Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

EŞEĞİN GÖLGESİ

Değerli dostlar, Demosthenes (Demostenes)’i bilir misiniz? Çoğu kişi bu adı duymamış olabilir; ama “Eşeğin Gölgesi” konulu olayı duymuştur. Hatta çoğu kişi, o ünlü olayın bu kişi ile ilgisini pek kestiremez. O ünlü olay, yazımızın başlığında gizli. Önce Demosthenes hakkında kısa bir bilgi aktaralım.    ***   Milattan Önce 384 yılında doğan Demosthenes, varlıklı bir aile­den geliyordu. Ancak Demosthenes küçük yaşta babasını kaybeder. Babasının ölümünün ardından kendisine düşen mirası alamayan Demosthenes, geçimini sağlamak için dönemin mesleği olan “logograflık” (sözcük yazımcılığı) yapmaya başlar. İlerleyen yıllarda Atina’da oldukça popüler olan hita­bet sanatına yönelmek istediyse de kekeme olması onu bu isteğini engeller. Halka ne zaman hitap etmek istese onu ciddiye almazlar ve sözlerine kahkahalarla gülerler. Fakat onun söyleyecek çok sözü vardı ve dinletmeyi başarmalıdır. Deniz kıyısına gider ve bu düşüncelerle dolaşırken ak­lına bir fikir gelir. Ağzına aldığı çakıl taşlarıyla kıyıya vu­ran dalgaların gürültüsünü susturmak istercesine bağırmaya ve konuşmaya başlar. Günlerce nefesini güçlendirmek ve konuşması­nı düzeltmek için uğraşır.   ***   Uzun bir süre sonra tekrar kürsüye çıkar. Halkın karşısına geçer. Artık halk, ne söylediğini anlar ve kendisini dinlemeye başlar. Hatta hitabet konusunda o kadar iyi duruma gelir ki dönemin tüm hatiplerini geride bı­rakarak tarihe geçmeyi bile başarır. Otuz yaşına geldiğinde politikaya adım atar. Demok­rasinin önemli savunucularından olur. O yıl­larda bağımsızlıklarını tehdit eden tehlikeyi görür ve Atina halkını Makedon Kralı Philip’e karşı uyarmaya ça­lışır. Ancak hitabeti güçlü olmasına rağmen Atina halkı onu bu konuda ciddiye almaz. Yine bir gün bu konuda halkın karşısında konuşurken sözlerinin dinlenmediğini anlayan Demosthenes, gürültü eden Atinalılara karşı sözlerini şöyle sürdürür. Konuşmamı bitiriyorum; fakat size birkaç cümlelik bir öykü anlatacağım, der ve başlar anlatmaya…   ***   Vaktiyle bir delikanlı Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralar. Eşeğini kiraya veren adam da aynı yere işi düştüğü için birlikte yola çıkarlar. Konuşa konuşa giderlerken öğle sıcağı bastırır. Biraz dinlenmek ve öğle yemeğini yemek için birlikte bir su başına çökerler. Ama ortalıkta gölge edecek bir şey olmadığından eşeğin sahibi, eşeğinin gölgesine sığınır. Eşeği kiralayan genç bu durum üzerine, “Sen çekil, oraya ben oturaca­ğım!” der. Eşeğin sahibi ise “Ne münasebet? Eşek benim!” de­yince kiracı genç, “İyi ama eşeği ben kiraladım.” diye itiraz eder. Eşeğin sahibi de “Ben, eşeği kiraya verdim; gölgesini değil!” der. Derken aralarında kavga çıkar. Demosthenes, sözün tam burasında kürsüden iner. Halk merakla “Sonra ne olmuş, öykünün sonunu neden anlatmıyorsun?” diye söylenmeye başlarlar. Bu serzenişlerden sonra yeniden kür­süye yönelir ve “Ey ahali! Sizin iyiliğiniz için laf edeyim dedim, dinlemediniz. Fakat iş, bir eşeğin gölgesi olunca ba­kıyorum da fazlasıyla dikkat kesiliyorsunuz!” der.   GÜNÜMÜZÜ ÇOK GÜZEL ÖZETLİYOR   Evet değerli dostlar, bu ilginç öykü ve bu öyküden çıkarılacak ders çok. Günümüzü çok güzel özetliyor. Çevremizdeki insanlara bakıyoruz, onların konuşmalarını ve tartışmalarını dinliyoruz; anlıyoruz ki konuşulanlar ve tartışılanlar, fındık kabuğunu dolduracak kadar bile değil. Ulusal düzeye, ülke geneline baktığımızda da benzer şeyleri duyuyor ve görüyoruz. Hele o sabah ve öğleden sonraki programların durumu, seviyesi… “Evlere şenlik” mi desek, “akıllara zarar” mı yoksa “Allahım, sen aklıma mukayyet ol” mu desek, bilemedim.   ÇOĞU KİŞİ, “EŞEĞİN GÖLGESİ”Nİ KONUŞUYOR   Yalnızca gündüz kuşağı programları mı böyle? Hayır! Akşam ve gece kuşağındaki programlar da aşağı kalmıyor. Onlarca televizyon kanalında, onlarca kişi, onlarca konu üzerinde konuşuyor; ama hiçbir şey demiyorlar. Eski dönemlerde yaşanan bir olaydaki söyleşiyle “Çok güzel konuşuyorlar; ama hiçbir şey söylemiyorlar.” Benzeri boş konuşmaları çevremizde de görüyor, duyuyor ve tanık oluyoruz. Yaşananlardan anlıyoruz ki günümüzde çoğu kişi, asıl konuları değil de “eşeğin gölgesi”ni konuşuyor. Anlatılmak istenen, umarım anlaşılmıştır.    Sözün Özü Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız insan; konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız söz kaybedersiniz. Konfüçyüs    
Ekleme Tarihi: 11 Nisan 2023 - Salı
Mustafa ATALAY

EŞEĞİN GÖLGESİ

Değerli dostlar, Demosthenes (Demostenes)’i bilir misiniz? Çoğu kişi bu adı duymamış olabilir; ama “Eşeğin Gölgesi” konulu olayı duymuştur. Hatta çoğu kişi, o ünlü olayın bu kişi ile ilgisini pek kestiremez. O ünlü olay, yazımızın başlığında gizli. Önce Demosthenes hakkında kısa bir bilgi aktaralım. 

 

***

 

Milattan Önce 384 yılında doğan Demosthenes, varlıklı bir aile­den geliyordu. Ancak Demosthenes küçük yaşta babasını kaybeder. Babasının ölümünün ardından kendisine düşen mirası alamayan Demosthenes, geçimini sağlamak için dönemin mesleği olan “logograflık” (sözcük yazımcılığı) yapmaya başlar. İlerleyen yıllarda Atina’da oldukça popüler olan hita­bet sanatına yönelmek istediyse de kekeme olması onu bu isteğini engeller. Halka ne zaman hitap etmek istese onu ciddiye almazlar ve sözlerine kahkahalarla gülerler. Fakat onun söyleyecek çok sözü vardı ve dinletmeyi başarmalıdır. Deniz kıyısına gider ve bu düşüncelerle dolaşırken ak­lına bir fikir gelir. Ağzına aldığı çakıl taşlarıyla kıyıya vu­ran dalgaların gürültüsünü susturmak istercesine bağırmaya ve konuşmaya başlar. Günlerce nefesini güçlendirmek ve konuşması­nı düzeltmek için uğraşır.

 

***

 

Uzun bir süre sonra tekrar kürsüye çıkar. Halkın karşısına geçer. Artık halk, ne söylediğini anlar ve kendisini dinlemeye başlar. Hatta hitabet konusunda o kadar iyi duruma gelir ki dönemin tüm hatiplerini geride bı­rakarak tarihe geçmeyi bile başarır. Otuz yaşına geldiğinde politikaya adım atar. Demok­rasinin önemli savunucularından olur. O yıl­larda bağımsızlıklarını tehdit eden tehlikeyi görür ve Atina halkını Makedon Kralı Philip’e karşı uyarmaya ça­lışır. Ancak hitabeti güçlü olmasına rağmen Atina halkı onu bu konuda ciddiye almaz. Yine bir gün bu konuda halkın karşısında konuşurken sözlerinin dinlenmediğini anlayan Demosthenes, gürültü eden Atinalılara karşı sözlerini şöyle sürdürür. Konuşmamı bitiriyorum; fakat size birkaç cümlelik bir öykü anlatacağım, der ve başlar anlatmaya…

 

***

 

Vaktiyle bir delikanlı Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralar. Eşeğini kiraya veren adam da aynı yere işi düştüğü için birlikte yola çıkarlar. Konuşa konuşa giderlerken öğle sıcağı bastırır. Biraz dinlenmek ve öğle yemeğini yemek için birlikte bir su başına çökerler. Ama ortalıkta gölge edecek bir şey olmadığından eşeğin sahibi, eşeğinin gölgesine sığınır. Eşeği kiralayan genç bu durum üzerine, “Sen çekil, oraya ben oturaca­ğım!” der. Eşeğin sahibi ise “Ne münasebet? Eşek benim!” de­yince kiracı genç, “İyi ama eşeği ben kiraladım.” diye itiraz eder. Eşeğin sahibi de “Ben, eşeği kiraya verdim; gölgesini değil!” der. Derken aralarında kavga çıkar. Demosthenes, sözün tam burasında kürsüden iner. Halk merakla “Sonra ne olmuş, öykünün sonunu neden anlatmıyorsun?” diye söylenmeye başlarlar. Bu serzenişlerden sonra yeniden kür­süye yönelir ve “Ey ahali! Sizin iyiliğiniz için laf edeyim dedim, dinlemediniz. Fakat iş, bir eşeğin gölgesi olunca ba­kıyorum da fazlasıyla dikkat kesiliyorsunuz!” der.

 

GÜNÜMÜZÜ ÇOK GÜZEL ÖZETLİYOR

 

Evet değerli dostlar, bu ilginç öykü ve bu öyküden çıkarılacak ders çok. Günümüzü çok güzel özetliyor. Çevremizdeki insanlara bakıyoruz, onların konuşmalarını ve tartışmalarını dinliyoruz; anlıyoruz ki konuşulanlar ve tartışılanlar, fındık kabuğunu dolduracak kadar bile değil. Ulusal düzeye, ülke geneline baktığımızda da benzer şeyleri duyuyor ve görüyoruz. Hele o sabah ve öğleden sonraki programların durumu, seviyesi… “Evlere şenlik” mi desek, “akıllara zarar” mı yoksa “Allahım, sen aklıma mukayyet ol” mu desek, bilemedim.

 

ÇOĞU KİŞİ, “EŞEĞİN GÖLGESİ”Nİ KONUŞUYOR

 

Yalnızca gündüz kuşağı programları mı böyle? Hayır! Akşam ve gece kuşağındaki programlar da aşağı kalmıyor. Onlarca televizyon kanalında, onlarca kişi, onlarca konu üzerinde konuşuyor; ama hiçbir şey demiyorlar. Eski dönemlerde yaşanan bir olaydaki söyleşiyle “Çok güzel konuşuyorlar; ama hiçbir şey söylemiyorlar.” Benzeri boş konuşmaları çevremizde de görüyor, duyuyor ve tanık oluyoruz. Yaşananlardan anlıyoruz ki günümüzde çoğu kişi, asıl konuları değil de “eşeğin gölgesi”ni konuşuyor. Anlatılmak istenen, umarım anlaşılmıştır. 

 

Sözün Özü

Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız insan; konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız söz kaybedersiniz. Konfüçyüs

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.