Mustafa PALA
Köşe Yazarı
Mustafa PALA
 

KENTİN SESİ KENT KONSEYLERİYLE BELEDİYELERE ULAŞMALI

Katılım olmadan atılım olmaz! “Kenti kent halkıyla birlikte yönetiyoruz” demenin yasal dayanağı; çalışan, çalıştırılan kent konseyleridir. Kent konseylerine gereken önemi verir ve özen gösterirsek, yerel demokrasiden yönetişime geçiş çok daha kolay olacaktır ve yerelde demokrasi güçlenir. *** Bugün, kent konseyleri üzerine yazdığım yazıların üçüncü günündeyim. Bu süreçte konuştuğum arkadaşlarımın büyük çoğunluğu STK’larda görev almış kişilerdi. Ancak ne yazık ki pek çoğu kent konseyini duymuş olsa da, derinliğine inceleme gereği duymamış. Oysa kent konseylerinin sağlam bir yasal dayanağı ve açık, anlaşılır bir yönetmeliği var. Bu yasa ve yönetmelik, belediyeler ve kent konseyine seçilenler tarafından eksiksiz uygulanırsa, yerelde demokrasinin gelişimi açısından büyük bir adım atılmış olur. AÇIK ANLAŞILIR BİR YASA MADDESİ VE BİR YÖNETMELİK VAR 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesi aynen söyle: “Kent konseyleri; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek üzere kurulmuş yapılardır.” *** Bu kadar açık, bu kadar anlaşılır bir madde üzerine kitaplar yazılır, sunumlar yapılır. Katılım olmadan atılım olmaz. Bu söz yalnızca bir slogan değil, yerel demokrasinin temel ilkesidir. Katılımcı demokrasinin en güçlü araçlarından biri olan kent konseyleri, işte bu yüzden vardır. Çünkü konseyler oldukça, bir kentin sadece sokakları değil, söz hakkı da aydınlanır. KENT KONSEYLERİ GÜCÜNÜ YASADAN VE ÖZERKLİĞİNDEN ALAN YAPILANMALARDIR Kent konseyleri, belediyelerin birimi değil, gücünü özerkliğinden alan halk örgütlenmeleridir. Seçilmişlerle halk arasında bir köprü kurar. Sivil toplumun, meslek örgütlerinin, kadınların, gençlerin ve her yaştan yurttaşın sesini belediye meclislerine taşır. Ama bu sadece niyetle olmaz; çalışmayla, emekle, ortak akılla olur. ANCAK KURALLARA UYULURSA AMACA ULAŞILIR Belediyeye görüş sunmanın da bir usulü vardır. “Aklıma güzel bir fikir geldi, ileteyim” demekle yetinilemez. Fikirler önce Çalışma Gruplarında tartışılır, metin haline getirilir, ardından Genel Kurul’da görüşülerek karara bağlanır ve belediye meclisinin gündemine iletilir. Kural budur. Kurallara uyulmadığında kargaşa doğar, sonuç alınamaz. Ama kurallara uygun çalışılırsa başarı kaçınılmazdır. *** Kent konseyleri içindeki Kadın ve Gençlik Meclisleri de oldukça önemlidir. Kadının sesi duyulmadan, gencin sözü dinlenmeden bir kent çağdaşlaşamaz. Bu meclislerde hazırlanan raporlar, yapılan araştırmalar yalnızca öneri değil; kentin ortak sesi, ortak talebidir. ÇALIŞMA GRUPLARI KENT KONSEYLERİNİN MUTFAĞIDIR Yine konseylerde görev alan Çalışma Grupları çok değerlidir. Kimi zaman bir çevre çalışmasında, kimi zaman bir turizm ya da eğitim projesinde yer alırlar. Hazırladıkları raporlar Genel Kurul’da görüşülüp kabul edildiğinde, belediye meclisi gündemine girer. Mecliste gündeme alınan konular için alınan kararlar halka duyurulur — bu bir tercih değil, yasa gereğidir. *** Artık o kentte yaşayanlar “seyirci” değil, söz ve karar sahibi yurttaşlardır. Belediye eliyle uygulamaya konan her karar, halkın emeğinin ve iradesinin bir tezahürüdür. İşte bu katılımcı yerel yönetim anlayışıdır. KENT KONSEYLERİ FORMALİTE OLARAK GÖRÜLMEMELİDİR Ne yazık ki bugün birçok belediye, kent konseylerini sadece bir formalite gibi görmekte. Oysa kent konseyi, kenti yönetmeye talip değildir ama yönetime katılmakta kararlıdır. Bu fark çok önemlidir. Kent konseyi, belediyenin denge ve denetim organı değil; birlikte düşünen, birlikte yürüyen, birlikte çözüm üreten bir yapıdır. *** Belediyeler, kent konseylerini yalnızca “danışma kurulu” gibi görmekten vazgeçmeli; onların fikirlerini duymalı, karar süreçlerine dahil etmeli, hatta bütçelerinde bu katkıyı dikkate almalıdır. Çünkü kent konseyinde tartışılan her konu, her öneri, aslında sokaktaki yurttaşın talebidir. Ve unutulmamalıdır: Katılım varsa umut vardır. Umut varsa değişim mümkündür. “Kenti kent halkıyla birlikte yönetiyoruz” demenin dayanağı, işte bu çalışan ve çalıştırılan kent konseyleridir.
Ekleme Tarihi: 10 Temmuz 2025 -Perşembe

KENTİN SESİ KENT KONSEYLERİYLE BELEDİYELERE ULAŞMALI

Katılım olmadan atılım olmaz! “Kenti kent halkıyla birlikte yönetiyoruz” demenin yasal dayanağı; çalışan, çalıştırılan kent konseyleridir. Kent konseylerine gereken önemi verir ve özen gösterirsek, yerel demokrasiden yönetişime geçiş çok daha kolay olacaktır ve yerelde demokrasi güçlenir.

***

Bugün, kent konseyleri üzerine yazdığım yazıların üçüncü günündeyim. Bu süreçte konuştuğum arkadaşlarımın büyük çoğunluğu STK’larda görev almış kişilerdi. Ancak ne yazık ki pek çoğu kent konseyini duymuş olsa da, derinliğine inceleme gereği duymamış. Oysa kent konseylerinin sağlam bir yasal dayanağı ve açık, anlaşılır bir yönetmeliği var. Bu yasa ve yönetmelik, belediyeler ve kent konseyine seçilenler tarafından eksiksiz uygulanırsa, yerelde demokrasinin gelişimi açısından büyük bir adım atılmış olur.

AÇIK ANLAŞILIR BİR YASA MADDESİ VE BİR YÖNETMELİK VAR

5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesi aynen söyle: “Kent konseyleri; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek üzere kurulmuş yapılardır.”

***

Bu kadar açık, bu kadar anlaşılır bir madde üzerine kitaplar yazılır, sunumlar yapılır. Katılım olmadan atılım olmaz. Bu söz yalnızca bir slogan değil, yerel demokrasinin temel ilkesidir. Katılımcı demokrasinin en güçlü araçlarından biri olan kent konseyleri, işte bu yüzden vardır. Çünkü konseyler oldukça, bir kentin sadece sokakları değil, söz hakkı da aydınlanır.

KENT KONSEYLERİ GÜCÜNÜ YASADAN VE ÖZERKLİĞİNDEN ALAN YAPILANMALARDIR

Kent konseyleri, belediyelerin birimi değil, gücünü özerkliğinden alan halk örgütlenmeleridir. Seçilmişlerle halk arasında bir köprü kurar. Sivil toplumun, meslek örgütlerinin, kadınların, gençlerin ve her yaştan yurttaşın sesini belediye meclislerine taşır. Ama bu sadece niyetle olmaz; çalışmayla, emekle, ortak akılla olur.

ANCAK KURALLARA UYULURSA AMACA ULAŞILIR

Belediyeye görüş sunmanın da bir usulü vardır. “Aklıma güzel bir fikir geldi, ileteyim” demekle yetinilemez. Fikirler önce Çalışma Gruplarında tartışılır, metin haline getirilir, ardından Genel Kurul’da görüşülerek karara bağlanır ve belediye meclisinin gündemine iletilir. Kural budur. Kurallara uyulmadığında kargaşa doğar, sonuç alınamaz. Ama kurallara uygun çalışılırsa başarı kaçınılmazdır.

***

Kent konseyleri içindeki Kadın ve Gençlik Meclisleri de oldukça önemlidir. Kadının sesi duyulmadan, gencin sözü dinlenmeden bir kent çağdaşlaşamaz. Bu meclislerde hazırlanan raporlar, yapılan araştırmalar yalnızca öneri değil; kentin ortak sesi, ortak talebidir.

ÇALIŞMA GRUPLARI KENT KONSEYLERİNİN MUTFAĞIDIR

Yine konseylerde görev alan Çalışma Grupları çok değerlidir. Kimi zaman bir çevre çalışmasında, kimi zaman bir turizm ya da eğitim projesinde yer alırlar. Hazırladıkları raporlar Genel Kurul’da görüşülüp kabul edildiğinde, belediye meclisi gündemine girer. Mecliste gündeme alınan konular için alınan kararlar halka duyurulur — bu bir tercih değil, yasa gereğidir.

***

Artık o kentte yaşayanlar “seyirci” değil, söz ve karar sahibi yurttaşlardır. Belediye eliyle uygulamaya konan her karar, halkın emeğinin ve iradesinin bir tezahürüdür. İşte bu katılımcı yerel yönetim anlayışıdır.

KENT KONSEYLERİ FORMALİTE OLARAK GÖRÜLMEMELİDİR

Ne yazık ki bugün birçok belediye, kent konseylerini sadece bir formalite gibi görmekte. Oysa kent konseyi, kenti yönetmeye talip değildir ama yönetime katılmakta kararlıdır. Bu fark çok önemlidir. Kent konseyi, belediyenin denge ve denetim organı değil; birlikte düşünen, birlikte yürüyen, birlikte çözüm üreten bir yapıdır.

***

Belediyeler, kent konseylerini yalnızca “danışma kurulu” gibi görmekten vazgeçmeli; onların fikirlerini duymalı, karar süreçlerine dahil etmeli, hatta bütçelerinde bu katkıyı dikkate almalıdır. Çünkü kent konseyinde tartışılan her konu, her öneri, aslında sokaktaki yurttaşın talebidir.

Ve unutulmamalıdır:
Katılım varsa umut vardır.
Umut varsa değişim mümkündür.

“Kenti kent halkıyla birlikte yönetiyoruz” demenin dayanağı, işte bu çalışan ve çalıştırılan kent konseyleridir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.