Harun Ülger
Köşe Yazarı
Harun Ülger
 

Aile İçi Adalet

Eşitlik ve adalet kavramları bazen karıştırılıyor. Eşitlik aynı tip elbiseyi giymek gibi aynı şeylere sahip olmakla açıklanabilirken adalet hak edene hak ettiği ölçüde imkan sağlamaktır. Eşitlik ve adalet arasındaki ayrımı yapabilmeliyiz. 3 tip adalet vardır; Yargı adaleti (kanunların dağıttığı menfaat paylaşımı ), Sosyal adalet ( gelenek ve göreneklerin dağıttığı menfaat paylaşımı), Ahlaki adalet (vicdani normlarla belirlenen). Aile içi adalette ahlaki adaleti görüyoruz. Evde bir çocuk hep korunur ve diğerlerinden farklılaşırsa diğer kardeşlerin o çocuğa karşı kıskançlık ve düşmanlık duyguları ortaya çıkar. Şahsi menfaati aile menfaatinden önde tutmak bir adaletsizliktir. Ülkemizde yaşanan örnek bir vakayı ele alalım. Çocuklarının kendilerine anne ve baba demediğinden muzdarip olarak bir uzmana başvuruluyor ve yapılan incelemelerde çocuğun diğer kardeşinin sakat olduğu ve tüm ailenin onla ilgilendiği ve bu çocuğun kendini acaba ben üvey çocuk muyum gibi düşüncelerle meşgul ettiği ve bundan dolayı da anne babaya karşı içinde bir öfke ve düşmanlık duyguları oluştuğu tespit ediliyor. Yaşanan bu vakada çocuklukta yaşanmış olan duygusal ihmalin sonuçlarını görmüş oluyoruz. Bu benim annem olamaz diyerek bazı çocuklar DNA testi yaptırmak için başvuruda bulunuyorlar ve incelendiğinde bu çocukların duygusal ihmale maruz kaldığı görülüyor. Bu çocuklar aile içerisinde kendisini dışlanmış gibi hissediyor ve ailede huzur kalmıyor hatta buna literatürde nepotizm deniliyor yani menfaat için ayrımcılık yapmak. Bir de bizim toplumumuzda çok yaygın olan bir kavram var favoritizm. Favoritizm de menfaat yoktur ama senin adamın, benim adamım, hemşehrilik gibi bazı nedenlerle kayırmacılık yapılır ve bu da adaletsizdir hatta aile içerisinde çok olmaktadır. Genellikle ikinci derece yakınların çocuklara bir olay olduğunda sormuş olduğu anneyi mi yoksa babayı mı tutarsın sorularına çocuk körü körüne anne veya babayı derse o evde adalet yoktur. Eğer çocuk ben kim haklıysa onu tutarım diyorsa adaletti bir ortamda büyümüş olduğunu saptıyoruz.  Bir yerde huzur ve barış istiyorsak adalet gerekli. Bununla ilgili anaokulu çocuklarında bir deney yapılıyor. 40-50 kişilik sınıfa her bir çocuğa dörder tane çikolata düşecek şekilde dağıtılıyor ve sınıf gözlenmeye başlıyor bir ders saati herhangi bir olay olmadan bitiyor. Daha sonra aynı sınıfa bazı çocuklara 1 bazılarına 7 çikolata verilerek bir dağıtım yapılıyor ve sınıf gözlendiğinde sınıfta sürekli tartışma ve kavga görülüyor. Deneyi yapan psikologlar daha anaokulu çocuklarında soyut kavramlar gelişmemişken acaba adalet talebiyle, ortak paylaşımla ilgili genetik bir faktör mü var diyerek araştırmaya başlıyorlar. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarına adaletli bir şekilde davranma kaygısı olmalı ve çocuğuna adaleti öğretmeyi model olarak ilke edinmeli. Eğer böyle bir ilke varsa annem ve babam bana asla haksızlık yapmaz duygusuyla bağlılık, aidiyet ve evle ilgili sorumluluk duyguları artıyor. Yeni bir bebek aileye katıldığı zaman ablaya veya abiye kardeşin geldi senin pabucun dama atıldı, onu daha çok seveceğiz gibi yanlış şakalar yapılıyor bunun sonucunda abla veya abi gece kardeşi uyurken gidiyor kardeşini çimdikliyor ve ağlatıyor örnek verecek olursak eğer. Kardeşler arasında rekabetin düzeyine göre normalliği vardır genellikle oyun oynarken tartışırlar daha sonra barışır tekrar devam ederler oyunlarına. Aile içerisinde tartışma çıktığında kardeşler arasında problem çözmeyi öğrenebilmeleri için adil paylaşımı da çocuklarımıza öğretiyoruz. Örneğin pozitif psikoterapi yöntemlerinde erken ergenlik döneminde olan çocukların eğitiminde kullanılan bir metot olarak 5 çocuğa 4 adet çikolata getiriliyor ve paylaşmalarını isteniyor. Bir çözüm bulamaz ve gelirlerse farklı formüller öğretiliyor mesela hepsini ikiye bölerek dağıtın kalanları kura çekerek paylaşın gibi adil paylaşım yolları öğretiliyor çocuklara. Yetiştiğimiz ve büyüdüğümüz toplum ve kültür bizler için çok büyük bir nimet sadece sonradan oluşmuş iyi gibi gözüken fakat sıkıntı oluşturan pürüzlerin düzeltilerek çocukların adil insanlar olması en öncelikli olarak da kendimizin adil olması gerekiyor çünkü çocuklarımızın ebeveynlerini model olarak görürler sözlerine değil yaptıklarına bakarlar biz buna non-vertical diyoruz. Sevgiyi de öfkeyi de adil olarak yansıtabilen çocuklara sahip olabilmemiz ve huzurlu bir aile ortamına sahip olabilmemiz dileğiyle.
Ekleme Tarihi: 25 Aralık 2021 - Cumartesi
Harun Ülger

Aile İçi Adalet

Eşitlik ve adalet kavramları bazen karıştırılıyor. Eşitlik aynı tip elbiseyi giymek gibi aynı şeylere sahip olmakla açıklanabilirken adalet hak edene hak ettiği ölçüde imkan sağlamaktır. Eşitlik ve adalet arasındaki ayrımı yapabilmeliyiz. 3 tip adalet vardır; Yargı adaleti (kanunların dağıttığı menfaat paylaşımı ), Sosyal adalet ( gelenek ve göreneklerin dağıttığı menfaat paylaşımı), Ahlaki adalet (vicdani normlarla belirlenen). Aile içi adalette ahlaki adaleti görüyoruz. Evde bir çocuk hep korunur ve diğerlerinden farklılaşırsa diğer kardeşlerin o çocuğa karşı kıskançlık ve düşmanlık duyguları ortaya çıkar. Şahsi menfaati aile menfaatinden önde tutmak bir adaletsizliktir. Ülkemizde yaşanan örnek bir vakayı ele alalım. Çocuklarının kendilerine anne ve baba demediğinden muzdarip olarak bir uzmana başvuruluyor ve yapılan incelemelerde çocuğun diğer kardeşinin sakat olduğu ve tüm ailenin onla ilgilendiği ve bu çocuğun kendini acaba ben üvey çocuk muyum gibi düşüncelerle meşgul ettiği ve bundan dolayı da anne babaya karşı içinde bir öfke ve düşmanlık duyguları oluştuğu tespit ediliyor. Yaşanan bu vakada çocuklukta yaşanmış olan duygusal ihmalin sonuçlarını görmüş oluyoruz. Bu benim annem olamaz diyerek bazı çocuklar DNA testi yaptırmak için başvuruda bulunuyorlar ve incelendiğinde bu çocukların duygusal ihmale maruz kaldığı görülüyor. Bu çocuklar aile içerisinde kendisini dışlanmış gibi hissediyor ve ailede huzur kalmıyor hatta buna literatürde nepotizm deniliyor yani menfaat için ayrımcılık yapmak. Bir de bizim toplumumuzda çok yaygın olan bir kavram var favoritizm. Favoritizm de menfaat yoktur ama senin adamın, benim adamım, hemşehrilik gibi bazı nedenlerle kayırmacılık yapılır ve bu da adaletsizdir hatta aile içerisinde çok olmaktadır. Genellikle ikinci derece yakınların çocuklara bir olay olduğunda sormuş olduğu anneyi mi yoksa babayı mı tutarsın sorularına çocuk körü körüne anne veya babayı derse o evde adalet yoktur. Eğer çocuk ben kim haklıysa onu tutarım diyorsa adaletti bir ortamda büyümüş olduğunu saptıyoruz. 

Bir yerde huzur ve barış istiyorsak adalet gerekli. Bununla ilgili anaokulu çocuklarında bir deney yapılıyor. 40-50 kişilik sınıfa her bir çocuğa dörder tane çikolata düşecek şekilde dağıtılıyor ve sınıf gözlenmeye başlıyor bir ders saati herhangi bir olay olmadan bitiyor. Daha sonra aynı sınıfa bazı çocuklara 1 bazılarına 7 çikolata verilerek bir dağıtım yapılıyor ve sınıf gözlendiğinde sınıfta sürekli tartışma ve kavga görülüyor. Deneyi yapan psikologlar daha anaokulu çocuklarında soyut kavramlar gelişmemişken acaba adalet talebiyle, ortak paylaşımla ilgili genetik bir faktör mü var diyerek araştırmaya başlıyorlar. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarına adaletli bir şekilde davranma kaygısı olmalı ve çocuğuna adaleti öğretmeyi model olarak ilke edinmeli. Eğer böyle bir ilke varsa annem ve babam bana asla haksızlık yapmaz duygusuyla bağlılık, aidiyet ve evle ilgili sorumluluk duyguları artıyor. Yeni bir bebek aileye katıldığı zaman ablaya veya abiye kardeşin geldi senin pabucun dama atıldı, onu daha çok seveceğiz gibi yanlış şakalar yapılıyor bunun sonucunda abla veya abi gece kardeşi uyurken gidiyor kardeşini çimdikliyor ve ağlatıyor örnek verecek olursak eğer. Kardeşler arasında rekabetin düzeyine göre normalliği vardır genellikle oyun oynarken tartışırlar daha sonra barışır tekrar devam ederler oyunlarına. Aile içerisinde tartışma çıktığında kardeşler arasında problem çözmeyi öğrenebilmeleri için adil paylaşımı da çocuklarımıza öğretiyoruz. Örneğin pozitif psikoterapi yöntemlerinde erken ergenlik döneminde olan çocukların eğitiminde kullanılan bir metot olarak 5 çocuğa 4 adet çikolata getiriliyor ve paylaşmalarını isteniyor. Bir çözüm bulamaz ve gelirlerse farklı formüller öğretiliyor mesela hepsini ikiye bölerek dağıtın kalanları kura çekerek paylaşın gibi adil paylaşım yolları öğretiliyor çocuklara. Yetiştiğimiz ve büyüdüğümüz toplum ve kültür bizler için çok büyük bir nimet sadece sonradan oluşmuş iyi gibi gözüken fakat sıkıntı oluşturan pürüzlerin düzeltilerek çocukların adil insanlar olması en öncelikli olarak da kendimizin adil olması gerekiyor çünkü çocuklarımızın ebeveynlerini model olarak görürler sözlerine değil yaptıklarına bakarlar biz buna non-vertical diyoruz. Sevgiyi de öfkeyi de adil olarak yansıtabilen çocuklara sahip olabilmemiz ve huzurlu bir aile ortamına sahip olabilmemiz dileğiyle.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.