Günlük yaşamımızda hepimiz zaman zaman bir şeylere kızar, kırılır, içerleniriz. Söylene söylene dolanırız ortalıkta. Duyulmasını isteriz ama sesimizi çıkaramayız. Biriktiririz de biriktiririz. Ta ki içimizde patlayana kadar…
Oysa söylenmek yerine söylemeyi denesek, kendimizi daha iyi anlatmaz mıyız? İçimize atmak yerine, kırmadan dökmeden derdimizi paylaşsak, daha iyi anlaşılmaz mıyız?
“Söylenmek” pasif bir şikâyettir. Sitemi içimize akıtırız. Karşıdaki duysa bile ne dediğimizi tam anlamaz, çünkü çoğu zaman cesurca değil, kenardan köşeden dillendiririz. Bir çeşit içsel homurdanmadır. Ne iş çözer ne de gönül yapar…
Söyleyen anlaşılmak ister, söylenen duyulmak.
Söylemek iletişimdir, söylenmek iç geçirmektir.
Söyleyen doğrudan konuşur, söylenen dolaylı dokundurur.
Söylemek netlik ister, söylenmek cesaretsizlik taşır.
Söyleyen çözüm arar, söylenen sitem eder.
Söylemek açıklıktır, söylenmek gizli bir serzeniş.
Söylemek “ben buradayım” der, söylenmek “beni gör” der.
“Söylemek” ise açık iletişimdir. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini açıkça ama incitmeden ifade etmektir. Cesarettir. Karşılıklı anlayış ve çözüm üretmenin ilk adımıdır.
Kimi zaman karşımızdakini kırmamak için sustuğumuzu sanırız, ama içten içe söylenmeye başlarız. Bu sessiz şikâyet, zamanla ilişkilere zarar verir. Halbuki doğru zamanda, doğru sözle konuşmak; dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı büyütür.
Her ilişkide, her ortaklıkta, her mahallede, her kooperatifte geçerli bir kuraldır bu:
Söylenme, söyle.
Eğer söyleyecek güzel bir sözün, yapıcı bir önerin varsa cesurca söyle. Ama yalnızca şikâyet edeceksen, kendini tekrar tekrar dertle baş başa bırakacaksan, bir dur ve düşün… Belki de harekete geçmenin, söylemenin zamanı gelmiştir.
Bir de unutmadan:
Kooperatifçiler “Ben” demez, “Biz” der. Söylenmez söyler, çekişme yoktur dayanışma vardır, paylaşma vardır, yakınmak yoktur birlikte çözüm aramak vardır.
Bu yüzden diyelim ki hep birlikte: Söylenmeyelim, söyleyelim…
Susmak her zaman erdem değil,
Söylenmeyeceksin söyleyeceksin
Doğru zamanda doğru yerde
Duyulacak şekilde söylemen gerekir.
Söyle ki duyulsun,
Söyle ki, yürekte yankı bulsun…
SÖYLENMEYELİM, SÖYLEYELİM
Günlük yaşamımızda hepimiz zaman zaman bir şeylere kızar, kırılır, içerleniriz. Söylene söylene dolanırız ortalıkta. Duyulmasını isteriz ama sesimizi çıkaramayız. Biriktiririz de biriktiririz. Ta ki içimizde patlayana kadar…
Oysa söylenmek yerine söylemeyi denesek, kendimizi daha iyi anlatmaz mıyız? İçimize atmak yerine, kırmadan dökmeden derdimizi paylaşsak, daha iyi anlaşılmaz mıyız?
“Söylenmek” pasif bir şikâyettir. Sitemi içimize akıtırız. Karşıdaki duysa bile ne dediğimizi tam anlamaz, çünkü çoğu zaman cesurca değil, kenardan köşeden dillendiririz. Bir çeşit içsel homurdanmadır. Ne iş çözer ne de gönül yapar…
Söyleyen anlaşılmak ister, söylenen duyulmak.
Söylemek iletişimdir, söylenmek iç geçirmektir.
Söyleyen doğrudan konuşur, söylenen dolaylı dokundurur.
Söylemek netlik ister, söylenmek cesaretsizlik taşır.
Söyleyen çözüm arar, söylenen sitem eder.
Söylemek açıklıktır, söylenmek gizli bir serzeniş.
Söylemek “ben buradayım” der, söylenmek “beni gör” der.
“Söylemek” ise açık iletişimdir. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini açıkça ama incitmeden ifade etmektir. Cesarettir. Karşılıklı anlayış ve çözüm üretmenin ilk adımıdır.
Kimi zaman karşımızdakini kırmamak için sustuğumuzu sanırız, ama içten içe söylenmeye başlarız. Bu sessiz şikâyet, zamanla ilişkilere zarar verir. Halbuki doğru zamanda, doğru sözle konuşmak; dostluğu, kardeşliği, dayanışmayı büyütür.
Her ilişkide, her ortaklıkta, her mahallede, her kooperatifte geçerli bir kuraldır bu:
Söylenme, söyle.
Eğer söyleyecek güzel bir sözün, yapıcı bir önerin varsa cesurca söyle. Ama yalnızca şikâyet edeceksen, kendini tekrar tekrar dertle baş başa bırakacaksan, bir dur ve düşün… Belki de harekete geçmenin, söylemenin zamanı gelmiştir.
Bir de unutmadan:
Kooperatifçiler “Ben” demez, “Biz” der. Söylenmez söyler, çekişme yoktur dayanışma vardır, paylaşma vardır, yakınmak yoktur birlikte çözüm aramak vardır.
Bu yüzden diyelim ki hep birlikte: Söylenmeyelim, söyleyelim…
Susmak her zaman erdem değil,
Söylenmeyeceksin söyleyeceksin
Doğru zamanda doğru yerde
Duyulacak şekilde söylemen gerekir.
Söyle ki duyulsun,
Söyle ki, yürekte yankı bulsun…