Ramazan Duman
Köşe Yazarı
Ramazan Duman
 

ESNAF VE ÇİFTÇİ KENDİ KADERİNE TERKEDİLDİ!

Vergi dairesi, vergi borcu olan esnafın evine arabasına haciz koyuyor. Bir şekilde parayı ödemeye giden esnaf, karşılaştığı borçla şaşırıp " Bu ne ya bu kadar borç mu olur" diyerek tepkisini gösterdiğinde karşısındaki memur " Zamanında ödeseydiniz böyle olmazdı diyor" tabi onun tuzu kuru. Sorsan kendi kazancından şimdiye kadar bir lira vergi vermemiştir. Evet, size şaka gibi gelebilir ama bir sektör battı batıyor. Bir esnaf düşünün ki, hep karşıdan çok kazandığı zannedilir. Ama işin aslı o kadar kolay değil. Size küçük bir esnaftan bahsedeceğim. Gelin bir esnafın kazancı haricinde ödemelerine bir bakalım. Dükkan kirası, stopajı, KDV'si, çevre temizlik parası, tabela reklam parası, elektriği, suyu, interneti, muhasebecisi, gelir vergisi, BAĞ-KUR primi, çayı çorbası derken tüm bu kalemleri ödedikten sonra esnafa ne kalacağını siz daha iyi biliyorsunuz. Daha pandeminin etkisini yazmadım bile. Şu ana kadar hükümetimiz esnafla ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmadı. Devlet memurlarıyla kıyasladığımız zaman esnafın üvey evlat olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Memurun çalışma saatleri pandemi kurallarına göre esnetilirken, memurun maaşları her ay tıkır tıkır hesaplarına yatarken, neden bir kere bile esnafa bu ay ne kazandın evine çoluk çocuğuna ekmek götürebilecek misin diye niye sorulmuyor? BAĞ-KUR'LU ESNAF VE ÇİFTÇİ HEP EZİKTİ Sağlık ve güvence sistemimiz o kadar haksızlık yapıyor ki, bilmiyor olsak farklı ülkenin vatandaşı olduğumuzu kabulleniriz. Gerçi başka ülkenin vatandaşı bile BAĞ-KUR'lunun yaşadığı haksızlığı yaşamıyor bu ülkede. Düşünün 15 kişilik bir işletme ve patron işçilerinin ekonomik sebeplerden dolayı sigortalarının ödemesini yapamıyor. Ve devlete sigorta borcu çıkıyor. Ama sonuçta yanında çalışanların hiçbiri sağlık yönünden mağdur olmuyor. Gittiği her hastanede eşi ve kendi rahatlıkla bakılıyor. İlaçlarını alıyor. Ama Bağ-kurluya gelince işler değişiyor. BAĞ-KUR'lu olan birisinin sigortaya 2 ay borcu olduğu zaman hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamıyor. Gittiği her hastane prim borcu olduğunu ve hizmet alamayacağını alnına çakar gibi çakıyor. Ne yani sigortalı birinin borcu varken sağlık hizmeti alıyorsa, BAĞ-KUR'lu birinin bu hizmeti alamaması tamamen haksızlık değil midir? Bu arada devlet 2020 yılı sonuna kadar BAĞ-KUR borcu olanlara da sağlıktan yararlanma hakkı verdi. Tabii, her muayenede 6 TL katılım payı ödemek şartıyla. Bir de BAĞ-KUR borcu olanların ilaç parasını devlet asla ödemiyor. Oysa yabancı mültecilerin bile bir kuruş ödemeden sağlıktan faydalandığını biliyoruz. Hal böyle olunca, emperyal güçler avuçlarını kaşımaya başlıyor. Köylerde arazisi bağı, bahçesi, hayvanı olan bile şehre gelip fabrikada çalışmak istiyor, babadan gördüğü ve yıllardır karınlarını doyurduğu esnaf dükkanında çalışmak istemiyor. Şehrin o büyülü ortamına takılıp, küresel güçlerin çarkları arasına giriyor. Devlete kapağı atmanın önemi burada ortaya çıkıyor maalesef. Herkes memur amir olmak istiyor. Nedeni çok açık. Bu kadar ayrımın yapıldığı, devletin bizzat güvence verdiği, her ne olursa olsun ekonomik olarak her ay düzenli maaş ödediği sektörde olmak herkesin arayıpta bulamadığı bir özlem olmalı. PEKİ ÇÖZÜM NE? Hep sorunları yazıyoruz da bunların çözümleri nedir? Bunları da yazın diyen okuyucularımız oluyor. Elbette yazarız sevgili okuyucular. 1- Devlet sağlık sektöründe BAĞ-KUR ve sigortalı haklarını eşitleyerek, her vatandaşı borcuna bakılmaksızın sağlıktan yararlandırılmalı. 2- Esnafın üzerindeki vergi borcu stopaj, tabela reklam, gibi borç yükünden muaf tutulmalı. 3- Pandemi döneminde işyerlerin kapatan esnafa ayrıcalık tanınmalı. 4- İflas eden veya iş yerini kapatmak zorunda kalan esnafa geçici bir iş buluncaya kadar işsizlik sigortasından belli bir maaş ödenmeli. 5- Pandemi döneminde verilen kredilerin ve kredi kartlarının ödenmesi pandemi durumuna göre yeniden belirlenmeli. Hatta faiz oranları silinmeli. 6- Çiftçinin belini büken Tarım kredi kooperatiflerine olan borçları yapılandırılmalı. Tüm yazılanların ve kaleme alınan sorunların hayal değil, gerçekleşmesi dileğiyle yazıma son veriyorum. Sağlıcakla kalın...
Ekleme Tarihi: 10 Aralık 2020 - Perşembe
Ramazan Duman

ESNAF VE ÇİFTÇİ KENDİ KADERİNE TERKEDİLDİ!

Vergi dairesi, vergi borcu olan esnafın evine arabasına haciz koyuyor. Bir şekilde parayı ödemeye giden esnaf, karşılaştığı borçla şaşırıp " Bu ne ya bu kadar borç mu olur" diyerek tepkisini gösterdiğinde karşısındaki memur " Zamanında ödeseydiniz böyle olmazdı diyor" tabi onun tuzu kuru. Sorsan kendi kazancından şimdiye kadar bir lira vergi vermemiştir.

Evet, size şaka gibi gelebilir ama bir sektör battı batıyor. Bir esnaf düşünün ki, hep karşıdan çok kazandığı zannedilir. Ama işin aslı o kadar kolay değil. Size küçük bir esnaftan bahsedeceğim. Gelin bir esnafın kazancı haricinde ödemelerine bir bakalım.

Dükkan kirası, stopajı, KDV'si, çevre temizlik parası, tabela reklam parası, elektriği, suyu, interneti, muhasebecisi, gelir vergisi, BAĞ-KUR primi, çayı çorbası derken tüm bu kalemleri ödedikten sonra esnafa ne kalacağını siz daha iyi biliyorsunuz. Daha pandeminin etkisini yazmadım bile. Şu ana kadar hükümetimiz esnafla ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmadı.

Devlet memurlarıyla kıyasladığımız zaman esnafın üvey evlat olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Memurun çalışma saatleri pandemi kurallarına göre esnetilirken, memurun maaşları her ay tıkır tıkır hesaplarına yatarken, neden bir kere bile esnafa bu ay ne kazandın evine çoluk çocuğuna ekmek götürebilecek misin diye niye sorulmuyor?

BAĞ-KUR'LU ESNAF VE ÇİFTÇİ HEP EZİKTİ

Sağlık ve güvence sistemimiz o kadar haksızlık yapıyor ki, bilmiyor olsak farklı ülkenin vatandaşı olduğumuzu kabulleniriz. Gerçi başka ülkenin vatandaşı bile BAĞ-KUR'lunun yaşadığı haksızlığı yaşamıyor bu ülkede. Düşünün 15 kişilik bir işletme ve patron işçilerinin ekonomik sebeplerden dolayı sigortalarının ödemesini yapamıyor. Ve devlete sigorta borcu çıkıyor. Ama sonuçta yanında çalışanların hiçbiri sağlık yönünden mağdur olmuyor. Gittiği her hastanede eşi ve kendi rahatlıkla bakılıyor. İlaçlarını alıyor. Ama Bağ-kurluya gelince işler değişiyor.

BAĞ-KUR'lu olan birisinin sigortaya 2 ay borcu olduğu zaman hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamıyor. Gittiği her hastane prim borcu olduğunu ve hizmet alamayacağını alnına çakar gibi çakıyor. Ne yani sigortalı birinin borcu varken sağlık hizmeti alıyorsa, BAĞ-KUR'lu birinin bu hizmeti alamaması tamamen haksızlık değil midir?

Bu arada devlet 2020 yılı sonuna kadar BAĞ-KUR borcu olanlara da sağlıktan yararlanma hakkı verdi. Tabii, her muayenede 6 TL katılım payı ödemek şartıyla. Bir de BAĞ-KUR borcu olanların ilaç parasını devlet asla ödemiyor. Oysa yabancı mültecilerin bile bir kuruş ödemeden sağlıktan faydalandığını biliyoruz.

Hal böyle olunca, emperyal güçler avuçlarını kaşımaya başlıyor. Köylerde arazisi bağı, bahçesi, hayvanı olan bile şehre gelip fabrikada çalışmak istiyor, babadan gördüğü ve yıllardır karınlarını doyurduğu esnaf dükkanında çalışmak istemiyor. Şehrin o büyülü ortamına takılıp, küresel güçlerin çarkları arasına giriyor.

Devlete kapağı atmanın önemi burada ortaya çıkıyor maalesef. Herkes memur amir olmak istiyor. Nedeni çok açık. Bu kadar ayrımın yapıldığı, devletin bizzat güvence verdiği, her ne olursa olsun ekonomik olarak her ay düzenli maaş ödediği sektörde olmak herkesin arayıpta bulamadığı bir özlem olmalı.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Hep sorunları yazıyoruz da bunların çözümleri nedir? Bunları da yazın diyen okuyucularımız oluyor. Elbette yazarız sevgili okuyucular.

1- Devlet sağlık sektöründe BAĞ-KUR ve sigortalı haklarını eşitleyerek, her vatandaşı borcuna bakılmaksızın sağlıktan yararlandırılmalı.

2- Esnafın üzerindeki vergi borcu stopaj, tabela reklam, gibi borç yükünden muaf tutulmalı.

3- Pandemi döneminde işyerlerin kapatan esnafa ayrıcalık tanınmalı.

4- İflas eden veya iş yerini kapatmak zorunda kalan esnafa geçici bir iş buluncaya kadar işsizlik sigortasından belli bir maaş ödenmeli.

5- Pandemi döneminde verilen kredilerin ve kredi kartlarının ödenmesi pandemi durumuna göre yeniden belirlenmeli. Hatta faiz oranları silinmeli.

6- Çiftçinin belini büken Tarım kredi kooperatiflerine olan borçları yapılandırılmalı.

Tüm yazılanların ve kaleme alınan sorunların hayal değil, gerçekleşmesi dileğiyle yazıma son veriyorum.

Sağlıcakla kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.