Lütfi  Vural
Köşe Yazarı
Lütfi Vural
 

SUYU YÖNETEMEYENLER, SUSUZLUĞU YÖNETEMEZ

Gediz Havzası bugün tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor. Manisa’da musluklardan hâlâ su akıyor ama uzmanlar uyarıyor: “Bu su, geleceğimizden çalınıyor.” Çünkü yanlış su politikaları ve plansızlık, şehrin suyunu hızla tüketiyor. *** Havza kurak, göç yoğun, sanayi aç. Ama yöneticiler hâlâ çözüm aramak yerine iklim değişikliğinin arkasına saklanıyor. Oysa gerçek tablo çok daha net: Sorun iklim değil, kötü yönetim. *** Gerçek şu: Su sorunu sudan kaynaklanmıyor. Sorun, suyun nasıl yönetildiğinde. İklim değişikliğini suçlamak kolay, ama esas mesele yıllardır yapılmayan planlamalarda, alınmayan kararlarda. *** Bir şehir, kendi suyunu koruyamazken başka bir şehre su gönderebilir mi? Bir kent su stresi altındayken, sanayinin kullandığı suyun arıtılmadan geri kazandırılmaması kabul edilebilir mi? Yeraltı sularının her yıl biraz daha çekilmesine göz yuman yöneticiler hangi geleceği koruyor? SU DENİZE GİDİYOR, YERALTI KURUYOR Manisa’nın içme suyu yeraltı kuyularından çekiliyor. Bu su kullanıldıktan sonra arıtılıp yeniden toprağa kazandırılacağına, denize gönderiliyor. *** Yani yerin altından alınan su, bir daha geri dönemiyor. Yeraltı akiferleri boşalıyor, taban suyu her yıl biraz daha derine iniyor. Gölmarmara kurudu, Gediz’in can damarı kesildi, yeraltı ise tükeniyor. *** Ama biz hâlâ “iklim değişikliği” diyoruz. Evet, iklim değişiyor; ama yanlış yönetim, kötü planlama ve duyarsızlık iklimden daha hızlı öldürüyor bu toprakları. SANAYİ SUYU YUTUYOR Gediz Havzası, Türkiye’nin en kurak havzalarından biri. Buna rağmen en yoğun sanayi yatırımları yine buraya yapıldı. Fabrikalar suyu yutuyor, atıklarıyla kirletiyor. Organize sanayi bölgeleri, kontrolsüz tüketimin merkezi haline geldi. *** Yanlış sanayi politikaları, bölgeye yoğun göçü beraberinde getirdi. İnsan sayısı arttıkça, kentin su talebi büyüdü. Sanayi ise hem suyu en çok tüketen hem de çoğu zaman kirleten oldu. Bir yanda tarımın su ihtiyacı, diğer yanda sanayi yatırımları, üstüne bir de artan nüfus… Sonuç: Şehir susuzluk girdabına sürüklendi. MANİSA VE İZMİR ARASINDA SU DENGESİ Manisa’nın suyu azalırken, İzmir’e su transferi yapılmaya devam ediyor. Gördes Barajı yanlış planlandı; barajın suyunun bir kısmı İzmir’e verildi. Manisa’nın kendi halkı musluksuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya iken, başka bir kentin susuzluğunu gidermek için kaynakların paylaşılması, su adaletini sorgulatıyor. *** Bir başka sorun ise Manisa’nın içme suyunun neredeyse tamamının yeraltı sularından karşılanması. Baraj yatırımları yıllarca gündeme bile alınmadı. Yeraltı kuyuları her yıl biraz daha derine iniyor, suyun kalitesi düşüyor. Bugün şehirde musluktan akan suyun tadı, kokusu bile vatandaşa “tehlike yaklaşıyor” diyor. GERÇEK VE AKILCI ÇÖZÜM NEDİR? Çözüm, aslında belli ama cesaret isteyen bir çözüm: Yeraltı sularına bağımlılığa son verilmeli. Yeni içme suyu barajları ve göletleri planlanmalı. Arıtma tesisleri “geri kazanım” esaslı çalışmalı. Kullanılan su, yeniden toprağa verilmeli. Sanayiye su tahsisi sınırlandırılmalı. Su yoğun üretim bölgeleri başka havzalara taşınmalı. Su transferleri bilime göre yapılmalı. Siyasi değil, ekolojik kararlar alınmalı. Gölmarmara ve Gediz ekosistemi yeniden canlandırılmalı. Çünkü o göller kurursa, bu şehir nefessiz kalır.
Ekleme Tarihi: 14 Ekim 2025 -Salı

SUYU YÖNETEMEYENLER, SUSUZLUĞU YÖNETEMEZ

Gediz Havzası bugün tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor. Manisa’da musluklardan hâlâ su akıyor ama uzmanlar uyarıyor: “Bu su, geleceğimizden çalınıyor.” Çünkü yanlış su politikaları ve plansızlık, şehrin suyunu hızla tüketiyor.

***

Havza kurak, göç yoğun, sanayi aç. Ama yöneticiler hâlâ çözüm aramak yerine iklim değişikliğinin arkasına saklanıyor. Oysa gerçek tablo çok daha net: Sorun iklim değil, kötü yönetim.

***

Gerçek şu: Su sorunu sudan kaynaklanmıyor. Sorun, suyun nasıl yönetildiğinde.

İklim değişikliğini suçlamak kolay, ama esas mesele yıllardır yapılmayan planlamalarda, alınmayan kararlarda.

***

Bir şehir, kendi suyunu koruyamazken başka bir şehre su gönderebilir mi?
Bir kent su stresi altındayken, sanayinin kullandığı suyun arıtılmadan geri kazandırılmaması kabul edilebilir mi?
Yeraltı sularının her yıl biraz daha çekilmesine göz yuman yöneticiler hangi geleceği koruyor?

SU DENİZE GİDİYOR, YERALTI KURUYOR

Manisa’nın içme suyu yeraltı kuyularından çekiliyor. Bu su kullanıldıktan sonra arıtılıp yeniden toprağa kazandırılacağına, denize gönderiliyor.

***

Yani yerin altından alınan su, bir daha geri dönemiyor. Yeraltı akiferleri boşalıyor, taban suyu her yıl biraz daha derine iniyor. Gölmarmara kurudu, Gediz’in can damarı kesildi, yeraltı ise tükeniyor.

***

Ama biz hâlâ “iklim değişikliği” diyoruz. Evet, iklim değişiyor; ama yanlış yönetim, kötü planlama ve duyarsızlık iklimden daha hızlı öldürüyor bu toprakları.

SANAYİ SUYU YUTUYOR

Gediz Havzası, Türkiye’nin en kurak havzalarından biri. Buna rağmen en yoğun sanayi yatırımları yine buraya yapıldı. Fabrikalar suyu yutuyor, atıklarıyla kirletiyor. Organize sanayi bölgeleri, kontrolsüz tüketimin merkezi haline geldi.

***

Yanlış sanayi politikaları, bölgeye yoğun göçü beraberinde getirdi. İnsan sayısı arttıkça, kentin su talebi büyüdü. Sanayi ise hem suyu en çok tüketen hem de çoğu zaman kirleten oldu. Bir yanda tarımın su ihtiyacı, diğer yanda sanayi yatırımları, üstüne bir de artan nüfus… Sonuç: Şehir susuzluk girdabına sürüklendi.

MANİSA VE İZMİR ARASINDA SU DENGESİ

Manisa’nın suyu azalırken, İzmir’e su transferi yapılmaya devam ediyor. Gördes Barajı yanlış planlandı; barajın suyunun bir kısmı İzmir’e verildi. Manisa’nın kendi halkı musluksuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya iken, başka bir kentin susuzluğunu gidermek için kaynakların paylaşılması, su adaletini sorgulatıyor.

***

Bir başka sorun ise Manisa’nın içme suyunun neredeyse tamamının yeraltı sularından karşılanması. Baraj yatırımları yıllarca gündeme bile alınmadı. Yeraltı kuyuları her yıl biraz daha derine iniyor, suyun kalitesi düşüyor. Bugün şehirde musluktan akan suyun tadı, kokusu bile vatandaşa “tehlike yaklaşıyor” diyor.

GERÇEK VE AKILCI ÇÖZÜM NEDİR?

Çözüm, aslında belli ama cesaret isteyen bir çözüm:

Yeraltı sularına bağımlılığa son verilmeli. Yeni içme suyu barajları ve göletleri planlanmalı.

Arıtma tesisleri “geri kazanım” esaslı çalışmalı. Kullanılan su, yeniden toprağa verilmeli.

Sanayiye su tahsisi sınırlandırılmalı. Su yoğun üretim bölgeleri başka havzalara taşınmalı.

Su transferleri bilime göre yapılmalı. Siyasi değil, ekolojik kararlar alınmalı.

Gölmarmara ve Gediz ekosistemi yeniden canlandırılmalı. Çünkü o göller kurursa, bu şehir nefessiz kalır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.