Kentlerden kırlara yöneliş hız kazanıyor. Kentlerin yoğunluğundan, gürültüsünden bıkan insanlar soluğu köylerde alıyor. Aradıkları sadece sessizlik değil; doğallık, samimiyet ve köy sofralarının bereketi. DOĞAYA KAÇIŞ Kırsal turizm, sadece doğayı seyretmek değil; üretime, kültüre ve köy yaşamına katılmak demektir. Büyük kentlerin gürültüsünden uzaklaşan insanlar, artık doğanın sesini, toprağın kokusunu, köylünün sofradaki emeğini arıyor. MANİSA’NIN GÜCÜ Yuntdağı’nda üzüm bağlarından zeytinliklere, Obasya’daki ekolojik yaşam merkezinden köy meydanındaki tiyatroya kadar kırsal turizmin bütün renklerini görmek mümkün. Burada ziyaretçi sadece turist değil; aynı zamanda misafir, üretimin ortağı ve doğanın dostudur. KÖYLER MAHALLE OLDU Büyükşehir uygulamasıyla birlikte köyler mahalleye dönüşmüş, ancak değişen yalnızca adları olmuştur. Kırsal mahallelerin gelişmesinde belediyelere büyük görev düşüyor. Belediye, bir yandan kooperatifçiliğin gelişmesine katkı sağlamalı; diğer yandan da ekoturizme dair kolaylıkları değerlendirerek, kırsal turizm yatırımlarının yaygınlaşmasına imar planı düzenlemeleriyle öncülük etmelidir. TEMİZ KALKINMA Kırsal turizm aynı zamanda kalkınmanın en temiz yoludur. Çünkü köyde üreten kazanır, şehirden gelen nefes alır. Kadın emeği görünür olur, gençler köyünü terk etmez, doğa korunur. BİR YAŞAM BİÇİMİ Kırsal turizm sadece bir sektör değil, bir yaşam biçimidir. Toprağa değer veren, ağacı koruyan, suyu israf etmeyen bir anlayıştır. GELECEĞE YOLCULUK Kentten köye uzanan yol, geleceğe açılan yoldur. O yolun sonunda temiz hava, dost sofralar ve ortak umutlar vardır. Gelecek, beton yığınlarında değil; köy yollarında, doğa yürüyüşlerinde, şifalı otların kokusunda ve imece sofralarında gizlidir. Manisa, bu geleceğin öncüsü olabilir.