan ve Yürütme Kurulu kendisini, Kent Konseyi Genel Kurulu yerine koyamaz. Kent Konseyi Genel Kurulunun yetkilerini kullanamaz. Kent Konseyinde başkanlık sistemi yok. Başkanın görevi sadece kolaylaştırıcılıktır. Kent Konseyinde dikey değil yatay yapılanma vardır…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.