Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

BEKLENTİLER

Değerli dostlar, üç haftadır memurların hükümetle yaptığı toplu sözleşme görüşmeleri süreci üzerine yazıyorum. Aradan üç hafta geçti, yapılan işlerle ilgili, mutabakata varılan maddelerle ilgili hiçbir bilgi, paylaşım ve haber yok. Yetkili konfederasyon, iki yıl için yüzde 110’luk atış istedi. Hükümet de önce yüzde 19+9 - 6+5; sonra da oranı güncelleyerek “gönülden” “1” puan arttırarak yüzde 20+10 yaptı. İkinci yıl için bir değişiklik önerilmedi.    ***   Üç haftadır belirttiğim ve vurguladığım en önemli konu, maaşların yüzdelik oranlarla değil piyasa koşullarına ve ekonomik gerçekliklere göre belirlenmesinin gerekliliğiydi Ama ne yazık ki yıllardır aynı yanlışlıklarla benzer hatalar sürdürülüyor. Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein’ın ibretlik sözü, bu durumu çok güzel özetliyor: “Aynı şeyleri tekrarlayarak farklı sonuçlar beklemek deliliktir.”   BİR MEMURUN TEMEL MAAŞI 7 BİN 979,29 TL   Türk-İş’in elde ettiği verilere göre temmuz ayı için dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, 37 bin 974 TL. açlık sınırı da 11 bin 658 TL. Geçen üç yazımda da en düşük devlet memuru maaşı yoksulluk sınırı olan 37 bin 974 TL’ye yükseltilsin, demiştim. Bu süreçte gördüğüm ve duyduğum kadarıyla memurların temel maaşları ile ilgili hiçbir iyileştirme, düzenleme, yükseltme gibi söz, söylem ve öneri duyulmadı. Şu an bir memurun temel maaşı 7 bin 979,29 TL. Sayın Cumhurbaşkanının seçim öncesi vaatleri arasında yer alan “En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak.” sözü karşılık buldu ve 8 bin 77 TL’lik seyyanen zamla bu söz yerine getirildi. Asıl beklenti, temel maaşın 22 bin TL olması idi. İşte yetkili ve etkili olduğunu söyleyen çok üyeli, yüzde ikilik barajı aşan o koca koca sendikalardan bu durumla ilgili ciddi bir ses çıkmadı, herhangi bir girişim duyulmadı.   HER SENDİKA KENDİSİ ÇALDI, KENDİSİ OYNADI   Şimdi, yetkili ve etkili olan sendikalar, çok üyesi olan sendikalar, yüzde ikilik barajı geçen o kocaman sendikalar, önce bu konuyu ele almalıydı. Kamu işverenine, önceliklerinin bunlar olduğunu bildirmeliydi. Sonra da gelecek yılın artış oranlarını öngörülen enflasyona göre değil gerçekleşen enflasyona göre ve üzerine refah payı ile birlikte yüzdelik oranlarda artış istemeliydi. Yine yapılan ikinci bir hata da hükümetin önerdiği artış oranı karşısında ama bakanlık önünde ama uygun alanlarda tüm sendikaların katılımıyla ortak eylemler; iş yavaşlatma, bir veya iki günlük iş bırakma ve benzeri toplu eylemler gerçekleştirilebilirdi. Maalesef bunların hiçbiri olmadı. Her konfederasyon, her sendika kendisi çaldı, kendisi oynadı. Birlik ve beraberlik sağlanamadı. Tüm sendikaların katılımıyla böyle bir eylem gerçekleştirilebilseydi, durum çok değişebilirdi. Ama tren kaçtı, o iş bitti. Şimdi son önerilen oranlara razı olunacak. Durum onu gösteriyor.    ÖĞRETMENLİK MESLEK YASASI, HİÇ GÜNDEME GELMEDİ Yine yetkili ve etkili sendikaların hiç ele almadıkları, ağız ucuyla ya da yarım ağızla söyler gibi yaptıkları “Öğretmenlik Meslek Yasası”. Öğretmenlik Meslek Yasası, hiç gündeme gelmedi, gelmiyor. Bu yasanın adam akıllı ele alınması ve gerçek anlamda bir meslek yasasına dönüştürülmesi gerekiyor. Başka önemli bir konu da özellikle öğretmenlerin kariyer basamakları uygulaması ile elde ettikleri unvanları ve bu unvanlardan dolayı aldıkları unvan tazminatları emekli olduklarında yok oluyor. Böyle saçma bir uygulama olmaz. Hangi meslek grubunda böyle bi şey var? Uzman doktor, uzman doktor; yüksek mühendis, yüksek mühendis; albay, albay; başkomser, başkomser; başçavuş, başçavuş ve nice örnekler. Bu meslek ve unvan sahipleri bu unvanlarla emekli oluyorlar ve bu unvanların sağladığı maddi değerin karşılığını alıyor. Bunun için yasal düzenleme gerekiyorsa işte fırsat, “Öğretmenlik Meslek Yasası”na ilgili bir iki madde eklenebilir. Çözümü çok zor ve uzak değil.   TÜM UMUTLARIMIZ VE BEKLENTİLERİMİZ UÇTU GİTTİ   Ele alınması gereken diğer konudan birisi memurların emeklilikte maddi sıkıntı yaşamamaları için maaşlara seyyanen değil, temel maaşlara doğru ve gerçekçi artışlar yapılmasıdır. Bunun için önerimiz, memurların temel maaşları, en az iki buçuk asgari ücret (28 bin 505 TL) karşılığı olması ya da sivil toplum kuruluşlarının ve sendikaların belirlediği açlık ve yoksulluk sınırlarının ortalaması (24 bin 816 TL) olmalıdır. Yetkili ve etkili, çok üyeli koca koca sendikalardan beklentimiz böyleydi; ama tüm umutlarımız ve beklentilerimiz uçtu gitti. Umutlarımız bir başka bahara kaldı. Asıl yazımızı ve söyleyeceklerimizi toplu sözleşme süreci bittikten sonraya bırakıyorum.   SÖZÜN ÖZÜ:    Bizi mahveden beklentiler. Hep olacağına inandığımız; ama hiç olmayacağını bildiğimiz beklentiler. Kitap Yüzü  
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2023 - Salı
Mustafa ATALAY

BEKLENTİLER

Değerli dostlar, üç haftadır memurların hükümetle yaptığı toplu sözleşme görüşmeleri süreci üzerine yazıyorum. Aradan üç hafta geçti, yapılan işlerle ilgili, mutabakata varılan maddelerle ilgili hiçbir bilgi, paylaşım ve haber yok. Yetkili konfederasyon, iki yıl için yüzde 110’luk atış istedi. Hükümet de önce yüzde 19+9 - 6+5; sonra da oranı güncelleyerek “gönülden” “1” puan arttırarak yüzde 20+10 yaptı. İkinci yıl için bir değişiklik önerilmedi. 

 

***

 

Üç haftadır belirttiğim ve vurguladığım en önemli konu, maaşların yüzdelik oranlarla değil piyasa koşullarına ve ekonomik gerçekliklere göre belirlenmesinin gerekliliğiydi Ama ne yazık ki yıllardır aynı yanlışlıklarla benzer hatalar sürdürülüyor. Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein’ın ibretlik sözü, bu durumu çok güzel özetliyor: “Aynı şeyleri tekrarlayarak farklı sonuçlar beklemek deliliktir.”

 

BİR MEMURUN TEMEL MAAŞI 7 BİN 979,29 TL

 

Türk-İş’in elde ettiği verilere göre temmuz ayı için dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, 37 bin 974 TL. açlık sınırı da 11 bin 658 TL. Geçen üç yazımda da en düşük devlet memuru maaşı yoksulluk sınırı olan 37 bin 974 TL’ye yükseltilsin, demiştim. Bu süreçte gördüğüm ve duyduğum kadarıyla memurların temel maaşları ile ilgili hiçbir iyileştirme, düzenleme, yükseltme gibi söz, söylem ve öneri duyulmadı. Şu an bir memurun temel maaşı 7 bin 979,29 TL. Sayın Cumhurbaşkanının seçim öncesi vaatleri arasında yer alan “En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak.” sözü karşılık buldu ve 8 bin 77 TL’lik seyyanen zamla bu söz yerine getirildi. Asıl beklenti, temel maaşın 22 bin TL olması idi. İşte yetkili ve etkili olduğunu söyleyen çok üyeli, yüzde ikilik barajı aşan o koca koca sendikalardan bu durumla ilgili ciddi bir ses çıkmadı, herhangi bir girişim duyulmadı.

 

HER SENDİKA KENDİSİ ÇALDI, KENDİSİ OYNADI

 

Şimdi, yetkili ve etkili olan sendikalar, çok üyesi olan sendikalar, yüzde ikilik barajı geçen o kocaman sendikalar, önce bu konuyu ele almalıydı. Kamu işverenine, önceliklerinin bunlar olduğunu bildirmeliydi. Sonra da gelecek yılın artış oranlarını öngörülen enflasyona göre değil gerçekleşen enflasyona göre ve üzerine refah payı ile birlikte yüzdelik oranlarda artış istemeliydi. Yine yapılan ikinci bir hata da hükümetin önerdiği artış oranı karşısında ama bakanlık önünde ama uygun alanlarda tüm sendikaların katılımıyla ortak eylemler; iş yavaşlatma, bir veya iki günlük iş bırakma ve benzeri toplu eylemler gerçekleştirilebilirdi. Maalesef bunların hiçbiri olmadı. Her konfederasyon, her sendika kendisi çaldı, kendisi oynadı. Birlik ve beraberlik sağlanamadı. Tüm sendikaların katılımıyla böyle bir eylem gerçekleştirilebilseydi, durum çok değişebilirdi. Ama tren kaçtı, o iş bitti. Şimdi son önerilen oranlara razı olunacak. Durum onu gösteriyor. 

 

ÖĞRETMENLİK MESLEK YASASI, HİÇ GÜNDEME GELMEDİ

Yine yetkili ve etkili sendikaların hiç ele almadıkları, ağız ucuyla ya da yarım ağızla söyler gibi yaptıkları “Öğretmenlik Meslek Yasası”. Öğretmenlik Meslek Yasası, hiç gündeme gelmedi, gelmiyor. Bu yasanın adam akıllı ele alınması ve gerçek anlamda bir meslek yasasına dönüştürülmesi gerekiyor. Başka önemli bir konu da özellikle öğretmenlerin kariyer basamakları uygulaması ile elde ettikleri unvanları ve bu unvanlardan dolayı aldıkları unvan tazminatları emekli olduklarında yok oluyor. Böyle saçma bir uygulama olmaz. Hangi meslek grubunda böyle bi şey var? Uzman doktor, uzman doktor; yüksek mühendis, yüksek mühendis; albay, albay; başkomser, başkomser; başçavuş, başçavuş ve nice örnekler. Bu meslek ve unvan sahipleri bu unvanlarla emekli oluyorlar ve bu unvanların sağladığı maddi değerin karşılığını alıyor. Bunun için yasal düzenleme gerekiyorsa işte fırsat, “Öğretmenlik Meslek Yasası”na ilgili bir iki madde eklenebilir. Çözümü çok zor ve uzak değil.

 

TÜM UMUTLARIMIZ VE BEKLENTİLERİMİZ UÇTU GİTTİ

 

Ele alınması gereken diğer konudan birisi memurların emeklilikte maddi sıkıntı yaşamamaları için maaşlara seyyanen değil, temel maaşlara doğru ve gerçekçi artışlar yapılmasıdır. Bunun için önerimiz, memurların temel maaşları, en az iki buçuk asgari ücret (28 bin 505 TL) karşılığı olması ya da sivil toplum kuruluşlarının ve sendikaların belirlediği açlık ve yoksulluk sınırlarının ortalaması (24 bin 816 TL) olmalıdır. Yetkili ve etkili, çok üyeli koca koca sendikalardan beklentimiz böyleydi; ama tüm umutlarımız ve beklentilerimiz uçtu gitti. Umutlarımız bir başka bahara kaldı. Asıl yazımızı ve söyleyeceklerimizi toplu sözleşme süreci bittikten sonraya bırakıyorum.

 

SÖZÜN ÖZÜ: 

 

Bizi mahveden beklentiler. Hep olacağına inandığımız; ama hiç olmayacağını bildiğimiz beklentiler. Kitap Yüzü

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.