Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

DOĞRU VE DEĞER

Değerli dostlar, sıcak yaz günlerinin sona erdiği, serin havaların başladığı şu sonbahar günlerinde bir farklılık oluşturmak için farklı bir yazı aktarmak istedim. Bu haftanın ilginç ve bir o kadar da farkındalık oluşturacağını düşündüğüm öyküyü siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Birlikte okuyalım. Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden bir yazar, bu duruma yorum yapmaktan kendini alamaz ve yanındaki adama, “Bayım, alyansınızı yanlış parmağınıza takmışsınız!” der. Adam, bu uyarı üzerine, “Yanlış kadınla evlendim de ondan!” diye karşılık verir. Bu karşılık üzerine yazar, adama şöyle sorar: “Peki ya bu adam doğru adam mı? Yani kadın, doğru adamla mı evlenmiş? Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız, sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız? Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız, yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir. Çünkü doğru insan olmak, doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır.” Yazar, bu uzunca açıklamadan ve değerlendirmeden sonra şu öyküyü anlatır. “Yıllar önce Hawai’de başlık parasına benzer bir uygulama çok yaygındır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermesi gerekmektedir. Kızın ailesine verilecek inek sayısının en az 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir. Böyle bir toplumsal geleneğin uygulandığı bir adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Bu adamın kızlarından büyük olanı, bizdeki deyişle ‘kabul görmeyen’ tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona üç inek değeri belirlemiştir. Hatta iki inek teklifini bile kabul edecektir. Eğer çok çaresiz kalırsa iyi bir pazarlıkla bir ineğe razı olmaya hazırdır. Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo, adadaki bu eve geldiğinde herkes onun küçük kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kızını istediğini söyler. Herkes en azından isteneni, yani üç inek ödeyeceğini düşünürken Johny Lingo, yanında on iki inekle gelmiştir. O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir; ama gelin ve damat, iki yıllık balayı planlamıştır. Gelinle damadın dönmesinin beklendiği gün, ada halkından biri dönüşlerini haber vermeye gelir, gelmesine ama gelenlerin Johny ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny'yi tanımıştır; fakat kızdan emin olamamıştır. Yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin şüphesi kalmaz. Fakat kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilemeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johny’nin on iki inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünürler.” Yazar, öyküyü burada bitirir ve işin püf noktasını şöyle özetler. Johny, kız için on iki inek verdi. Kız, on iki ineklik bir kadın haline geldi. Bu, hep böyle olmaktadır. Eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir, aslında! Doğru adam, doğru kadını; doğru kadın da doğru adamı ortaya çıkarır.    *   *   * Bu güzel ve anlamlı alıntıdan sonra söylenecek çok fazla söz yok. Ama şunları da düşünmek gerekiyor. Çevremizdeki, yanımızdaki kişilere baktığımızda kim kime değer katıyor? Kim kimi doğruluyor? Kimin yanlış kimin doğru olduğuna nasıl karar verilecek? Yine yaşananlardan ve edindiklerimizden şunu görebiliyoruz. Herkes kendine göre doğru, kendince iyi. İşte asıl çözülmesi gereken sorun bu. Doğrularımızı, değerlerimizi, iyiliklerimizi, güzelliklerimizi evrensel ve insancıl değerlerde; hak, hukuk, adalet çerçevesinde empatik anlayışla ve “Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” ilkesiyle belirlemeliyiz. Günümüzde artık toplumun anlayışlı, ilkeli, güvenilir, çalışkan, başarılı, üretken, sevecen, doğru ve değer bilir bireylere gereksinimi var. Toplumsal gelişimin böyle bireylerle sağlanacağını düşünüyorum. Doğru, dürüst, güvenilir, inanılır, ilkeli, onurlu, bilge, vicdanlı, erdemli ve ahlaklı insanlara denk gelesiniz. Sözün Özü: Bir insana değer verdiğinizde onun hayatında kalıcı izler bırakırsınız. Kitap Yüzü
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2025 -Salı

DOĞRU VE DEĞER

Değerli dostlar, sıcak yaz günlerinin sona erdiği, serin havaların başladığı şu sonbahar günlerinde bir farklılık oluşturmak için farklı bir yazı aktarmak istedim. Bu haftanın ilginç ve bir o kadar da farkındalık oluşturacağını düşündüğüm öyküyü siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Birlikte okuyalım.

Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden bir yazar, bu duruma yorum yapmaktan kendini alamaz ve yanındaki adama, “Bayım, alyansınızı yanlış parmağınıza takmışsınız!” der.

Adam, bu uyarı üzerine, “Yanlış kadınla evlendim de ondan!” diye karşılık verir.

Bu karşılık üzerine yazar, adama şöyle sorar:

“Peki ya bu adam doğru adam mı? Yani kadın, doğru adamla mı evlenmiş? Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız, sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız? Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız, yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir. Çünkü doğru insan olmak, doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır.”

Yazar, bu uzunca açıklamadan ve değerlendirmeden sonra şu öyküyü anlatır.

“Yıllar önce Hawai’de başlık parasına benzer bir uygulama çok yaygındır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermesi gerekmektedir. Kızın ailesine verilecek inek sayısının en az 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir.

Böyle bir toplumsal geleneğin uygulandığı bir adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Bu adamın kızlarından büyük olanı, bizdeki deyişle ‘kabul görmeyen’ tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona üç inek değeri belirlemiştir. Hatta iki inek teklifini bile kabul edecektir. Eğer çok çaresiz kalırsa iyi bir pazarlıkla bir ineğe razı olmaya hazırdır.

Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo, adadaki bu eve geldiğinde herkes onun küçük kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kızını istediğini söyler. Herkes en azından isteneni, yani üç inek ödeyeceğini düşünürken Johny Lingo, yanında on iki inekle gelmiştir.

O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir; ama gelin ve damat, iki yıllık balayı planlamıştır.

Gelinle damadın dönmesinin beklendiği gün, ada halkından biri dönüşlerini haber vermeye gelir, gelmesine ama gelenlerin Johny ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny'yi tanımıştır; fakat kızdan emin olamamıştır. Yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin şüphesi kalmaz. Fakat kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilemeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johny’nin on iki inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünürler.”

Yazar, öyküyü burada bitirir ve işin püf noktasını şöyle özetler.

Johny, kız için on iki inek verdi. Kız, on iki ineklik bir kadın haline geldi. Bu, hep böyle olmaktadır.

Eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir, aslında!

Doğru adam, doğru kadını; doğru kadın da doğru adamı ortaya çıkarır.

   *   *   *

Bu güzel ve anlamlı alıntıdan sonra söylenecek çok fazla söz yok.

Ama şunları da düşünmek gerekiyor.

Çevremizdeki, yanımızdaki kişilere baktığımızda kim kime değer katıyor?

Kim kimi doğruluyor?

Kimin yanlış kimin doğru olduğuna nasıl karar verilecek?

Yine yaşananlardan ve edindiklerimizden şunu görebiliyoruz.

Herkes kendine göre doğru, kendince iyi.

İşte asıl çözülmesi gereken sorun bu.

Doğrularımızı, değerlerimizi, iyiliklerimizi, güzelliklerimizi evrensel ve insancıl değerlerde; hak, hukuk, adalet çerçevesinde empatik anlayışla ve “Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” ilkesiyle belirlemeliyiz.

Günümüzde artık toplumun anlayışlı, ilkeli, güvenilir, çalışkan, başarılı, üretken, sevecen, doğru ve değer bilir bireylere gereksinimi var. Toplumsal gelişimin böyle bireylerle sağlanacağını düşünüyorum.

Doğru, dürüst, güvenilir, inanılır, ilkeli, onurlu, bilge, vicdanlı, erdemli ve ahlaklı insanlara denk gelesiniz.

Sözün Özü:

Bir insana değer verdiğinizde onun hayatında kalıcı izler bırakırsınız. Kitap Yüzü

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.