Sayın okurlar;
Gerçek boyutuyla yaşanmış “Yerli Malı Haftası” kutlama olayını anlatmaya çalışacağım; Yıl 1956 İlkokulda 1. sınıfta okuyorum, öğretmenimiz Köy Enstitüsü mezunlarından rahmetle andığımız Kerim Günerhan, eğitim ve öğretimde üst düzeyde saygıyla gösterilen bir öğretmendi. Sınıfımıza Yerli Malı Haftasını anlatmamızı isteyen duygu ve düşüncelerimizi düzgün bir şekilde sıralama ve ifade eden kompozisyon amacı taşıyan bir ödev hazırlamamızı ve beraberinde yerli malını simgeleyen meyve ve kuru yemişlerden getirmemizi istemişti.
***
Okula gittiğimizde öğrenciler imkanları dahilinde meyveler ve kuru yemişler getirmişlerdi. Sınıfta masaları yan yana dizerek getirilenleri yerleştirdik. Hocamız sınıfa girdiğinde memnuniyet ifade eden bakışları arasında “Yerli Malı Haftasının önemini, üretiminin milli kaynaklardaki yerini Cumhuriyetin ilk yıllarındaki dışa bağımlılıklarda önemli kazanımlarını ülke ekonomisinde yerli ve milli üretimlerin önemini üstüne basa basa anlatmıştı. Hazırlanan yazılı ödevleri toplayarak evde okumak üzere çantasına yerleştirmişti.
***
Ertesi gün sınıfta tebessümler arasında ilk tahtaya beni kaldırmıştı ve bana fındık–fıstık yazmamı söyleyince tahtada yazılı olanları sildikten sonra tebeşirle “finduk–fistuk” yazmıştım. (ı) yerine (i ve u) harflerini kullanmıştım. Sesli ve sessiz harflerin kullanımını anlatarak ödev yazımlarında şive veya lehçe kullanılmaması gerektiği üzerinde durmuştu. Neden fındık ve fıstık yazmadığımı sorunca, mahalle bakkalının bayan olduğunu, laz Fadime teyze hep “uşaklar finduk-fıstuk” yiyin diye bizlere seslendiğini, Fadime teyzenin kabuklu meyvelerinin birinin ismi finduk, diğeri fistuk olduğunu belirtince, otur yerine derken gülerek kafamı okşamışı.
BUĞDAY İTHALATINA SON VERİLMİŞTİ
Yerli malı denilince hep aklımda fındık, fıstık ve incir gelir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yerli malı üretiminde sanayi hariç, tarımı geliştirmek için yapılan çalışmalar elbette bunlarla ibaret değildi. Ülkemizde İlk tarım sayımı 1927'de yapıldığı tarımda kooperatifçiliğe büyük önem verildiği, 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinin ve 1935'te Tarım Satış Kooperatiflerinin kuruluş Yasaları kabul edildiği buğday, arpa başta olmak üzere fındık ve çay üretimini ve üreticisini desteklemek ve korumak için 1938'de Toprak Mahsulleri Ofisi kurulmuş olduğunun ertesi yıl buğday ithalatına son verildiği bilinmektedir.
MİSAK-I İKTİSADİ BELGESİ
1923-1929 ekonomi politikaları incelendiğinde, 1920–1923’te yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğunda Osmanlı’dan çok kötü bir ekonomik miras devralmıştı. Böyle bir ortam içinde sınırlı kaynaklarla bağımsızlık savaşı verilerek yola çıkılacağına inanan Atatürk tam bağımsız bir devlet olabilmek için, öncelikle ekonomik bağımsızlığı öne çekerek, bazı iktisadi tedbirlerin alınması ve bir an önce uygulamaya geçilebilmesi için İzmir’de, İktisat Kongresi tertip edilmesini gerçekleştirmişti. Bu kongre Türkiye’de Cumhuriyet döneminde ekonomi alanında düzenlenen ilk kongre olması ve karma ekonomik modelin benimsenmesi açısından önemli bir yer tutmuştur. Kongre sonunda, Misak-ı İktisadi adında bir belge yayınlanarak, yerli üretimin geliştirilmesine, lüks malların ithalatından kaçınılmasına ve ekonomik gelişmeye katkı sağlaması şartıyla yabancı sermayeye izin verilmesinin kabul edilmesi gerçekleşmişti.
***
Bu alan önem taşımaktadır, “ekonomik gelişmeye katkı sağlanması şartıyla yabancı sermayeye izin verilmesinin” satış değil katılımcı pay ortağı olarak görülmesi gerekmektedir. Örneğin, Kırıkkale silah fabrikasının kapatılarak “Optimus” Gazocağı veya lüks lambası yapma girişimini bu kapsamda tutmak, sağlıklı bir uygulama fikri olarak görülmemesi gerekir. İzmir İktisat Kongresi ayrıca, tarıma ve hayvancılığa dayalı çiftçi, tüccar, sanayici ve çalışan işçi gruplarına 281 madden oluşan önemli kararların alınmasına neden olmuştu. İzmir İktisat Kongresi kararları dönem hükumet bildirisinde yer alırken, ekonomik politikalar daha sonralarda kurulan hükümetlerin programlarında da yer almış oldu.
“IDEF” SAVUNMA SANAYİİ FUARI
Günümüzün “Yerli ve Milli” olayı artık ülke savunmasına dayalı sanayi ve ticaret alanlarında milli üretimler yer almalıdır. “İstikbal Göklerdedir” diyen Mustafa kemal Atatürk’ün gökyüzüne bakan mavi gözlerinde ülkemiz için umut dolu aydınlık gelecek günleri düşünmek gerekir. Bu alanda; İstanbul’da geçekleştirilen, “IDEF” savunma sanayii fuarı en kapsamlı kara, deniz, havacılık, uzay, ulaşım, güvenlik, lojistik ve levazım alanlarında geniş bir yelpazede ürün ve çözümler sunan fuar olduğu bir gerçektir. Önemli silah üreticilerinin savunma kuruluşları, endüstriyel liderleri, askeri personel ve savunma teknoloji gözlemcilerinin savunma sanayiden ilgilenen tüm uzman, profesyonel ve yatırımcı firmalar için önemli bir buluşma noktası olduğu gözlemleniyor.
***
“IDEF” savunma ve güvenlik teknolojilerinin önde gelen etkinliklerinden biri olarak bu organizasyona damgasını vurduğu, ana muharebe tanklarından, hava savunma sistemlerine, askeri tıp ekipmanları, güvenlik ihbar ve ikaz sistemleri geniş bir kapsamda ürün ve hizmetler araç ve gereçleriyle fuarda yer aldığı görülmektedir. Ülkemizde üretilen savunma sanayii ve yaşam endeksli son teknoloji ürünlerini görmek mümkün olmuştur.
***
“IDEF” TSKGV Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarının birleşmesi ile kurulan, amacı yerli savunma sanayi aracılığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin kapasitesini güçlendirmek olan ve farklı alanlarda faaliyet gösteren savunma şirketlerine sahip bir kuruluş olduğu TSKGV’na ait kuruluşlarda payların ve yönetiminin ortak pay dağılımında 9 da 6 ya sahip olduğu ve tek imtiyaz sahipliği ile, 9 Yönetim Kurulu Üyesinin 6’sıyla yönetime sahip olduğu bilinmektedir.
BEYİN GÖÇÜNÜN ÖNLENMESİ
En önemlisi ülkemizden “beyin göçünün” önlenmesi, üniversite–sanayi işbirliğiyle üniversiteler ile yürütülen projeler lise ve üniversite öğrencileri için staj ve aday mühendislik imkânları, çalışanlar için yüksek lisans ve doktora programı teşvikleri ASELSAN tarafından sağlanması önem taşımaktadır. Ülkemiz tıp alanında, insan sağlığı için önem taşıyan eğitim sonrası meydana gelen “beyin göçünü” de önleye bilse tüm bu gelişmeleri takdire şayan olur. Sağlıklı yaşayın sağlıcakla kalın.