Manisa’nın yıllardır çözülemeyen imar sorunları, rant kavgaları ve yamalı bohça gibi duran şehir planı… Görünen o ki, bizi uyandıracak olan siyasetçiler değil, yerin altında sabırsızca bekleyen fay hattı olacak.
***
Manisa’nın kaderini değiştirecek olan şey ne siyasetçiler, ne belediye başkanları, ne vekiller, ne bakanlar… Görünen o ki, bizi silkelerken uyandıracak tek gerçek, toprağın altındaki sabırsız fay hattı.
***
Cengiz Ergün’ün ifadesiyle: “Maraş gibi bir deprem Manisa’da olsaydı, Manisa’nın yüzde 75’i yıkılırdı.” Düşünün: Dört kişilik bir ailenin üçü enkaz altında… Bu mudur beklediğimiz düzen?
DEPREMİ ÇÖZÜM DİYE BEKLER OLDUK
Ne garip bir çelişki: Deprem, yıkmak için gelir ama biz onu “çözüm” diye bekler olduk.
Çünkü biliyoruz; eski binaları kimse yıkmaya yanaşmaz, sağlam denetim yapılmaz, imar yasası bir türlü çıkmaz.
Siyasetçinin önceliği koltuktur, şehrin geleceği değil.
Ama deprem gelince mi?
O zaman herkes “şapkayı önüne koyar.” Vali, milletvekili, belediye başkanı, bakanlar, siyasiler, STK’lar… Birden mucizevi şekilde çözüm bulur!
Yıkıntılar arasından yeni binalar yükselir, imar yasası jet hızıyla çıkar, bütçeler açılır…
Ama bedel? Bedel, sokaktaki vatandaşın canıdır.
Asıl trajedi burada: Bu şehri yaşanılır kılmak için depremi mi beklemek zorundayız?
BİNLERCE CANIN VEBALİ KİMİN BOYNUNDA?
Manisa bir gün yerle bir olsa, binlerce ölü ve yaralı olsa, emin olun yine kimse sorumluluk almayacaktır.
Her zamanki gibi hükümet belediyeyi, belediye hükümeti suçlayacaktır.
Daha önce böyle olmadı mı? Bolu Kartalkaya’da kaç kişi öldü, en sonunda suçlanan kim oldu? Aşçı!
***
Olası bir Manisa depreminde binlerce can toprağa düşerse bu vebal yalnızca fay hattının değil;
İmar aflarını çıkaran siyasetçilerin,
Yeni imar yasasını çıkaramayan belediye başkanlarının,
Çürük binaya göz yuman fen işleri müdürlerinin,
Denetim yaptığını sanıp dosyaya imza atan vali ve kaymakamların,
Malzemeden çalan müteahhitlerin,
Kağıt üstünde rapor düzenleyen mühendis ve denetçilerin boynunda olacaktır.
Bu şehirde enkaz altında kalan her can, aslında bir imzanın, bir ihmalkârlığın, bir görmezden gelmenin bedeli olacaktır.
***
Siyasetçiler Birbirini Suçlarken Canlar Toprağa Düşüyor. Burada mesele Ak Parti ya da CHP meselesi değildir. Kimin gücü yetiyorsa, kimin yetkisi varsa bu işe el atmalıdır. Uzmanlar yıllardır uyarıyor: Bu deprem gerçeğiyle mutlaka yüzleşeceğiz.
Ama çözüm üretmek yerine;
Belediyeler topu hükümete atar, hükümet belediyeleri suçlar.
“Hükümet yapmalı” denir, “belediye görevini yapmalı” denir…
Oysa enkaz altında kalan vatandaş için fark etmez!
ÇOK ACİL YAPILACAK İŞLEMLER
En büyük sorun: Manisa halkı hala depremin ciddiyetini kavrayabilmiş değil.
Belediye başkanları, imar konusunda daha sert kurallar koymalı. “Aman kırılmasınlar” devri bitmeli.
Yeni imar yasası hemen çıkarılmalı ve uygulanmalı. Kentsel dönüşüm rant için değil, can güvenliği için yapılmalı.
***
Riskli mahalleler öncelikli olmalı: Çarşı, Nurlupınar, Yarhasanlar, Spil eteklerindeki eski apartmanlar… Önce buralar dönüştürülmeli.
Ya aklımızı başımıza alıp bugünden harekete geçeriz, ya da Manisa’nın yeni imar yasası, tabutların üzerine yazılır.