Lütfi  Vural
Köşe Yazarı
Lütfi Vural
 

ÖNDE ZEYTİN AĞAÇLARI ARKASINDA KÖMÜR

TBMM’de görüşülen yeni torba yasası ile zeytin, mera, orman ve doğal alanların enerji ve madencilik yatırımlarına açılmasında kolaylıklar getiriliyor. Böylece, kömür ve maden sahalarının daha kolay ve kısa sürede işletmeye hazırlanması amaçlanıyor. Görüşülen yasa tasarısına çitçilerden, ziraat odalarından, çevre derneklerinden ve vatandaşlardan tepkiler var. Bu tasarının geri çekilmesini istiyorlar. Zeytinliklerin maden işletmelerine açılması için yapılan girişimler yeni değil. Zeytin yasası olarak bilinen kanun teklifleri daha önce 10 kez gündeme geldi. İlki 2003 yılı olmak üzere sırası ile 17 Ocak 2006, 15 Temmuz 2008, 3 Temmuz 2009, 21 Nisan 2010, 20 Şubat 2013, 16 Haziran 2014, 17 Mayıs 2017, 1 Mart 2022 ve 10 Aralık 2022 olmak üzere 10 kez zeytin sahaları ile ilgili değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikler yargıdan döndü. Değişiklikleri savunan kurumlar “kamu yararı”nı gerekçe gösterdi. Yargı, asıl “kamu yararı”nın zeytinliklerde olduğunu belirterek yapılan değişiklikleri iptal etti. Peki, tekrar tekrar değişiklik istenmesinde ısrar neden. Kömürün ve madenin zeytinden daha değerli olduğu görüşü. Burada zeytincilikle madencilik sektörünü karşı karşıya getirilerek birisinin tercih edilmesi isteniyor. Bu son derece tehlikeli bir yaklaşım. Yaşamın devamı için her iki sektörde hayati önem taşıyor. Sanayi üretimindeki hammadde temini için madencilik sektörü önemli bir zincir. Yaşamın devamı ve güvenli gıda için tarım ise vazgeçilmez bir sektör. Zeytin, tarımın içerisindeki en önemli ve en hayati ürünlerden. Peki her ikisi de yani hem madenciliği hem de tarımsal  üretim bir arada düşünülemez mi? Birini diğerine feda etmeden her iki üretimde sağlıklı olarak mümkün değil mi? Yasa ile zeytinliklerin taşınması da gündeme getiriliyor. Peki bu mümkün mü? Türkiye Ormancılar Derneği’ne göre, zeytinlikler ancak bulunduğu ekosistemle zeytinlik olabilir. Derneğe göre, bu yüzden madencilik faaliyetlerinin bitiminde  alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale getirilmesi mümkün değil... Türkiye’deki zeytin alanlarının önemli bir kısmı Ege Bölgesi’nde bulunuyor. Bölgemizdeki ormanlık alanlarda “zeytin meraları” var. Buraları yabani zeytin ağaçlarının yerli zeytin türlerine aşılanması ile oluşan alanlardır. Yunt Dağları,  Bozdağlar, Nif Dağı, Spil Dağı önemli miktarda “zeytin meraları”na sahip. Buraları, altında hayvanların otlatıldığı, etrafı tellerle çevrilmeyen, zeytinin tamamen doğal koşullarda yetiştiği, kimyasal ilaçlamanın yapılmadığı ve her türlü yabani hayvanın dolaşabildiği alanlar. TÜİK verilerine göre Aydın’ın %17’si, Manisa ve Muğla’nın %12’si, İzmir ve Balıkesir %10’u zeytinlik alan. Buraları aynı zamanda linyit kömürü madenlerinin olduğu alanlarla iç içe bulunuyor. Dolayısı ile linyit kömürü sahası işletmeye açıldığında yakınında veya içinde bulunduğu zeytinliklere zarar veriyor. Yeni iklim politikasında kömürün yeri yok. Yapılmak istenen değişiklik bölgemizi yakından ilgilendiriyor. Manisa, hem geniş zeytin alanlarına hem de fosil enerji kaynağı olarak adlandığımız kömür potansiyeli açısından önemli bir yere sahip. Türkiye “İklim siyaseti”nde yeni yol haritası belirledi.  İlk önce 2021 yılı Ekim ayında Paris İklim Anlaşması onayladı. Aynı yıl Glasgow’da düzenlenen COP26 iklim zirvesine katılarak çıkan kararlara imza attı ve bu kararlarda yer alan “kömür kullanımının azaltılması”nı onayladı. Ayrıca zirveden sonra yapılan açıklamada bu kararın desteklendiği belirtildi. Yeni iklim siyasetinden beklenen enerjide yeşil dönüşüm için politikalar oluşturulması ve yeni hedeflerin belirlenmesidir. Bunların başında, kömür ve doğalgazla çalışan termik santrallerin yerine “yenilenebilir enerji” santrallerinin desteklenmesi geliyor. Zeytinlikler küresel ısınmanın etkilerini azaltıyor. Başta Akhisar, Kırkağaç ve Soma bölgemizde olduğu gibi zeytinlikler doğal yutak alanlarıdır. Havadaki karbondioksiti oksijene çevirir. Bunu yaprakları vasıtası ile yapar. Zeytinin yaprakları dört mevsim yeşildir. Bu özelliği itibari ile oksijen üretme potansiyeli yüksektir. Eğer bu alanlar enerji santralinde kullanılmak üzere kömür işletilmesine açılacak olursa zeytinlikler yutak kabiliyetini kaybeder. Küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile mücadelede önemli bir potansiyelimizi kaybetmiş oluruz. Doğal ekosisteme katkısı olan, iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın oluşturduğu zararları azaltan zeytinlik sahalarının madene açılması yerine genişletilmesi gerekiyor. Bölgemizin geleceği, önemini yitiren enerji tercihleri ile riske atılmamalıdır. Enerjide yeşil dönüşüm politikalarının hayata geçirilmesi, zeytinlikler gibi doğal yutak alanlarının çoğaltılması gelecekte bizi bekleyen küresel ısınmanın olumsuz şartlarına karşı daha güçlü kılacaktır.
Ekleme Tarihi: 25 June 2025 - Wednesday

ÖNDE ZEYTİN AĞAÇLARI ARKASINDA KÖMÜR

TBMM’de görüşülen yeni torba yasası ile zeytin, mera, orman ve doğal alanların enerji ve madencilik yatırımlarına açılmasında kolaylıklar getiriliyor. Böylece, kömür ve maden sahalarının daha kolay ve kısa sürede işletmeye hazırlanması amaçlanıyor.

Görüşülen yasa tasarısına çitçilerden, ziraat odalarından, çevre derneklerinden ve vatandaşlardan tepkiler var. Bu tasarının geri çekilmesini istiyorlar.

Zeytinliklerin maden işletmelerine açılması için yapılan girişimler yeni değil. Zeytin yasası olarak bilinen kanun teklifleri daha önce 10 kez gündeme geldi. İlki 2003 yılı olmak üzere sırası ile 17 Ocak 2006, 15 Temmuz 2008, 3 Temmuz 2009, 21 Nisan 2010, 20 Şubat 2013, 16 Haziran 2014, 17 Mayıs 2017, 1 Mart 2022 ve 10 Aralık 2022 olmak üzere 10 kez zeytin sahaları ile ilgili değişiklik yapıldı.

Yapılan değişiklikler yargıdan döndü. Değişiklikleri savunan kurumlar “kamu yararı”nı gerekçe gösterdi. Yargı, asıl “kamu yararı”nın zeytinliklerde olduğunu belirterek yapılan değişiklikleri iptal etti.

Peki, tekrar tekrar değişiklik istenmesinde ısrar neden. Kömürün ve madenin zeytinden daha değerli olduğu görüşü. Burada zeytincilikle madencilik sektörünü karşı karşıya getirilerek birisinin tercih edilmesi isteniyor. Bu son derece tehlikeli bir yaklaşım. Yaşamın devamı için her iki sektörde hayati önem taşıyor.

Sanayi üretimindeki hammadde temini için madencilik sektörü önemli bir zincir. Yaşamın devamı ve güvenli gıda için tarım ise vazgeçilmez bir sektör. Zeytin, tarımın içerisindeki en önemli ve en hayati ürünlerden. Peki her ikisi de yani hem madenciliği hem de tarımsal  üretim bir arada düşünülemez mi? Birini diğerine feda etmeden her iki üretimde sağlıklı olarak mümkün değil mi?

Yasa ile zeytinliklerin taşınması da gündeme getiriliyor. Peki bu mümkün mü?

Türkiye Ormancılar Derneği’ne göre, zeytinlikler ancak bulunduğu ekosistemle zeytinlik olabilir. Derneğe göre, bu yüzden madencilik faaliyetlerinin bitiminde  alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale getirilmesi mümkün değil...

Türkiye’deki zeytin alanlarının önemli bir kısmı Ege Bölgesi’nde bulunuyor. Bölgemizdeki ormanlık alanlarda “zeytin meraları” var. Buraları yabani zeytin ağaçlarının yerli zeytin türlerine aşılanması ile oluşan alanlardır. Yunt Dağları,  Bozdağlar, Nif Dağı, Spil Dağı önemli miktarda “zeytin meraları”na sahip. Buraları, altında hayvanların otlatıldığı, etrafı tellerle çevrilmeyen, zeytinin tamamen doğal koşullarda yetiştiği, kimyasal ilaçlamanın yapılmadığı ve her türlü yabani hayvanın dolaşabildiği alanlar. TÜİK verilerine göre Aydın’ın %17’si, Manisa ve Muğla’nın %12’si, İzmir ve Balıkesir %10’u zeytinlik alan. Buraları aynı zamanda linyit kömürü madenlerinin olduğu alanlarla iç içe bulunuyor. Dolayısı ile linyit kömürü sahası işletmeye açıldığında yakınında veya içinde bulunduğu zeytinliklere zarar veriyor.

Yeni iklim politikasında kömürün yeri yok.

Yapılmak istenen değişiklik bölgemizi yakından ilgilendiriyor. Manisa, hem geniş zeytin alanlarına hem de fosil enerji kaynağı olarak adlandığımız kömür potansiyeli açısından önemli bir yere sahip. Türkiye “İklim siyaseti”nde yeni yol haritası belirledi.  İlk önce 2021 yılı Ekim ayında Paris İklim Anlaşması onayladı. Aynı yıl Glasgow’da düzenlenen COP26 iklim zirvesine katılarak çıkan kararlara imza attı ve bu kararlarda yer alan “kömür kullanımının azaltılması”nı onayladı. Ayrıca zirveden sonra yapılan açıklamada bu kararın desteklendiği belirtildi. Yeni iklim siyasetinden beklenen enerjide yeşil dönüşüm için politikalar oluşturulması ve yeni hedeflerin belirlenmesidir. Bunların başında, kömür ve doğalgazla çalışan termik santrallerin yerine “yenilenebilir enerji” santrallerinin desteklenmesi geliyor.

Zeytinlikler küresel ısınmanın etkilerini azaltıyor.

Başta Akhisar, Kırkağaç ve Soma bölgemizde olduğu gibi zeytinlikler doğal yutak alanlarıdır. Havadaki karbondioksiti oksijene çevirir. Bunu yaprakları vasıtası ile yapar. Zeytinin yaprakları dört mevsim yeşildir. Bu özelliği itibari ile oksijen üretme potansiyeli yüksektir. Eğer bu alanlar enerji santralinde kullanılmak üzere kömür işletilmesine açılacak olursa zeytinlikler yutak kabiliyetini kaybeder. Küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile mücadelede önemli bir potansiyelimizi kaybetmiş oluruz.

Doğal ekosisteme katkısı olan, iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın oluşturduğu zararları azaltan zeytinlik sahalarının madene açılması yerine genişletilmesi gerekiyor. Bölgemizin geleceği, önemini yitiren enerji tercihleri ile riske atılmamalıdır. Enerjide yeşil dönüşüm politikalarının hayata geçirilmesi, zeytinlikler gibi doğal yutak alanlarının çoğaltılması gelecekte bizi bekleyen küresel ısınmanın olumsuz şartlarına karşı daha güçlü kılacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Cookies are used to ensure you get the best experience on our website. By continuing to use our site, you accept our use of cookies.