Değerli dostlar, geçen haftaki yazımızda “Yalan” konusunu ele almıştık. “Yalan”la ilgili sözleri, önerileri, görüşleri ve çıkarımları aktarmıştım. Bu haftaki yazımızın içeriği de “Güvenirlik”le ilgili. Önce rahmetli Eğitimci, Psikolog ve Yazar Doğan CÜCELOĞLU hocanın güzel ve anlamlı bir anektodunu aktarayım. Anektodun başlığı, “İhsan Yalan Söylemez.” Birlikte okuyalım.
AİLEDE TANIKLIK, ÇOCUĞUN HAMURUNU MAYALAR
Ailede çocuğa yapılan tanıklık çok önemli. İçinde büyüdüğü ailede tanıklık, çocuğun hamurunu mayalar. Anne ve babanın çocuklarına nasıl tanıklık yaptıklarını bilmeleri çok önemlidir. Bir arkadaşımın çocukluk öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bursa’nın bir köyünde büyümüş olan bir arkadaşım şöyle anlattı: Altı yaşındayım; ama ailenin önemli bir bireyiyim. Koyunlar bana emanet. Koyun güderim, yani sorumluluk verilir. Bir gün annem evde aradığı bir şeyi bulamayınca “Oğlum sen mi aldın?” diye bana sordu. Ben de “Anne ben almadım!” dedim. Annem yine aradı bulamadı. Sonra “Oğlum, emin misin?” diye yine sordu. Ben yine, “Anne, ben almadım!” dedim.
***
Aranmaya devam eden annem, “Oğlum, almadığından eminsin değil mi?” diye ısrarla yeniden sorunca ben de kızarak sesimi yükseltip “Anne, ben almadım, dedim ya!” dedim. Oradan geçen babam, benim bu bağırmamı duymuş; babamdan da çok çekinirim. Sonra yanımıza geldi ve “Ne oluyor?” diye anneme sordu. Annem de “… arıyorum, bulamıyorum. İhsan’a soruyorum, o da ben almadım!” diyor. Babam bana döndü, gözümün içine bakarak “Sen mi aldın oğlum!” dedi. Ben de kendimden emin bir biçimde “Ben almadım baba!” dedim. Babam yürümeye devam ederken anneme baktı ve “Hanım, bilmiyor musun, İhsan yalan söylemez!” dedi ve çıkıp gitti.
***
İşte o an benim için çok önemliydi. İçimde öyle bir şey oldu ki anlatması çok zor. “Babam bana güveniyor. Babam bana inanıyor. Ben yalan söylemem!” Biliyor musunuz, Hocam! Aklımdan yalan söylemek geçse babamın kemikleri mezarında sızlar, diye düşünürüm ve yalan söyleyemem. Babam bana güvendi. Babamı hayal kırıklığına uğratmak istemem. Babamı hayal kırıklığına uğratmak hem bababmın hem benim ruhumuzu yaralar. Anneler, babalar, lütfen ailede nasıl tanıklık yaptığınızın farkında olun.
ÖĞÜT VERME, ÖRNEK OL
Evet değerli dostlar, rahmetli Doğan CÜCELOĞLU hocanın paylaşımı böyle. Bu yaşanmışlıktan sonra şöyle çevremize ve kendimize bakalım. Çok güzel bir söz vardır, “Öğüt verme, örnek ol!” diye. Bizler evde, iş yerinde, sokakta, gezindiğimiz, dinlendiğimiz, oturduğumuz yerlerde gerçekten dürüst davranabiliyor muyuz? Akşam evde otururken kapı çalınır. Komşulardan ya da tanıdıklardan biri gelir. Çocuk kapıyı açmaya giderken anne-baba çocuğa “Bizi sorarlarsa evde yok de!” denir. Gelen kişi anne veya babayı sorar. Çocuk da söylendiği gibi “Babam evde yok!” der.
***
Bir başka örnek, baba veya anne evde telefonla konuşurken “Evde olmadığını, dışarı çıktığını, bir işinin olduğunu…” söyler. Evin çocuğu, tüm bu yalanları duyar. Yaşananlardan ve duyduklarından bu davranışların ve söylemlerin doğal olduğunu, hayatın gerçekleri olduğunu düşünmeye başlar. O çocuk da büyüdükçe benzer davranışları ve alışkanlıkları edinmeye başlar. İlerleyen zamanda o anne-baba çocuğundan yakınmaya başlar. Bu yakınmalar, önlenemez ve başa çıkılamaz boyutlara ulaşır. Ama hiç kimse hatalarını, yanlışlarını ve geçmişte yaptıklarını düşünmez ve sorgulamaz. Aslında o çocuklar bizim eserimiz. Biz ne isek çocuklarımız da o.
YALAN KULAĞA HOŞ GELİR; AMA GÖZÜ KANDIRMAK ZORDUR
Yukarıda vurguladığım gibi çoğu kişi örnek olmuyor ama bol bol öğüt veriyor. Yapmamız gereken öğüt vermek değil örnek olmaktır. Atalarımız boşuna dememiş; “Armut dibine düşer.” diye. Eğer eyleme değil de söyleme inanırsak hep kaybeden oluruz. Yalan kulağa hoş gelir; ama gözü kandırmak zordur. Victor Hugo ne diyor biliyor musunuz, “Az yalan söylenemez. Yalan söyleyen her yalanı söyler.” Günümüzün ve çağımızın en çok geresinim duyduğu kişilik ve davranış özelliği, güvenilir olmaktır. Güvenilir, dürüst, sözünün eri, adam gibi adam olmak zorundayız, çocuklarımızı da böyle yetiştirmeliyiz. Yoksa geleceğimiz tehlike altında olacaktır. Yazımızın son cümlesi de şöyle olsun: İyi insanlara, dürüst, güvenilir, sözünün eri kişilere rast gelesiniz.
Sözün Özü:
Aldatanlar, herkesin aldattığını; yalancılar, herkesin yalan söylediğini düşünürler. Kitap Yüzü