Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

DENGEYİ SAĞLAMAK

Değerli dostlar, bu haftaki yazımızı da yine elde ettiğimiz önemli ve anlamlı paylaşımdan oluşturdum. Sosyal medya ile birlikte sanal dünya, o kadar engin ve sınırsız ki istediğiniz çok şeye ulaşabiliyor, çok şey öğrenebiliyorsunuz. İşte bunlardan biri, bu yazı. Neden mi? Çoğumuzun bilmediği, duymadığı; çok az kişinin bildiği bu ibretlik ders verici olayı, daha çok kişiye ve çevreye ulaştırabilmek. Lider olmak, büyük insan olmak, dönemin en büyüğü olmak, çağın dahisi olmak, işte öyle bir şey. Hep birlikte okuyalım, bir parçacık da olsa bilgi birikimimiz artsın. İşte o, ilginç yaşanmış olay… Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın genç subaylara verdiği bir hayat dersi: Anlatıcı, olayı şöyle anlatıyor. Biz Dolmabahçe’de Muhafız Taburu’nun gazinosunda genç subaylar olarak yiyip içiyor, gülüp eğleniyorduk. Bu durumumuzla dünya umurumuzda değildi. Aramızda Muhafız Alayının as futbolcularından santrafor Üstteğmen Cemal TURAL ile Üstteğmen Sabahattin de var. Sabahattin, aynı zamanda komedi sanatçısı gibi bir çocuk. Ne yapsa gülünüyor; Allah vergisi, hepimizi gülmekten kırıp geçiriyor. Üstteğmen Sabahattin, mutemet katibinden maaşını almıştı. Aylığı 84 liraydı. Tabanca taksidi, elbise taksidi, tabldot parası kesilmiş, elinde kala kala bir 50 lira kalmış, onu da sol cebine koymuş, gazinonun kapısından yavaş yavaş topallayarak içeri giriyor, sol tarafına fazla yük almış, bu yüzden batmak üzere olan bir gemi taklidi yaparak geliyordu. Herkeste bir bağırış, çağırış ona gülüyor. O anda kötü bir tesadüf, yaveri ile birlikte oradan geçen Gazi Paşa, bu gürültü ve kahkahaların adından Yaver Yarbay Rüsuhi Bey’le birlikte Üstteğmen Sabahattin’in arkasından salona girer. Hepimiz birden susup ayağa kalkıyoruz. Fakat Üsttemen Sabahattin’in arkası kapıya dönük olduğundan hiç durumunu bozmadan sola meyilli durumda olduğu gibi kalıyor. Geleni Tabur Komutanı sanmış. Mustafa Kemal Paşa olacağı aklının ucundan bile geçmemiş. Binbaşısı da onun ne paskal olduğunu biliyor. Herkes gibi onun soytarılıklarına gülüyor, katlanıyor. Atatürk, birkaç adım ilerler. Üstteğmen Sabahattin’in omzuna dokunarak: Senin nen var çocuk? Ne oluyor? Efendim. Aylığımı aldım. Mutemet Katip, 50 lira verdi. Sol cebime koydum. Çok ağır geldi, düzelemiyorum. Ne büyük bir cesaret! Ne biçim soğukkanlılık! Atatürk’e karşı böyle bir espri yapılabilir mi? Hepimiz korku ve şaşkınlık içindeyiz. Atatürk’ün kaşları çatıldı. Bu komediyi kabul etmedi; fakat soğukkanlılığını da bozmadı. Çıkar ver bakayım o 50’liği! Atatürk, 50 lirayı aldı. Onu, iki 25’lik yaparak Üstteğmen Sabahattin’e geri verdi. Ve: Şimdi bunu sağ cebine, bunu da sol cebine koyarsın. Dengeni bulur, aklını başına toplarsın! dedi ve yaveri ile beraber ciddi ve küskün gitti. Salondaki subaylar, çoğu teğmen, üstteğmen, birkaç yüzbaşı, hepsini büyük bir korku ve endişe içinde kaldı. Bu bir sol gösteri idi. Aylık yetişmiyor! Sıkıntı içindeyiz! Bu gidişle batacağız! İmdat! Bazı subaylar çok kötümser. Bunu bir başkaldırma gibi yorumluyor. Şimdi ne olacak? Bu Sabahattin de çok ileri gitti, diyorlar. Biri: Bizi mahkemeye verirler. Bizi ordudan atarlar. Tard etmeseler bile en azından Muhafız Alayından atar, şarka sürerler… Her kafadan bir ses… Birbirine çarpmalar… En çok da Sabahattin’e yükleniyorlar. Böyle karamsar hava içinde 15 belki 20 dakika geçiyor. Baktık ki Rüsuhi Bey sert adımlarla mahmuzlarını çınlatarak salondan içeri girer: Nerede Sabahattin? Sabahattin, hemen fırlar. Güzel bir esas duruşla yarbayın önünde dikilir. Rüsuhi Bey: Gazi Hazretleri senin 50 liranı geri gönderdi. Bunu yine sol cebine koysun, benim verdiğim iki 25’i de sağ cebine. Dengesini muhafaza etsin! dedi. Hepimizin yüreğine soğuk sular serpildi. Geniş bir nefes aldık. Demek Atatürk, o kadar kızmamış. Affediyor! Rüsuhi Bey elindeki küçük kâğıt parçasını okumak üzere açtı ve hepimize dönerek: Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin sizlere de bir mesajı var: Türk Subayı, her türlü ahval ve şerait altında, sağa, sola asla meyil etmeden, dimdik beni takip edebilmelidir. Sözün Özü Kendisine güvenilen bir lider, karşısındaki kişiyi kazanmış demektir.
Ekleme Tarihi: 09 Haziran 2021 - Çarşamba
Mustafa ATALAY

DENGEYİ SAĞLAMAK

Değerli dostlar, bu haftaki yazımızı da yine elde ettiğimiz önemli ve anlamlı paylaşımdan oluşturdum. Sosyal medya ile birlikte sanal dünya, o kadar engin ve sınırsız ki istediğiniz çok şeye ulaşabiliyor, çok şey öğrenebiliyorsunuz.

İşte bunlardan biri, bu yazı.

Neden mi?

Çoğumuzun bilmediği, duymadığı; çok az kişinin bildiği bu ibretlik ders verici olayı, daha çok kişiye ve çevreye ulaştırabilmek.

Lider olmak, büyük insan olmak, dönemin en büyüğü olmak, çağın dahisi olmak, işte öyle bir şey.

Hep birlikte okuyalım, bir parçacık da olsa bilgi birikimimiz artsın.

İşte o, ilginç yaşanmış olay…

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın genç subaylara verdiği bir hayat dersi:

Anlatıcı, olayı şöyle anlatıyor.

Biz Dolmabahçe’de Muhafız Taburu’nun gazinosunda genç subaylar olarak yiyip içiyor, gülüp eğleniyorduk. Bu durumumuzla dünya umurumuzda değildi.

Aramızda Muhafız Alayının as futbolcularından santrafor Üstteğmen Cemal TURAL ile Üstteğmen Sabahattin de var. Sabahattin, aynı zamanda komedi sanatçısı gibi bir çocuk. Ne yapsa gülünüyor; Allah vergisi, hepimizi gülmekten kırıp geçiriyor.

Üstteğmen Sabahattin, mutemet katibinden maaşını almıştı. Aylığı 84 liraydı. Tabanca taksidi, elbise taksidi, tabldot parası kesilmiş, elinde kala kala bir 50 lira kalmış, onu da sol cebine koymuş, gazinonun kapısından yavaş yavaş topallayarak içeri giriyor, sol tarafına fazla yük almış, bu yüzden batmak üzere olan bir gemi taklidi yaparak geliyordu. Herkeste bir bağırış, çağırış ona gülüyor.

O anda kötü bir tesadüf, yaveri ile birlikte oradan geçen Gazi Paşa, bu gürültü ve kahkahaların adından Yaver Yarbay Rüsuhi Bey’le birlikte Üstteğmen Sabahattin’in arkasından salona girer. Hepimiz birden susup ayağa kalkıyoruz. Fakat Üsttemen Sabahattin’in arkası kapıya dönük olduğundan hiç durumunu bozmadan sola meyilli durumda olduğu gibi kalıyor. Geleni Tabur Komutanı sanmış. Mustafa Kemal Paşa olacağı aklının ucundan bile geçmemiş. Binbaşısı da onun ne paskal olduğunu biliyor. Herkes gibi onun soytarılıklarına gülüyor, katlanıyor.

Atatürk, birkaç adım ilerler. Üstteğmen Sabahattin’in omzuna dokunarak:

Senin nen var çocuk? Ne oluyor?

Efendim. Aylığımı aldım. Mutemet Katip, 50 lira verdi. Sol cebime koydum. Çok ağır geldi, düzelemiyorum.

Ne büyük bir cesaret! Ne biçim soğukkanlılık!

Atatürk’e karşı böyle bir espri yapılabilir mi? Hepimiz korku ve şaşkınlık içindeyiz. Atatürk’ün kaşları çatıldı. Bu komediyi kabul etmedi; fakat soğukkanlılığını da bozmadı.

Çıkar ver bakayım o 50’liği!

Atatürk, 50 lirayı aldı. Onu, iki 25’lik yaparak Üstteğmen Sabahattin’e geri verdi. Ve:

Şimdi bunu sağ cebine, bunu da sol cebine koyarsın. Dengeni bulur, aklını başına toplarsın! dedi ve yaveri ile beraber ciddi ve küskün gitti.

Salondaki subaylar, çoğu teğmen, üstteğmen, birkaç yüzbaşı, hepsini büyük bir korku ve endişe içinde kaldı. Bu bir sol gösteri idi. Aylık yetişmiyor! Sıkıntı içindeyiz! Bu gidişle batacağız! İmdat! Bazı subaylar çok kötümser. Bunu bir başkaldırma gibi yorumluyor.

Şimdi ne olacak? Bu Sabahattin de çok ileri gitti, diyorlar. Biri:

Bizi mahkemeye verirler. Bizi ordudan atarlar.

Tard etmeseler bile en azından Muhafız Alayından atar, şarka sürerler…

Her kafadan bir ses… Birbirine çarpmalar… En çok da Sabahattin’e yükleniyorlar.

Böyle karamsar hava içinde 15 belki 20 dakika geçiyor. Baktık ki Rüsuhi Bey sert adımlarla mahmuzlarını çınlatarak salondan içeri girer:

Nerede Sabahattin?

Sabahattin, hemen fırlar. Güzel bir esas duruşla yarbayın önünde dikilir. Rüsuhi Bey:

Gazi Hazretleri senin 50 liranı geri gönderdi. Bunu yine sol cebine koysun, benim verdiğim iki 25’i de sağ cebine. Dengesini muhafaza etsin! dedi.

Hepimizin yüreğine soğuk sular serpildi. Geniş bir nefes aldık. Demek Atatürk, o kadar kızmamış. Affediyor!

Rüsuhi Bey elindeki küçük kâğıt parçasını okumak üzere açtı ve hepimize dönerek:

Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin sizlere de bir mesajı var:

Türk Subayı, her türlü ahval ve şerait altında, sağa, sola asla meyil etmeden, dimdik beni takip edebilmelidir.

Sözün Özü

Kendisine güvenilen bir lider, karşısındaki kişiyi kazanmış demektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.