Eski bir tüketim kooperatifi, Yapı Kooperatif ve STK kurucu yönetici emektaşı ve paydaşı olarak, kooperatiflerin ülke ekonomisinde, stratejik yapılanması ve kalkınmasına olan katkılarına inancı sonsuz olanlardanım. Kooperatiflerin kuruluşu, yararları, ülke ekonomisinin ve yaşamın idamesine olan katkılarını anlatacak değilim. Gazete, dergi, makaleler okuyanlar ve yaşamında yer verenler bu konularla iştigal edenler çok daha iyi biliyorlar.
***
Kooperatifler sabit ve dar gelirliler tarafından kurulur. Kooperatif yöneticileri tutarlı ve iyi proje üretemiyorsa, devlette teşvik veya azmettirici olamıyorsa, üstelik kooperatiflerin ticari amacı olmamasını göz önünde buludurmadan, kooperatifleri gereksiz oda ve kuruluşların mengenesinde sıkışık olarak bırakılıyorsa, özellikle konut kooperatiflerinde dar gelirli üyeler yerlerini yüksek gelirlilere terk ederek devretmek zorunda kalıyorsa, bu durum içler acısı olarak “güzel bir kızın yüzünde çıkan sivilceye” benzer.
SİVİLCEYİ PATLATIRSAN İZİ ÇUKUR OLARAK KALIR
Bazı kooperatif baronları feryat ediyorlar ve yakınıyorlar. Bu feryatları yapanlar çoğunlukla, “emekçi ve emekten” yana olanları tenzil ederek söylüyorum, her sabah kalktıklarında aynaya bakarak saçları varsa tarayarak nutuk atmaya hazırlanırcasına güne başlarlar. Hedefleri kendi çıkarları doğrultusunda yönetecekleri, kazanç elde edebilecekleri ve sen, ben, bizim oğlan şeklinde hareket edebildikleri Kooperatif sistemini tasarlamak olur. Yıllarını Kooperatiflere verdiklerini söyleseler bile, dönüp bakmazlar arkalarına ve yanlarına... Kimlerle yürüyorduk, safımızda kimler kaldı? Neden yalnızlaşıyoruz? Neden kurduğumuz kooperatiflerde onursal olarak anılmıyoruz dışlanıyoruz diye sorgulama yapamıyorlar. Kendileri kooperatif örgütlenmelerinden söz etseler de, kendilerinden başkalarına olanaklar tanımayarak alan açmazlar.
***
Tabi bu virüs bulaşılmış bir hastalık, tedavisi var mı onu bilemiyorum. Manisa’mızın aydın, özverili halk insanlarına bu konuda ihtiyaçları vardır. Özellikle Tarım ve Kırsal Kalkınma Kooperatiflerinin oluşturularak tarımla ülke ekonomisinin kalkındırılması projelerinin üretilmesi gerekmektedir.
KÖY ENSTİTÜLERİ
Eğitim sisteminde “Köy Enstitüleri” kapatıldıktan sonra köyler gençlerini şehirlere ihraç etmeye başladılar, göndermeye başladılar. Günümüzde 40-50 haneli köylerimiz 7-8 hanesi yaşlı insanların yaşadığı hale dönüştürülmüş oldu. Nüfus orantısı 200–300 arasında olan bir köyde yaşayanların sayısı 40 kişiyi buldu mu sevinerek övünüyorlar. Okullar taşımacılık sistemine dönüştürülünce köy gençleri şehirlerde asgari ücrete mahkûm çalışmaya yüz tutular.
***
Doğrudur devran da, kervan da değişti. Eskiden kervanlarda kırk devenin başında bir eşek giderdi, şimdi kırk eşeğin başına bir deve bulamıyorlar. Ne mi olacak? Köylerde tarımsal kalkınmayı kooperatifle kurarak ve kurulmasını teşvik etme sistemiyle devletin desteklemesi gerekecek. Yaşamın önemli sacayağı “Su, Orman ve Tarım” olduğunu ve örgütlenmeyle birlikte eğitimin şart olduğunu unutmamak gerekir. Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın..