Lütfi  Vural
Köşe Yazarı
Lütfi Vural
 

DÜNYA SU KAYIPLARI GÜNÜ

Her yıl 4 Aralık günü “Dünya Su Kayıpları Günü” olarak kutlanıyor. Aslında bu etkinlik bir kutlama değil. Suyun eksikliğinin hissedilmeye başladığı günümüzde böyle bir kutlama yapmak da anlamsız. Etkinliklerde daha çok tasarruf bilincinin ve akılcı su yönetiminin önemi anlatılmalı. Su yönetimi ile yapılması gerekenlerinde bir an önce yapılması için adım atılmalı. *** Türkiye, Avrupa Birliği ile müzakerelere başladığında çevre ile birlikte su kaynaklarının yönetimi de gündeme geldi. Suyun özelleştirilebilmesi için tek bir otoriteden yönetilmesi gerektiği sürekli vurgulandı. Bunun için de yeni bir “Su Kanunu” çıkartılması gerektiği gündeme getirildi. Su ile ilgili yetkilerin dağınık olduğu bir gerçektir. Unutulmaması gereken bir gerçek var, oda ülkemizin su kaynakları ile ilgili çalışmayı Devlet Su İşleri (DSİ) büyük bir özveri ile yapıyor. Yaptığı çalışmaların sonuçlarını ve bilgi birikimini belediyeler ve diğer kamu kurumları ile paylaşıyor. *** Bugün ülkemizdeki barajların, sulama kanallarının, göletlerin ve diğer su yapılarının büyük bir kısmı DSİ tarafından yapılmıştır. İçme suyu barajları DSİ tarafından yapılıp belediyelere devredilmiştir. Tarımsal sulama amaçlı baraj ve göletler yine bu kurum tarafından yapılmıştır. Bir ara ülkemizdeki tarımsal sulama yetkisi, Sulama Birliklerinin yönetimine devredilmiştir. Bu Birliklerin mevcut kanalları ve sulama sistemlerini uygulamada yeterli ve etkin bir şekilde yönetememeleri üzerine tekrar aynı kurumun sorumluluğuna verilmiştir. *** Bütün bunlar gösteriyor ki uygulamada ve denetimde bazı eksikliklerimiz var. Su yönetim şeklini değiştirmekle asıl sorunların üzerini örtüyoruz. Sadece kanun çıkarmakla kangren haline gelmiş mevcut sorunlarımızı çözemeyiz. Her şeyden önce su ile ilgili tüm sektör yetkililerinin ve kamu idarelerinin birlikte eşgüdüm içerisinde yönetim ve denetim yapma kabiliyetimizi geliştirmemiz gerekiyor. *** Su yönetiminin havza bazında yapılması bilimsel bir gerçektir. Bir havzadaki yer altı ve yer üstü su kaynaklarının toplam bütçesi oluşturularak, tarım, sanayi ve evsel su ihtiyaçları göz önüne alınarak bir plan çerçevesinde taksimi yapılması gerekiyor. Diğer bir ifade ile su yılı başında mevcut suyumuz ile ihtiyacımız olan su miktarını bilmemiz gerekiyor. Bunları planlamak zor değil. Mevcut su potansiyelimiz sürekli gözlem ağı ile takip ediliyor. Önemli olan bu potansiyeli tarım, sanayi ve evsel tüm su kullanıcıları ile beraber nasıl dağıtılacağını planlamak ve bunu uygulamak. Bunu yapamadıktan sonra istediniz kadar kanun çıkarın ya da istediğiniz kadar yönetmelik yayınlayın sürekli sorun yaşayacaksınız. *** Optimum su planlaması ve sürdürülebilir bir su yönetimi oluşturulduktan sonra şeffaflığın oluşturulması ve halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Bundan sonra yapılması gereken en önemli işlerin başında su kayıplarının en aza indirilmesi gerekiyor. Daha önce yeterli su mevcut iken su kayıpları gerektiği gibi önemsenmiyordu. Son zamanlarda suya olan talep artınca su kayıpları daha çok gündeme gelmeye başladı. Kamuoyu su kayıplarındaki kayıp-kaçak oranlarını öğrenince tepkiler arttı. Şurası bir gerçek ki Manisa’da ki su şebekelerinin kayıp-kaçak oranları çok yüksek. Bunun için yapılacak en akılcı yol şebekelerin yenilenmesi. Bunu yaparken geçmiş yönetimlerin sorumluluğunu maddi olarak halkın üzerine yüklenmemelidir.
Ekleme Tarihi: 06 Aralık 2022 - Salı
Lütfi  Vural

DÜNYA SU KAYIPLARI GÜNÜ

Her yıl 4 Aralık günü “Dünya Su Kayıpları Günü” olarak kutlanıyor. Aslında bu etkinlik bir kutlama değil. Suyun eksikliğinin hissedilmeye başladığı günümüzde böyle bir kutlama yapmak da anlamsız. Etkinliklerde daha çok tasarruf bilincinin ve akılcı su yönetiminin önemi anlatılmalı. Su yönetimi ile yapılması gerekenlerinde bir an önce yapılması için adım atılmalı.

***

Türkiye, Avrupa Birliği ile müzakerelere başladığında çevre ile birlikte su kaynaklarının yönetimi de gündeme geldi. Suyun özelleştirilebilmesi için tek bir otoriteden yönetilmesi gerektiği sürekli vurgulandı. Bunun için de yeni bir “Su Kanunu” çıkartılması gerektiği gündeme getirildi. Su ile ilgili yetkilerin dağınık olduğu bir gerçektir. Unutulmaması gereken bir gerçek var, oda ülkemizin su kaynakları ile ilgili çalışmayı Devlet Su İşleri (DSİ) büyük bir özveri ile yapıyor. Yaptığı çalışmaların sonuçlarını ve bilgi birikimini belediyeler ve diğer kamu kurumları ile paylaşıyor.

***

Bugün ülkemizdeki barajların, sulama kanallarının, göletlerin ve diğer su yapılarının büyük bir kısmı DSİ tarafından yapılmıştır. İçme suyu barajları DSİ tarafından yapılıp belediyelere devredilmiştir. Tarımsal sulama amaçlı baraj ve göletler yine bu kurum tarafından yapılmıştır. Bir ara ülkemizdeki tarımsal sulama yetkisi, Sulama Birliklerinin yönetimine devredilmiştir. Bu Birliklerin mevcut kanalları ve sulama sistemlerini uygulamada yeterli ve etkin bir şekilde yönetememeleri üzerine tekrar aynı kurumun sorumluluğuna verilmiştir.

***

Bütün bunlar gösteriyor ki uygulamada ve denetimde bazı eksikliklerimiz var. Su yönetim şeklini değiştirmekle asıl sorunların üzerini örtüyoruz. Sadece kanun çıkarmakla kangren haline gelmiş mevcut sorunlarımızı çözemeyiz. Her şeyden önce su ile ilgili tüm sektör yetkililerinin ve kamu idarelerinin birlikte eşgüdüm içerisinde yönetim ve denetim yapma kabiliyetimizi geliştirmemiz gerekiyor.

***

Su yönetiminin havza bazında yapılması bilimsel bir gerçektir. Bir havzadaki yer altı ve yer üstü su kaynaklarının toplam bütçesi oluşturularak, tarım, sanayi ve evsel su ihtiyaçları göz önüne alınarak bir plan çerçevesinde taksimi yapılması gerekiyor. Diğer bir ifade ile su yılı başında mevcut suyumuz ile ihtiyacımız olan su miktarını bilmemiz gerekiyor. Bunları planlamak zor değil. Mevcut su potansiyelimiz sürekli gözlem ağı ile takip ediliyor. Önemli olan bu potansiyeli tarım, sanayi ve evsel tüm su kullanıcıları ile beraber nasıl dağıtılacağını planlamak ve bunu uygulamak. Bunu yapamadıktan sonra istediniz kadar kanun çıkarın ya da istediğiniz kadar yönetmelik yayınlayın sürekli sorun yaşayacaksınız.

***

Optimum su planlaması ve sürdürülebilir bir su yönetimi oluşturulduktan sonra şeffaflığın oluşturulması ve halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Bundan sonra yapılması gereken en önemli işlerin başında su kayıplarının en aza indirilmesi gerekiyor. Daha önce yeterli su mevcut iken su kayıpları gerektiği gibi önemsenmiyordu. Son zamanlarda suya olan talep artınca su kayıpları daha çok gündeme gelmeye başladı. Kamuoyu su kayıplarındaki kayıp-kaçak oranlarını öğrenince tepkiler arttı. Şurası bir gerçek ki Manisa’da ki su şebekelerinin kayıp-kaçak oranları çok yüksek. Bunun için yapılacak en akılcı yol şebekelerin yenilenmesi. Bunu yaparken geçmiş yönetimlerin sorumluluğunu maddi olarak halkın üzerine yüklenmemelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.