Mustafa PALA
Köşe Yazarı
Mustafa PALA
 

ŞARAP

Anemon otleleri zincirinin kurucusu, Başarılı İşadamı Sayın İsmail Akçura ile birlikteydik geçtiğimiz Cumartesi günü. Obasya Projemizi yerinde görsün istiyordum. Yararlanabileceğimiz düşünceleri olduğundan ve düşüncerini bizimle paylaşacağından emindim. Düşündüğüm gibi oldu. Obasya'da keyifli bir sohbet yaptık kendisiyle. Otelcilik deneyimini aktardı  Altan Türe'ye ve bana. Aigai kazılarına verdiği destekten sözetti. Kula'da yaptığı bağcılık ve şarap üretimine yönelik yaptıklarını yapacaklarını dinledik kendisinden. Ülkemiz ve kentimiz için şarabın öneemine değindi. Ürettikleri şarabın beğenildiğini, Antalya'da bir çok otelde pazarlandığını söyledi. Desteklense ülkemiz  önemli bir gelir kalemi olur dedi. Üzümün başkentinde, şarap üretiminin olmayışını, şarap reklamı yapılamayışını gerçekten anlamak mümkün değil.  Benzer yakınmalırı 4TP şaraplarının üreticilerinden de duymuştum. Üzüm inracatı yapan ülkemiz, istenirse şarap ihracatçısı da olabilir... AMACIM ŞARABI ÖVMEK YA DA YERMEK DEĞİL Bu Ramazan gününde şarap da nereden çıktı demeyin ne olur. Ben içki düşkünü bir insan değilim. Amacım içkiyi övmek ya da yermek değil. Kendimce ufak bir açılım yapmak istedim sadece.   Kendi başıma oturup, içki içtiğim hiç olmamıştır. Arkadaşlarla birlikte olduğumuzda içerim ve içerken de kendime arkadaş bulursam şarabı tercih ederim. Tarihi çok eskilere giden şarabın anayurdu Anadolu, bu topraklarda şarap hep olmuş. Son asırda, şarabın yerini rakı almış nedense.  Tüm engellemelere karşın, şarabın önemi giderek artacak göreceksiniz. Rakı nasıl erkek masalarının içkisi olduysa,  şarap da bayanlı erkekli masaların içkisi olacak. Şarap satışları rakıyı sollayacak. ÜZÜMÜN BAŞKENTİ OLAN MANİSA'DA ŞARAPÇILIKTA OLMALI Şarapçılık desteklenmeli. Şarapçılık desteklendiğinde, ülkemiz ve de kentimiz için önemli bir dışsatım kalemi olabilir. Şarapçıktan döviz geliri elde edilebilir. Şarapçılıkta önümüz açık ama gözümüz açık değil. Doğa koşulları uygunda, dönem uygun değil… Gözü açık olanlar baskı altında, engelleniyorlar nedense. Baskı mahalle baskısı değil. Baskının kaynağını siz benden daha iyi biliyorsunuz. ”Şaraptan gelecek gelir gelmez olsun” diyen fanatikler var mıdır bilemiyorum ama şarapçılık yatırımlarına soğuk bakanlar var. Ancak, şarapçılığı engellemenin ülkenin ve bölgemizin yararına olmayacağı bilinmelidir. İÇMEYENE İÇ, İÇENE İÇME DİYECEK DEĞİLİZ Günümüzün insanı büyük gerginliler ve sıkıntılar altında. Şayet ekonomik durumunuz el veriyor, alkollü içecek aldıktan sonra bedeninize, psikolojinize ve çevrenizdeki insanlara zarar vermiyorsanız, sınırlı dozda içki almanızın, insan bedenini rahatlattığı tıp adamları tarafından da ifade edilmektedir. İnsanlar alkollü içecekleri yalnızca yorgun, gergin ve sıkıntılı dönemlerinde kullanmıyorlar; Sevinçlerini, özel günlerini, birlikteliklerini, kavuşmalarını kutlamak için de alkollü bir içecek kullanıyorlar zaman zaman. Bu kadarının kime ne zararı olur ki. Güzel bir lokantaya oturmuşsunuz, yemekte bir kadeh de şarap içmek istiyorsunuz ama yok. Bunu ben anlıyorum ama ülkemize gelen Avrupalıların anladığını sanmıyorum. İçki içecek insan sağlıklı, sakin, özgüvenli olmalı. İçki, güzel bir beraberliği tamamlamalı. Sohbetin parçası olmalı Böyle durumlarda içkinin faydasını olur diyenler de yabana atılmamalı, onların bu görüşüne de saygı duyulmalı. İçkiyi asla sarhoş olmak için kullanılmamalı. Eğer içip içip, körkütük sarhoş oluyorsanız,  kişiliğinize, insanlığınıza, bedeninize ve mesleğinize ihanet etmiş olursunuz. O zaman içmeyin daha iyi. HERŞEY GİBİ ŞARAPTA DOZUNDA İÇİLMELİ Şarap dozunda içilirse; İçeni rahatlatır, keyiflendirir, neşelendirir. Kişi üzerindeki çekingenliği kaldırır. Heyecanı yatıştırır, insanı sakinleştirir. Kalp damarlarını rahatlatır. Uykuyu kolaylaştırır. Adaleleri gevşetir. İştahı arttırır. Yaklaşık bir yıl önceydi;  Yolum Koldere’ye düştü. Koldere’ye kadar gelmişken( 4tp ) Organik şaraplarının üretildiği tesisleri de göreyim demiştim.. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmek isteyen firma şaraplık bağları ve tüm arazilerinde organik tarım yapıyor.2006 yılında 500 dönümü bulan şaraplık üzüm bağları ile  kendi markalarını yaratmak amacıyla, çıkmışlar yola. 2007 yılında şarap tesislerini faaliyete geçirmişler. Organik üzümlerden yapılan şaraplarını   yücel vineyards   logosu altında  4tp  markasıyla piyasaya sunmuşlar. 4tp şaraplarını Cabernet Sauvignon, Merlot, Shiraz, Sangiovese, Kalecik Karası, Narince,Öküzgözü ve Boğazkere organik üzümlerinden üretmişler. Severek isteyerek başlamışlar ve başarmışlar... ŞARAP ÜRETİCİLERİ DESTEKLENMELİ Şarabın bir kültür, bir yaşam biçimi olduğunu düşünerek yola çıktıklarını söylüyorlar.  Bölgemizde, dört mevsim devamlı esen rüzgarlarla olgunlaşmış, özel kontrollü bağlardan hasat edilen üzümlerin en iyileriyle kişilikli ve özgün tatlar yarattıklarını anlatıyorlar ve hemen,Türkiye'nin ilk uluslararası Organik Şarap sertifikasına sahip olduklarını ekliyorlar, Mehmet ve Hasan Yücel kardeşler.  Yücel kardeşleri yürekten kutluyorum. Yücel kardeşler gibi İşmail Akçura gibi girişimciler desteklenmeli, yüceltilmeli… DEMOKRASİ ÇOCĞUNLUĞUN DEDİĞİNİ YAPMAK DEĞİL AZINLIĞIN HAKLARINI KORUMAKTIR. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere içki içilen yerler azaltılmak isteniyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “içki konusunda referandum yapalım” diyor. Demokrasinin çoğunluk diktası olmadığını, demokrasinin azınlığın haklarını korumak olduğunu bilmiyor. Uygarlık yasaklamak değildir. Uygarlık özgürce yaşamaktır. Uygarlık çoğunluğun dediğini yapmak değil azınlığın haklarını korumaktır… Dördüncü Murat’lar çok gerilerde kaldı. Padişahlığa ve Dördüncü Murat’lığa özenmek, pirim yapıyor gibi görülebilir ama ülkemize hiçbir yararı olmaz. Şarabın anayurdu Anadolu’dur. Şarapçılık desteklendiğinde, ülkemiz yeni bir dış satım ürününe kavuşmuş olur ve kentimizde bundan önemli bir pay alır.   Yazının başında da belirttiğim gibi, bu yazıyı içkiyi çok sevdiğim için yazmadım. Bu yazıyı, bindiğimiz dalı kestiğimizi gördüğüm için yazdım. İçenin içmeyene, içmeyenin içene, hoşgörüyle baktığı toplumlar gelişkin toplumlardır. Gelişkin toplumlarda önde olan yasaklar değil, özgürlüklerdir, engeller değil desteklerdir.
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2015 - Pazartesi
Mustafa PALA

ŞARAP

Anemon otleleri zincirinin kurucusu, Başarılı İşadamı Sayın İsmail Akçura ile birlikteydik geçtiğimiz Cumartesi günü. Obasya Projemizi yerinde görsün istiyordum. Yararlanabileceğimiz düşünceleri olduğundan ve düşüncerini bizimle paylaşacağından emindim. Düşündüğüm gibi oldu. Obasya'da keyifli bir sohbet yaptık kendisiyle. Otelcilik deneyimini aktardı  Altan Türe'ye ve bana. Aigai kazılarına verdiği destekten sözetti. Kula'da yaptığı bağcılık ve şarap üretimine yönelik yaptıklarını yapacaklarını dinledik kendisinden. Ülkemiz ve kentimiz için şarabın öneemine değindi. Ürettikleri şarabın beğenildiğini, Antalya'da bir çok otelde pazarlandığını söyledi. Desteklense ülkemiz  önemli bir gelir kalemi olur dedi. Üzümün başkentinde, şarap üretiminin olmayışını, şarap reklamı yapılamayışını gerçekten anlamak mümkün değil.  Benzer yakınmalırı 4TP şaraplarının üreticilerinden de duymuştum. Üzüm inracatı yapan ülkemiz, istenirse şarap ihracatçısı da olabilir...

AMACIM ŞARABI ÖVMEK YA DA YERMEK DEĞİL

Bu Ramazan gününde şarap da nereden çıktı demeyin ne olur. Ben içki düşkünü bir insan değilim. Amacım içkiyi övmek ya da yermek değil. Kendimce ufak bir açılım yapmak istedim sadece.   Kendi başıma oturup, içki içtiğim hiç olmamıştır. Arkadaşlarla birlikte olduğumuzda içerim ve içerken de kendime arkadaş bulursam şarabı tercih ederim. Tarihi çok eskilere giden şarabın anayurdu Anadolu, bu topraklarda şarap hep olmuş. Son asırda, şarabın yerini rakı almış nedense.  Tüm engellemelere karşın, şarabın önemi giderek artacak göreceksiniz. Rakı nasıl erkek masalarının içkisi olduysa,  şarap da bayanlı erkekli masaların içkisi olacak.
Şarap satışları rakıyı sollayacak.

ÜZÜMÜN BAŞKENTİ OLAN MANİSA'DA ŞARAPÇILIKTA OLMALI

Şarapçılık desteklenmeli.
Şarapçılık desteklendiğinde, ülkemiz ve de kentimiz için önemli bir dışsatım kalemi olabilir.
Şarapçıktan döviz geliri elde edilebilir. Şarapçılıkta önümüz açık ama gözümüz açık değil. Doğa koşulları uygunda, dönem uygun değil… Gözü açık olanlar baskı altında, engelleniyorlar nedense. Baskı mahalle baskısı değil. Baskının kaynağını siz benden daha iyi biliyorsunuz. ”Şaraptan gelecek gelir gelmez olsun” diyen fanatikler var mıdır bilemiyorum ama şarapçılık yatırımlarına soğuk bakanlar var. Ancak, şarapçılığı engellemenin ülkenin ve bölgemizin yararına olmayacağı bilinmelidir.

İÇMEYENE İÇ, İÇENE İÇME DİYECEK DEĞİLİZ

Günümüzün insanı büyük gerginliler ve sıkıntılar altında. Şayet ekonomik durumunuz el veriyor, alkollü içecek aldıktan sonra bedeninize, psikolojinize ve çevrenizdeki insanlara zarar vermiyorsanız, sınırlı dozda içki almanızın, insan bedenini rahatlattığı tıp adamları tarafından da ifade edilmektedir.

İnsanlar alkollü içecekleri yalnızca yorgun, gergin ve sıkıntılı dönemlerinde kullanmıyorlar; Sevinçlerini, özel günlerini, birlikteliklerini, kavuşmalarını kutlamak için de alkollü bir içecek kullanıyorlar zaman zaman. Bu kadarının kime ne zararı olur ki. Güzel bir lokantaya oturmuşsunuz, yemekte bir kadeh de şarap içmek istiyorsunuz ama yok. Bunu ben anlıyorum ama ülkemize gelen Avrupalıların anladığını sanmıyorum.

İçki içecek insan sağlıklı, sakin, özgüvenli olmalı. İçki, güzel bir beraberliği tamamlamalı. Sohbetin parçası olmalı Böyle durumlarda içkinin faydasını olur diyenler de yabana atılmamalı, onların bu görüşüne de saygı duyulmalı. İçkiyi asla sarhoş olmak için kullanılmamalı. Eğer içip içip, körkütük sarhoş oluyorsanız,  kişiliğinize, insanlığınıza, bedeninize ve mesleğinize ihanet etmiş olursunuz. O zaman içmeyin daha iyi.

HERŞEY GİBİ ŞARAPTA DOZUNDA İÇİLMELİ

Şarap dozunda içilirse;

  • İçeni rahatlatır, keyiflendirir, neşelendirir.
  • Kişi üzerindeki çekingenliği kaldırır.
  • Heyecanı yatıştırır, insanı sakinleştirir.
  • Kalp damarlarını rahatlatır.
  • Uykuyu kolaylaştırır.
  • Adaleleri gevşetir.
  • İştahı arttırır.

Yaklaşık bir yıl önceydi;  Yolum Koldere’ye düştü. Koldere’ye kadar gelmişken( 4tp ) Organik şaraplarının üretildiği tesisleri de göreyim demiştim..


Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmek isteyen firma şaraplık bağları ve tüm arazilerinde organik tarım yapıyor.2006 yılında 500 dönümü bulan şaraplık üzüm bağları ile  kendi markalarını yaratmak amacıyla, çıkmışlar yola. 2007 yılında şarap tesislerini faaliyete geçirmişler. Organik üzümlerden yapılan şaraplarını   yücel vineyards   logosu altında  4tp  markasıyla piyasaya sunmuşlar. 4tp şaraplarını Cabernet Sauvignon, Merlot, Shiraz, Sangiovese, Kalecik Karası, Narince,Öküzgözü ve Boğazkere organik üzümlerinden üretmişler. Severek isteyerek başlamışlar ve başarmışlar...

ŞARAP ÜRETİCİLERİ DESTEKLENMELİ

Şarabın bir kültür, bir yaşam biçimi olduğunu düşünerek yola çıktıklarını söylüyorlar.  Bölgemizde, dört mevsim devamlı esen rüzgarlarla olgunlaşmış, özel kontrollü bağlardan hasat edilen üzümlerin en iyileriyle kişilikli ve özgün tatlar yarattıklarını anlatıyorlar ve hemen,Türkiye'nin ilk uluslararası Organik Şarap sertifikasına sahip olduklarını ekliyorlar, Mehmet ve Hasan Yücel kardeşler.  Yücel kardeşleri yürekten kutluyorum. Yücel kardeşler gibi İşmail Akçura gibi girişimciler desteklenmeli, yüceltilmeli…

DEMOKRASİ ÇOCĞUNLUĞUN DEDİĞİNİ YAPMAK DEĞİL AZINLIĞIN HAKLARINI KORUMAKTIR.

Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere içki içilen yerler azaltılmak isteniyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “içki konusunda referandum yapalım” diyor. Demokrasinin çoğunluk diktası olmadığını, demokrasinin azınlığın haklarını korumak olduğunu bilmiyor. Uygarlık yasaklamak değildir. Uygarlık özgürce yaşamaktır. Uygarlık çoğunluğun dediğini yapmak değil azınlığın haklarını korumaktır…

Dördüncü Murat’lar çok gerilerde kaldı. Padişahlığa ve Dördüncü Murat’lığa özenmek, pirim yapıyor gibi görülebilir ama ülkemize hiçbir yararı olmaz.

Şarabın anayurdu Anadolu’dur. Şarapçılık desteklendiğinde, ülkemiz yeni bir dış satım ürününe kavuşmuş olur ve kentimizde bundan önemli bir pay alır.

 

Yazının başında da belirttiğim gibi, bu yazıyı içkiyi çok sevdiğim için yazmadım. Bu yazıyı, bindiğimiz dalı kestiğimizi gördüğüm için yazdım.

İçenin içmeyene, içmeyenin içene, hoşgörüyle baktığı toplumlar gelişkin toplumlardır. Gelişkin toplumlarda önde olan yasaklar değil, özgürlüklerdir, engeller değil desteklerdir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.