SEYFETTİN AYAKYAY
Köşe Yazarı
SEYFETTİN AYAKYAY
 

ÖLÜM ADIN KALLEŞ OLSUN

Sayın okurlar; Ulusumuzun ve halkımızın "Ateş düştüğü yeri yakar" ortak sözcüğü, siyasi arenada, ekonomik çöküntülerin, enflasyonun yanında ve ölümün ucuz olduğu ülkemizde, yaşamın önünde olduğunu bildiğimiz lakin umursamadığımız, rekorlara koşan insan kaybı, insan yaşamını trajedi olarak savaşların önüne taşıyan, trafik kazları mantar gibi üreyerek ülkemizi sararken faili meçhul kazalara, işyerlerin de ve evlerimizde basit gaz patlamaları, yangınlar ve elektrik arıza kaynaklı facia yaratan ölümlerin çemberine düşülmektedir. MANİSA EVLADINA AĞLADI Bu nitelikteki ölümlerden birine hitap etmek gerekiyor; Manisa Maral’sız Spil dağı evladına ağladı. Niobe’nin gözyaşları kurudu, bereketli toprakları “Gök Tanrı” güneşiyle kavurdu. Tantalos’un kızı, Thebai’nin kraliçesi kıskanıyordu, oğul yerine üç kız veren kraliçeyi, ikisi ikiz, biri maral, Thebal’in yedi kızının yerine ekmişti zeyrek tohumlarını. *** Onlar için babaları, tanrılara karşı övünülecek Olimpos’un yaktığı meşale ateşini yakan, gök tanrının gözlerini kamaştıran, köleliği ortadan kaldıran, suyunu bol akıtan, Hermos (Ἕρμος) Hermus, Gediz nehrinin Lidya'daki Cady; Gediz’i taşkın kılan, aynı zamanda akarsuların ve nehrin kaynaklarını halkına sunan; bir gün tanrıça Leto sorduğunda “Neden sen seviliyorsun, sana tapılıyor? Sen yalnızca üç çocuk için zeyrek tohumu ektin? *** Bu söz, kaderin kapısını aralamıştı, Tanrıça Leto suskunluğa büründü, Ferdi’nin ektiği Zeyrek tohumlar yeşeriyordu,  bir elini gök tanrıya kaldırırken, diğer elinin içi toprağa bakıyordu Manisa’yı yeniden imar ediyordu, uykusu derin şehri uyandırarak. Toprağın adaletiyle buluşturdu bereketli topraklarda Manisa sevdasını. FERDİ ZEYREK TOPRAĞA SIĞINDI Hiddetlenerek gök tanrı, şimşek çakan oklarını biri, birinin ardına göndererek ve Maral’sız Spil dağının efendisini küle çevirdi. Yalnız savaşan, Ferdi Zeyrek acısıyla, bereketli topraklara ve dağlara sığmadı. Manisa’nın makus kaderinin inkişafının mimarı olmuştu. O Tanrılara, gökyüzüne değil, toprağa sığındı. Ve sonunda tanrılar, kıskançlıklarının esiri oldular. Parlayan bir güneşin yüreğini taşa çevirdi. Tanrılar yaşamasını istemedi. Sonsuza dek yaşasın diye, halk toprağı avuçları ile kazarak toprağa gömdüler liderlerini. ÖLÜMSÜZ ACININ İZİNİ SÜRDÜ SEVENLERİ Bugün Manisa halkı “Kıblesini” kapatan Spil Dağı’nın eteklerine çökerek ağlıyor. Ve Tanrılar taşa döndü, sesiz bulutlar çöktü Spil dağına. Ölümsüz acının izini sürdü sevenleri. Mevsim yazın başlangıcı, baharın yükünü omuzlarından ağır, ağır atıyordu, tabiat yeniden canlanarak zeyrek tohumlarını yeşertmeye başlamıştı. Sönecek sanılan güneşin ışınları aydınlık bir meşale olmuştu insanların yüreklerinde. Yeşilin rengi daha bir parlak, Güvercinlerin ötüşleri, serçelerin cıvıltıları daha neşeli, Kuruyan ağaç dalları, kabuklarını çatlatarak minik tomurcukları yaprağa dönüştürüyordu. Kış boyunca toprağın bağrında bekleyen zeyrek tohumları yavaş, yavaş güneşe doğru uzanıyordu. ***  Spil dağında sesiz ağlayan Maral Yaş dolu gözlerine acımadılar mı? Kurumuş dallar yuvan mı olacak Ölüm kapını çalınca ayrılık varmı sandılar. Maral sana mı ayrılık düştü Mevsim yazdı, sanki karakış çöktü Sevenlerin uzun yolları aştı Yakılan meşaleler aydınlığa ulaştı Spil dağı tepene kar düştü Ananın yüreğine gam düştü Hiç gamlanma ana oğlun Baba kucağına toprağına kavuştu. Ölüm adın kalleş olsun.
Ekleme Tarihi: 12 Haziran 2025 -Perşembe

ÖLÜM ADIN KALLEŞ OLSUN

Sayın okurlar; Ulusumuzun ve halkımızın "Ateş düştüğü yeri yakar" ortak sözcüğü, siyasi arenada, ekonomik çöküntülerin, enflasyonun yanında ve ölümün ucuz olduğu ülkemizde, yaşamın önünde olduğunu bildiğimiz lakin umursamadığımız, rekorlara koşan insan kaybı, insan yaşamını trajedi olarak savaşların önüne taşıyan, trafik kazları mantar gibi üreyerek ülkemizi sararken faili meçhul kazalara, işyerlerin de ve evlerimizde basit gaz patlamaları, yangınlar ve elektrik arıza kaynaklı facia yaratan ölümlerin çemberine düşülmektedir.

MANİSA EVLADINA AĞLADI

Bu nitelikteki ölümlerden birine hitap etmek gerekiyor; Manisa Maral’sız Spil dağı evladına ağladı. Niobe’nin gözyaşları kurudu, bereketli toprakları “Gök Tanrı” güneşiyle kavurdu. Tantalos’un kızı, Thebai’nin kraliçesi kıskanıyordu, oğul yerine üç kız veren kraliçeyi, ikisi ikiz, biri maral, Thebal’in yedi kızının yerine ekmişti zeyrek tohumlarını.

***

Onlar için babaları, tanrılara karşı övünülecek Olimpos’un yaktığı meşale ateşini yakan, gök tanrının gözlerini kamaştıran, köleliği ortadan kaldıran, suyunu bol akıtan, Hermos (Ἕρμος) Hermus, Gediz nehrinin Lidya'daki Cady; Gediz’i taşkın kılan, aynı zamanda akarsuların ve nehrin kaynaklarını halkına sunan; bir gün tanrıça Leto sorduğunda “Neden sen seviliyorsun, sana tapılıyor? Sen yalnızca üç çocuk için zeyrek tohumu ektin?

***

Bu söz, kaderin kapısını aralamıştı, Tanrıça Leto suskunluğa büründü, Ferdi’nin ektiği Zeyrek tohumlar yeşeriyordu,  bir elini gök tanrıya kaldırırken, diğer elinin içi toprağa bakıyordu Manisa’yı yeniden imar ediyordu, uykusu derin şehri uyandırarak. Toprağın adaletiyle buluşturdu bereketli topraklarda Manisa sevdasını.

FERDİ ZEYREK TOPRAĞA SIĞINDI

Hiddetlenerek gök tanrı, şimşek çakan oklarını biri, birinin ardına göndererek ve Maral’sız Spil dağının efendisini küle çevirdi. Yalnız savaşan, Ferdi Zeyrek acısıyla, bereketli topraklara ve dağlara sığmadı. Manisa’nın makus kaderinin inkişafının mimarı olmuştu. O Tanrılara, gökyüzüne değil, toprağa sığındı. Ve sonunda tanrılar, kıskançlıklarının esiri oldular. Parlayan bir güneşin yüreğini taşa çevirdi. Tanrılar yaşamasını istemedi. Sonsuza dek yaşasın diye, halk toprağı avuçları ile kazarak toprağa gömdüler liderlerini.

ÖLÜMSÜZ ACININ İZİNİ SÜRDÜ SEVENLERİ

Bugün Manisa halkı “Kıblesini” kapatan Spil Dağı’nın eteklerine çökerek ağlıyor. Ve Tanrılar taşa döndü, sesiz bulutlar çöktü Spil dağına. Ölümsüz acının izini sürdü sevenleri. Mevsim yazın başlangıcı, baharın yükünü omuzlarından ağır, ağır atıyordu, tabiat yeniden canlanarak zeyrek tohumlarını yeşertmeye başlamıştı. Sönecek sanılan güneşin ışınları aydınlık bir meşale olmuştu insanların yüreklerinde. Yeşilin rengi daha bir parlak, Güvercinlerin ötüşleri, serçelerin cıvıltıları daha neşeli, Kuruyan ağaç dalları, kabuklarını çatlatarak minik tomurcukları yaprağa dönüştürüyordu. Kış boyunca toprağın bağrında bekleyen zeyrek tohumları yavaş, yavaş güneşe doğru uzanıyordu.

***

 Spil dağında sesiz ağlayan Maral

Yaş dolu gözlerine acımadılar mı?

Kurumuş dallar yuvan mı olacak

Ölüm kapını çalınca ayrılık varmı sandılar.

Maral sana mı ayrılık düştü

Mevsim yazdı, sanki karakış çöktü

Sevenlerin uzun yolları aştı

Yakılan meşaleler aydınlığa ulaştı

Spil dağı tepene kar düştü

Ananın yüreğine gam düştü

Hiç gamlanma ana oğlun

Baba kucağına toprağına kavuştu.

Ölüm adın kalleş olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.