Ramazan Duman
Köşe Yazarı
Ramazan Duman
 

ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN!

Beni çoğu zaman iktidar yanlıları arkadaşlarım eleştiriyor. “Neden hep muhalefetlik yapıyorsun?”, diyorlar. Haklılık payları var çünkü şu an ülkemizi yöneten iktidar belli. Bu durumda benim kalkıp da muhalefet partilerini eleştireceğim yok tabii ki. Az önce okuduğum haber ne parayla, ne kaynakla, ne vizyonla ilgisi yok. Okuduğum haberin çözüme kavuşması için Tarım bakanının sadece bir talimatı yeterli. Yani çiftçi kardeşlerimizi derinden sarsan Ziraat bankası ve Tarım kredi kooperatiflerinin almış oldukları faiz artırımı kararı. ÇİFTÇİYE KARŞI HİÇ Mİ VİCDANINIZ YOK? O kadar pandemi süreci yaşandı sıkıntılı günler geçirildi. Ama çiftçimize tek bir yardım ya da onu rahatlatacak bir kanun çıkarılmadı. Sanayicisinden tutun, işçisine ve esnafına kadar ufak tefek gönül alma yardımlar yapıldı ama şu üvey evlat muamelesi gören çiftçimize bir destek bile yapılmadı. Oysa yapılması gereken çok basit. Çiftçi sanayici gibi kerdiler, destekler istemiyordu. İstedikleri tek şey, Tarım kredi borçlarının yapılandırılması ve ziraat bankası borçlarının taksitlendirilmesi ya da ötelenmesi. Ey vekiller! Tarım kredi halkı soyuyor. Almış olduğu kararlar devletimizi bile hiçe sayıyor. Tarım kredi borcundan dolayı traktörünü satan çiftçimizi hatırlayın, hiç mi yüreğiniz sızlamıyor. Binlerce çiftçilik yaparak geçinen aileler, Tarım kredinin keyfi uygulamaları altında inim inim inlesin mi? Bu konuda çiftçi kollanmayacaksa ne zaman kollanacak soruyorum? Unutmayın! Çiftçi biterse, hepimiz biteriz. Yasaklar başladığında kimse Iphone kuyruğuna ya da elbise sırasına girmiyor. Herkes marketleri talan edip yiyecek ve içecek almanın derdine düşüyor. Kim açlık ve susuzlukla sınanmak istemiyorsa, çiftçisine ve üreticisine sahip çıksın. SİYASETTE KELİMELER ARTIK SANSÜRSÜZ ÇIKIYOR Başımıza geçip ülkenin ve milletin derdini çözsün ve çözümler bulsun diye seçtiğimiz siyasiler, o kadar siyaset ağzını bozdu ki, artık nerdeyse küfür ve aşağılama olmadan konuşamaz hale geldiler. Üstelik bunları en üst kademedekiler yapıyor. Nezaketten uzak söylemler, bir birlerine tahammül edememeler, toplum ve medya önünde ağzına geleni söylemeler, tüm bunları arka arkaya eklersek elimizde sadece küfür ve yozlaşmış bir siyaset kalıyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun ülkenin seçilmiş başkanına ‘sözde Cumhurbaşkanı’ demesi ne kadar doğru değil ve tasvip etmiyorsak, Cumhurbaşkanının da ‘Bay Kemal, müdür, CHP'li zat’ gibi küçük düşürücü kelimelerden de uzak durmalıyız. Sonuçta rüzgar eken fırtına biçiyor. YILLAR SONRA NUR TOPU GİBİ BİR VERGİMİZ DAHA OLDU Dün ofisimde oturmuş haberlere bakıyorum. Kapı açıldı ve içeriye biri girdi. Önce, maliyeci herhalde dedim. Buyurun, beyefendi dedim. Belediyeden geldiğini söyledi ve devam etti; “2010 sayılı resmi gazetede çıkan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre su abonesi bulunmayan işyerlerine aylık 40 TL katı atık bedeli yansıtılacakmış bunu kabul ederseniz imza atacak, yok kabul etmezseniz size tebliğ gelecek ve zorunlu ödeyeceksiniz” diyor. Arkasından da, “İmzalıyor musunuz yoksa imzalamıyor musunuz?” diye ısrarla soruyor. Ben de, “belediyelerimiz ve devletimiz bizden yeterince vergi alıyor, hem ben iş yerimde su kullanmıyorsam bunun bana niye bir yaptırımı olsun ki. Tabii ki istemiyorum” dedim. Belediyeler raydan çıktı iyice. Şimdi size belediyelerin bir su faturasından aldıkları kalemleri yazmak istiyorum: Kendi faturamdan örnek vermek istiyorum. 172.00 TL su faturası. 131.12 MASKİ bedeli, 10.49 Şehzadeler belediyesi, 9.45 büyükşehir belediye katı atık bedeli, 18.99 ilçe belediyesi, 11,55 büyükşehir belediyesi, 10.49 KDV. 21 metreküp su * 4.46= 93.66 TL kullandığım su ücreti. Geriye kalan 78.34 TL belediyelerin kasasına iniyor. Devletin ise buradan aldığı pay yani KDV sadece 10.49 TL. Gerisini siz düşünün. Şimdi kalkmış belediye, neymiş efendim ben iş yerimde su kullanmıyormuşum diye bana her ay 40 TL katı atık bedeli ödetecekmiş. Pandemi nedeniyle kılını oynatmayan ne esnafa ne çiftçiye uğrayıp derdini bile dinlemeyen belediye, kendi çıkarlarına uyan kanunları hemen de gözümüzün önüne sokarcasına uyguluyor. Tabi belediyelerde parasal sıkıntılar başladı. Ne demiş atalarımız; "İflas eden tüccar eski defterleri karıştırırmış" belediyenin yaptığı da o. Yıl olmuş 2021 ve sen hala 2010 yılında çıkan vergiden medet umuyorsun. Vatandaşın ölüm kalım mücadelesi verdiği, evine ekmek götüremeyen insanımızın kendini astığı, binlerce esnafın kapalı olduğu bir dönemde bu verginin peşine düşmek, belediyenin de yönetiminin de bittiğini göstermekten başka bir şey değildir. Saygılar...
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2021 - Perşembe
Ramazan Duman

ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN!

Beni çoğu zaman iktidar yanlıları arkadaşlarım eleştiriyor. “Neden hep muhalefetlik yapıyorsun?”, diyorlar. Haklılık payları var çünkü şu an ülkemizi yöneten iktidar belli. Bu durumda benim kalkıp da muhalefet partilerini eleştireceğim yok tabii ki.

Az önce okuduğum haber ne parayla, ne kaynakla, ne vizyonla ilgisi yok. Okuduğum haberin çözüme kavuşması için Tarım bakanının sadece bir talimatı yeterli. Yani çiftçi kardeşlerimizi derinden sarsan Ziraat bankası ve Tarım kredi kooperatiflerinin almış oldukları faiz artırımı kararı.

ÇİFTÇİYE KARŞI HİÇ Mİ VİCDANINIZ YOK?

O kadar pandemi süreci yaşandı sıkıntılı günler geçirildi. Ama çiftçimize tek bir yardım ya da onu rahatlatacak bir kanun çıkarılmadı. Sanayicisinden tutun, işçisine ve esnafına kadar ufak tefek gönül alma yardımlar yapıldı ama şu üvey evlat muamelesi gören çiftçimize bir destek bile yapılmadı. Oysa yapılması gereken çok basit. Çiftçi sanayici gibi kerdiler, destekler istemiyordu. İstedikleri tek şey, Tarım kredi borçlarının yapılandırılması ve ziraat bankası borçlarının taksitlendirilmesi ya da ötelenmesi.

Ey vekiller! Tarım kredi halkı soyuyor. Almış olduğu kararlar devletimizi bile hiçe sayıyor. Tarım kredi borcundan dolayı traktörünü satan çiftçimizi hatırlayın, hiç mi yüreğiniz sızlamıyor. Binlerce çiftçilik yaparak geçinen aileler, Tarım kredinin keyfi uygulamaları altında inim inim inlesin mi? Bu konuda çiftçi kollanmayacaksa ne zaman kollanacak soruyorum?

Unutmayın! Çiftçi biterse, hepimiz biteriz. Yasaklar başladığında kimse Iphone kuyruğuna ya da elbise sırasına girmiyor. Herkes marketleri talan edip yiyecek ve içecek almanın derdine düşüyor. Kim açlık ve susuzlukla sınanmak istemiyorsa, çiftçisine ve üreticisine sahip çıksın.

SİYASETTE KELİMELER ARTIK SANSÜRSÜZ ÇIKIYOR

Başımıza geçip ülkenin ve milletin derdini çözsün ve çözümler bulsun diye seçtiğimiz siyasiler, o kadar siyaset ağzını bozdu ki, artık nerdeyse küfür ve aşağılama olmadan konuşamaz hale geldiler. Üstelik bunları en üst kademedekiler yapıyor. Nezaketten uzak söylemler, bir birlerine tahammül edememeler, toplum ve medya önünde ağzına geleni söylemeler, tüm bunları arka arkaya eklersek elimizde sadece küfür ve yozlaşmış bir siyaset kalıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ülkenin seçilmiş başkanına ‘sözde Cumhurbaşkanı’ demesi ne kadar doğru değil ve tasvip etmiyorsak, Cumhurbaşkanının da ‘Bay Kemal, müdür, CHP'li zat’ gibi küçük düşürücü kelimelerden de uzak durmalıyız. Sonuçta rüzgar eken fırtına biçiyor.

YILLAR SONRA NUR TOPU GİBİ BİR VERGİMİZ DAHA OLDU

Dün ofisimde oturmuş haberlere bakıyorum. Kapı açıldı ve içeriye biri girdi. Önce, maliyeci herhalde dedim. Buyurun, beyefendi dedim. Belediyeden geldiğini söyledi ve devam etti; “2010 sayılı resmi gazetede çıkan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre su abonesi bulunmayan işyerlerine aylık 40 TL katı atık bedeli yansıtılacakmış bunu kabul ederseniz imza atacak, yok kabul etmezseniz size tebliğ gelecek ve zorunlu ödeyeceksiniz” diyor. Arkasından da, “İmzalıyor musunuz yoksa imzalamıyor musunuz?” diye ısrarla soruyor. Ben de, “belediyelerimiz ve devletimiz bizden yeterince vergi alıyor, hem ben iş yerimde su kullanmıyorsam bunun bana niye bir yaptırımı olsun ki. Tabii ki istemiyorum” dedim.

Belediyeler raydan çıktı iyice. Şimdi size belediyelerin bir su faturasından aldıkları kalemleri yazmak istiyorum: Kendi faturamdan örnek vermek istiyorum. 172.00 TL su faturası. 131.12 MASKİ bedeli, 10.49 Şehzadeler belediyesi, 9.45 büyükşehir belediye katı atık bedeli, 18.99 ilçe belediyesi, 11,55 büyükşehir belediyesi, 10.49 KDV.

21 metreküp su * 4.46= 93.66 TL kullandığım su ücreti. Geriye kalan 78.34 TL belediyelerin kasasına iniyor. Devletin ise buradan aldığı pay yani KDV sadece 10.49 TL. Gerisini siz düşünün.

Şimdi kalkmış belediye, neymiş efendim ben iş yerimde su kullanmıyormuşum diye bana her ay 40 TL katı atık bedeli ödetecekmiş. Pandemi nedeniyle kılını oynatmayan ne esnafa ne çiftçiye uğrayıp derdini bile dinlemeyen belediye, kendi çıkarlarına uyan kanunları hemen de gözümüzün önüne sokarcasına uyguluyor. Tabi belediyelerde parasal sıkıntılar başladı. Ne demiş atalarımız; "İflas eden tüccar eski defterleri karıştırırmış" belediyenin yaptığı da o. Yıl olmuş 2021 ve sen hala 2010 yılında çıkan vergiden medet umuyorsun. Vatandaşın ölüm kalım mücadelesi verdiği, evine ekmek götüremeyen insanımızın kendini astığı, binlerce esnafın kapalı olduğu bir dönemde bu verginin peşine düşmek, belediyenin de yönetiminin de bittiğini göstermekten başka bir şey değildir.

Saygılar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.