Harun Ülger
Köşe Yazarı
Harun Ülger
 

HER ŞEYE YETİŞİYORUZ AMA KENDİMİZE DEĞEMİYORUZ: DİJİTAL YORGUNLUK VE PSİKOLOJİK TÜKENİŞ

Günümüz insanı olarak neredeyse her şeyi biliyor, her yere yetişiyor, her gündeme yorum yapıyor, her habere anında erişiyoruz. Ama fark etmeden bir şeyi unutuyoruz: Kendimize değmeyi. Özellikle son birkaç yıldır, danışanlarımdan en çok duyduğum cümle şu: “Hiçbir şey yapmadığım hâlde yorgunum.” Bu yorgunluk, kaslarda değil; zihinde, kalpte ve duygularda birikiyor. Sosyal medyada gezinirken, iş toplantısından telefona geçerken, yemek yerken bile ekrana bakarken aslında sürekli bir uyaran bombardımanına maruz kalıyoruz. Adına da dijital yaşam diyoruz. Oysa çoğu zaman yaşayamıyoruz; sadece "bağlı" kalıyoruz. Psikolojide yeni yeni konuşulmaya başlanan bir kavram var: Dijital tükenmişlik. Bu, sadece teknolojiyi çok kullanmakla ilgili değil. Aynı zamanda zihinsel olarak sürekli uyarılmak, durmaksızın bilgiye maruz kalmak ve hiç durmadan “yanıt vermeye” çalışmakla ilgili. Beyin bu kadar veriyle baş etmekte zorlanıyor. Dikkat dağınıklığı, hafıza sorunları, uyku problemleri ve içsel huzursuzluk bu tükenmişliğin en sık görülen sonuçları. Sosyal medyada “görünür” oldukça, iç dünyamızda görünmezleşiyoruz. Paylaştığımız her hikâye, aslında bir tür bağ kurma çabası. Fakat bu bağ, çoğu zaman yüzeysel, geçici ve gerçek bir temas içermiyor. Bu da psikolojik olarak bizi daha yalnız, daha eksik ve daha yorgun hissettiriyor. Bu tükenmişliği durdurmanın ilk adımı farkına varmak. Kendimize şu soruları sormalıyız: “Günde kaç saat ekran başındayım?” “Sosyal medyada geçirdiğim zaman bana gerçekten iyi geliyor mu?” “Ne zaman en son ‘sessiz bir boşluk’ yaşadım?” Bu farkındalıkla birlikte atılacak bazı adımlar, ruh sağlığımız için güçlü koruyucular olabilir: Dijital aralar verin. Gün içinde 10 dakikalık sessizlik molaları, zihni sıfırlamak için birebirdir. Bilgi orucu yapın. Her haberi, her mesajı anında tüketmek zorunda değilsiniz. Gerçek teması artırın. Göz göze bir sohbet, bir yürüyüş, bir kitap – ekranın veremeyeceği şeylerdir. Kendinize çevrimdışı alanlar yaratın. Uyumadan önce telefondan uzaklaşmak bile büyük bir fark yaratabilir. Zihinsel yorgunluk sessizdir. Birden ortaya çıkmaz. Usulca birikir. Ama unutmamalıyız: Ruhumuz da, tıpkı telefonlarımız gibi şarj edilmeye ihtiyaç duyar. Ve bazen en sağlıklı bağlantı, hiçbir bağlantı kurmamaktır.
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2025 -Cuma

HER ŞEYE YETİŞİYORUZ AMA KENDİMİZE DEĞEMİYORUZ: DİJİTAL YORGUNLUK VE PSİKOLOJİK TÜKENİŞ

Günümüz insanı olarak neredeyse her şeyi biliyor, her yere yetişiyor, her gündeme yorum yapıyor, her habere anında erişiyoruz. Ama fark etmeden bir şeyi unutuyoruz: Kendimize değmeyi.

Özellikle son birkaç yıldır, danışanlarımdan en çok duyduğum cümle şu:

“Hiçbir şey yapmadığım hâlde yorgunum.”
Bu yorgunluk, kaslarda değil; zihinde, kalpte ve duygularda birikiyor. Sosyal medyada gezinirken, iş toplantısından telefona geçerken, yemek yerken bile ekrana bakarken aslında sürekli bir uyaran bombardımanına maruz kalıyoruz. Adına da dijital yaşam diyoruz. Oysa çoğu zaman yaşayamıyoruz; sadece "bağlı" kalıyoruz.

Psikolojide yeni yeni konuşulmaya başlanan bir kavram var: Dijital tükenmişlik.
Bu, sadece teknolojiyi çok kullanmakla ilgili değil. Aynı zamanda zihinsel olarak sürekli uyarılmak, durmaksızın bilgiye maruz kalmak ve hiç durmadan “yanıt vermeye” çalışmakla ilgili. Beyin bu kadar veriyle baş etmekte zorlanıyor. Dikkat dağınıklığı, hafıza sorunları, uyku problemleri ve içsel huzursuzluk bu tükenmişliğin en sık görülen sonuçları.

Sosyal medyada “görünür” oldukça, iç dünyamızda görünmezleşiyoruz. Paylaştığımız her hikâye, aslında bir tür bağ kurma çabası. Fakat bu bağ, çoğu zaman yüzeysel, geçici ve gerçek bir temas içermiyor. Bu da psikolojik olarak bizi daha yalnız, daha eksik ve daha yorgun hissettiriyor.

Bu tükenmişliği durdurmanın ilk adımı farkına varmak.
Kendimize şu soruları sormalıyız:

“Günde kaç saat ekran başındayım?”

“Sosyal medyada geçirdiğim zaman bana gerçekten iyi geliyor mu?”

“Ne zaman en son ‘sessiz bir boşluk’ yaşadım?”

Bu farkındalıkla birlikte atılacak bazı adımlar, ruh sağlığımız için güçlü koruyucular olabilir:

Dijital aralar verin. Gün içinde 10 dakikalık sessizlik molaları, zihni sıfırlamak için birebirdir.

Bilgi orucu yapın. Her haberi, her mesajı anında tüketmek zorunda değilsiniz.

Gerçek teması artırın. Göz göze bir sohbet, bir yürüyüş, bir kitap – ekranın veremeyeceği şeylerdir.

Kendinize çevrimdışı alanlar yaratın. Uyumadan önce telefondan uzaklaşmak bile büyük bir fark yaratabilir.

Zihinsel yorgunluk sessizdir. Birden ortaya çıkmaz. Usulca birikir.
Ama unutmamalıyız: Ruhumuz da, tıpkı telefonlarımız gibi şarj edilmeye ihtiyaç duyar.
Ve bazen en sağlıklı bağlantı, hiçbir bağlantı kurmamaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.