Mustafa PALA
Köşe Yazarı
Mustafa PALA
 

RAMAZAN BAYRAMI

Bayram denilince akla ilk gelen tatil oluyor. Bu yıl bayram tatili dokuz gün olacakmış insanlar tatil beldelerine yerlerini ayartmaya başladılar bile hatta yurtdışına gidenler bile olacak. Bayram söyleşilerinde söze hep geçmiş bayramlar şöyleydi böyleydi diye başlar geçmiş bayramlara övgüler yaparız. Bence geçmişe ağıt yakmanın bir anlamı yok. Önemli olan yeni güzellikleri, o günün koşulları içinde yaşayabilmektir. Bayramları, geçmişe özlemi körüklemek yerine, geleceğe umudu güçlendirerek kutlamalıyız. YAŞAMA KEYFİNİ UNUTMUŞUZ Büyük kentler yalnızlıkları da büyüttü. Şimdilerde büyük salonlarda iftar yemekleri veriliyor. Ancak, sadece birlikte oturduğunuz masadakilerle tanışabiliyorsunuz. Herkes hızla yemeğini yiyip kaçmanın yolunu arıyor. Birlikte olmanın çokluğuyla yaşama keyfini unutmuşuz. Eskiden insanlar birbirlerini tanır, selamlaşırlardı. İftar yemekleri güzel söyleşilerle süslenirdi.  Şimdi televizyon herkesin her şeyi oldu. Hele bir de maç varsa! Arasanız da bulamazsınız sohbet edecek kimseyi. Geçmişe takılıp kalmayalım diyoruz ama anmadan da edemiyoruz. Bayramlar da eskiden çok farklıydı. İnsanlar en güzel giysilerini giyip bayram gezmesine çıkardı... İçtenlik vardı, sıcaklık vardı. Şimdi parası olan bayramı fırsat bilip, sahillere koşuyor. Biraz daha paralı olanlar ise soluğu yurt dışında alıyor. *** Bu ramazanda birkaç fıkra paylaşmak istiyorum sizlerle: Adamın biri, Bektaşi'ye sormuş:  "Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim" Bektaşi: "Elbiselerini çıkardığın tarafa dön ki çalmasınlar!" demiş. *** Bir de çocuk fıkrası anlatayım:  Adamın biri yolda sevimli bir çocuk görür ve çocuğa:  Senin adın ne diye sorar. Çocuk tam söyleyeceği sırada:  Dur ben tahmin edeyim, diyerek sözünü keser, ama ipucu olarak baş harfini söylemesini ister. Çocuk:  adımın baş harfi “Y” der, adam başlar saymaya...  Yasin Çocuk hayır anlamına başını sallar.  Yusuf?  Çocuk yine başını sallar.  Adam (Y) harfi ile başlayan tüm isimleri sıralar. Çocuk hep başını sallamaktadır.  Adam sinirlenir, kız isimlerini de saymaya başlar; çocuk yine başını sallar. Adam sonunda: Bilemedim. Sen söyle ne len ismin der.  Çocuk cevap verir: Yamazan... BAYRAMLARI HALA ÇOK SEVİYORUM Eskiden bayramlar coşkulu geçerdi, şimdi cumartesi ya da pazardan farkları kalmadı. Büyük çoğunluk bayramları tatil yapmak için bekler oldu. Benim için bayram; içime bakmaya, kendimle konuşmaya fırsat tanıyan günlerdir. Kendinizle konuşmayı, sokakta, iş yerinde yapamıyorsunuz. İnsan kendi içine bakmaya ve kendisi ile konuşmaya da zaman ayırmalı. Bana böyle bir fırsat tanıdığı için de ben bayramları hala çok seviyorum.  Bayramları sevişimin başka nedenleri de var elbet. İnsanlar daha sevecen, daha barışçıl oluyor. Özellikle çocukları sevinçli görmek beni çok mutlu ediyor. İFTAR DAVETLERİNİ HİÇ KAÇIRMAM Günümüzde iftar yemekleri büyük restoranlarda veriliyor. İftar davetleri geçmişte de verilirdi. Bu fıkram, o günlerden... Bektaşi’ye sormuşlar:  Baba erenler, niçin oruç tutmazsınız?  Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.  İftara çağırsalar gider misin? Aaa... Doğrusu ne yapar eder giderim. Canım nasıl olur? Allah'ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetine icabet ediyorsun? Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir. Bir eşref saatine gelirse kulların günahını derhal affedebilir. Fakat insanlar öyle midir ya? En küçük sebepten güceniverirler. Bunun için davetlere icabet etmek gerekir. İftar davetlerini hiç kaçırmam… *** Bayramlarda türbe ziyaretleri çok yapılır. Türbelerin önü günümüzde de dolup dolup taşıyor. O konuda da fıkram var: Kadın küçük çocuğunu türbeye götürmüş. Herkes dua ederken o çocuğunu mezarın üzerine işetmeye başlamış.  Görenler kızıp bağırmış.  Yapma kadın! Çocuğun çarpılacak... Kadın, her yanı eğri büğrü olan çocuğunu gösterip;  Keşke, demiş, çocuk zaten çarpık. Çarpılırsa belki düzelir. *** Ben Akhisar'ın köylerinde büyüdüm. Köylerde de ortama uygun çok hoş fıkralar anlatılır. İşte biri: Tonyalı bir türlü iyileşmeyen ineği için açmış Allah'a ellerini: Ey beyük Allahum! Eğer habu ineği iyileşturursen, söz üç gün oruç tutacağım. Birkaç güne kalmamış, Tonyalı'nın ineği iyileşmiş. O da sözünü tutmuş. Fakat bir süre sonra inek ölüvermiş. Tonyalı tekrar açmış ellerini: Ey büyük Allah'ım! Eğer ben tuttuğum o üç gün orucu Ramazan'a, ölen ineği de kurbana saymazsam!... BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN Şimdilerde siyaset, ibadet ve ticaret iç içe yapılıyor. Bazıları siyaseti de, ibadeti de maalesef ticaret için yapıyor. Büyük lokantalardaki görkemli iftar yemekleri bile siyasete ve ticarete katkı olsun diye veriliyor.  Bayram gelince de insanlar sahillere koşuyor. Bayramınız kutlu olsun… Esas bayramı yerel seçimleri kazananlar yapacak. Sanırım bayram tatilinde hep seçim değerlendirilmeleri yapılır sohbetlerde kazananlar üzülür. Bence kaybedenler “ben niye kaybettim” sorusunu sormalılar kendilerine, kazananlar da ne yapacaklarının planlamasını yapmalılar. Bayram daha gelmedi ama olsun ben yazımı erkenden yazayım dedim. Selamlar sevgiler…    
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2024 - Perşembe
Mustafa PALA

RAMAZAN BAYRAMI

Bayram denilince akla ilk gelen tatil oluyor. Bu yıl bayram tatili dokuz gün olacakmış insanlar tatil beldelerine yerlerini ayartmaya başladılar bile hatta yurtdışına gidenler bile olacak. Bayram söyleşilerinde söze hep geçmiş bayramlar şöyleydi böyleydi diye başlar geçmiş bayramlara övgüler yaparız. Bence geçmişe ağıt yakmanın bir anlamı yok. Önemli olan yeni güzellikleri, o günün koşulları içinde yaşayabilmektir. Bayramları, geçmişe özlemi körüklemek yerine, geleceğe umudu güçlendirerek kutlamalıyız.

YAŞAMA KEYFİNİ UNUTMUŞUZ

Büyük kentler yalnızlıkları da büyüttü. Şimdilerde büyük salonlarda iftar yemekleri veriliyor. Ancak, sadece birlikte oturduğunuz masadakilerle tanışabiliyorsunuz. Herkes hızla yemeğini yiyip kaçmanın yolunu arıyor. Birlikte olmanın çokluğuyla yaşama keyfini unutmuşuz. Eskiden insanlar birbirlerini tanır, selamlaşırlardı. İftar yemekleri güzel söyleşilerle süslenirdi.  Şimdi televizyon herkesin her şeyi oldu. Hele bir de maç varsa! Arasanız da bulamazsınız sohbet edecek kimseyi. Geçmişe takılıp kalmayalım diyoruz ama anmadan da edemiyoruz. Bayramlar da eskiden çok farklıydı. İnsanlar en güzel giysilerini giyip bayram gezmesine çıkardı... İçtenlik vardı, sıcaklık vardı. Şimdi parası olan bayramı fırsat bilip, sahillere koşuyor. Biraz daha paralı olanlar ise soluğu yurt dışında alıyor.

***

Bu ramazanda birkaç fıkra paylaşmak istiyorum sizlerle: Adamın biri, Bektaşi'ye sormuş:  "Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim" Bektaşi: "Elbiselerini çıkardığın tarafa dön ki çalmasınlar!" demiş.

***

Bir de çocuk fıkrası anlatayım:  Adamın biri yolda sevimli bir çocuk görür ve çocuğa:  Senin adın ne diye sorar. Çocuk tam söyleyeceği sırada:  Dur ben tahmin edeyim, diyerek sözünü keser, ama ipucu olarak baş harfini söylemesini ister. Çocuk:  adımın baş harfi “Y” der, adam başlar saymaya...  Yasin Çocuk hayır anlamına başını sallar.  Yusuf?  Çocuk yine başını sallar.  Adam (Y) harfi ile başlayan tüm isimleri sıralar. Çocuk hep başını sallamaktadır.  Adam sinirlenir, kız isimlerini de saymaya başlar; çocuk yine başını sallar. Adam sonunda: Bilemedim. Sen söyle ne len ismin der.  Çocuk cevap verir: Yamazan...

BAYRAMLARI HALA ÇOK SEVİYORUM

Eskiden bayramlar coşkulu geçerdi, şimdi cumartesi ya da pazardan farkları kalmadı. Büyük çoğunluk bayramları tatil yapmak için bekler oldu. Benim için bayram; içime bakmaya, kendimle konuşmaya fırsat tanıyan günlerdir. Kendinizle konuşmayı, sokakta, iş yerinde yapamıyorsunuz. İnsan kendi içine bakmaya ve kendisi ile konuşmaya da zaman ayırmalı. Bana böyle bir fırsat tanıdığı için de ben bayramları hala çok seviyorum.  Bayramları sevişimin başka nedenleri de var elbet. İnsanlar daha sevecen, daha barışçıl oluyor. Özellikle çocukları sevinçli görmek beni çok mutlu ediyor.

İFTAR DAVETLERİNİ HİÇ KAÇIRMAM

Günümüzde iftar yemekleri büyük restoranlarda veriliyor. İftar davetleri geçmişte de verilirdi. Bu fıkram, o günlerden... Bektaşi’ye sormuşlar:  Baba erenler, niçin oruç tutmazsınız?  Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.  İftara çağırsalar gider misin? Aaa... Doğrusu ne yapar eder giderim. Canım nasıl olur? Allah'ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetine icabet ediyorsun? Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir. Bir eşref saatine gelirse kulların günahını derhal affedebilir. Fakat insanlar öyle midir ya? En küçük sebepten güceniverirler. Bunun için davetlere icabet etmek gerekir. İftar davetlerini hiç kaçırmam…

***

Bayramlarda türbe ziyaretleri çok yapılır. Türbelerin önü günümüzde de dolup dolup taşıyor. O konuda da fıkram var: Kadın küçük çocuğunu türbeye götürmüş. Herkes dua ederken o çocuğunu mezarın üzerine işetmeye başlamış.  Görenler kızıp bağırmış.  Yapma kadın! Çocuğun çarpılacak... Kadın, her yanı eğri büğrü olan çocuğunu gösterip;  Keşke, demiş, çocuk zaten çarpık. Çarpılırsa belki düzelir.

***

Ben Akhisar'ın köylerinde büyüdüm. Köylerde de ortama uygun çok hoş fıkralar anlatılır. İşte biri: Tonyalı bir türlü iyileşmeyen ineği için açmış Allah'a ellerini: Ey beyük Allahum! Eğer habu ineği iyileşturursen, söz üç gün oruç tutacağım. Birkaç güne kalmamış, Tonyalı'nın ineği iyileşmiş. O da sözünü tutmuş. Fakat bir süre sonra inek ölüvermiş. Tonyalı tekrar açmış ellerini: Ey büyük Allah'ım! Eğer ben tuttuğum o üç gün orucu Ramazan'a, ölen ineği de kurbana saymazsam!...

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Şimdilerde siyaset, ibadet ve ticaret iç içe yapılıyor. Bazıları siyaseti de, ibadeti de maalesef ticaret için yapıyor. Büyük lokantalardaki görkemli iftar yemekleri bile siyasete ve ticarete katkı olsun diye veriliyor.  Bayram gelince de insanlar sahillere koşuyor. Bayramınız kutlu olsun… Esas bayramı yerel seçimleri kazananlar yapacak. Sanırım bayram tatilinde hep seçim değerlendirilmeleri yapılır sohbetlerde kazananlar üzülür. Bence kaybedenler “ben niye kaybettim” sorusunu sormalılar kendilerine, kazananlar da ne yapacaklarının planlamasını yapmalılar.

Bayram daha gelmedi ama olsun ben yazımı erkenden yazayım dedim. Selamlar sevgiler…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.