Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

ÖZE DÖNÜŞ

Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda biraz tarih, biraz ders, biraz ibret konularını ele almak istedim. Bu yazıda tarihimizin altın sayfalarında yer alan ama birçoğumuzun bilmediği ya da duymadığı çok önemli bir dersi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Tarihle ve edebiyatla ilgilenen çoğu kişi Göktürkleri bilir. Göktürk Yazıtlarını, bilmeyenimiz yoktur; Bilge Kağan’ı, Kültigin’i, Tonyukuk’u duymayanımız yoktur. İşte sizlere Göktürk Yazıtlarını yazan, yani taşlara kazıtan Bilge Tonyukuk ile ilgili çok güzel ve çok anlamlı bir bilgi aktaracağım. *** Göktürk bilgesi Apa Yuğlamış, oğlu Tonyukuk’a öğütler vermek üzere onunla birlikte kırlara, oradan da deniz kıyısına giderler. Orada olaylar, şöyle gelişir. Tonyukuk, su içmek ister ve babasının elinde taşıdığı su testisine uzanır. Ama Tonyukuk su testisini babasının elinden aldığını sandığı anda Apa Yuğlamış denize doğru yürür, üşümesine aldırmaz ve dalgalara doğru uzanır. Denizin hareketliliği suyu, kumu, çakılı oynatır. Ama yine de su berrak ve tertemiz görünmektedir. Suyun dibi dupdurudur.   *** Apa Yuğlamış, elindeki su dolu testiyi denize döker. Tonyukuk ise babasına, “Aman baba yapma bunu!” der. Apa Yuğlamış, testideki suyu denize döktükten sonra oğluna şöyle der. “Bak oğul! Şu testideki su ırmak gibi nasıl lıkır lıkır denize aktı, gitti. Gel oğul! Benim akıllı, uslu oğlum, gel, çekinme!” der; elindeki boş testiye denizden su doldurur ve denizden doldurduğu suyu içmesini  ister. Tonyukuk, sudan bir yudum alır; ama içtiği ile tükürdüğü bir olur. Sonra da babasına “Ama baba, bu su çok tuzlu!” der. “TÜRK, TATLI SU; ÇİN, TUZLU SUDUR” Bu dersten sonra Apa Yuğlamış, deniz kıyısından çekilir, elini Tonyukuk'un omuzuna koyar, gözlerini oğlunun gözlerine diker ve şöyle der: “İşte oğlum! Türk, tatlı su; Çin, tuzlu sudur. Biz, ırmağız; onlar, deniz. Soyumuzun bazı boyları çağlardan, Hunlar'dan beri buraya, Çin'e gelirler, buraya akarlar, Tabgaç olurlar, Çinlileşirler. Burada hâkim de oluruz, imparator da vezir de beğ de! Ama tatlı suyun, tuzlu deniz suyunda yok olduğu gibi biz de tutsaklarımız da zamanla yok oluruz. On yüz çağdır, on binlerce Türk boyu geldi buraya hangisi Türk olarak kaldı? Hiç biri! Çünkü Türk, tatlı su idi, azdı. Çin, tuzlu su idi; çoğunluktaydı. Şimdi söyle, döktüğüm tatlı suyu yeniden denizden toplayıp testimize doldurabilir misin? “SOYUNA SAHİP ÇIK!” Ey oğul! Dikkat et! Ökün! Soyunu burdan al git! Bir milyonluk Türk, burada elli milyonluk Çinli arasında erir gider, yok olur. İyi işit. Türklüğünü unutma, unutturma! Bizi ayakta tutacak budundur. Budun bilincidir. Din, Buda (Bida) dini değil; Köktürklük inanç ve birliğidir. Türk budunu onun için Türk yurduna, Ötüken'e dönecek, kırda kalacak. Gitmek, göçmek isterse doğuya değil batıya akacak. Oğul unutma! Türk'e ilgerüde (doğuda) değil, kuruyagerüde (batıda) yaşamak hakkı ve kut’u var. Soyuna sahip çık! Soyunu bozma! Türklüğünü unutma! Çin denizinden kurtul!” *** Evet değerli dostlar, Bilge Apa Yuğlamış, oğlu Bilge Tonyukuk’a böyle ders veriyor, binlerce yıla uzanan çok güzel öğütler veriyor, öğretiler öğretiyor. Yıllar yıllar sonra bir başka bilge, yirminci yüzyılın dahisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk de benzer bir sözle, “Ulusal benliğini yitirenler, başka uluslara yem olmaktan kurtulamazlar.” der. Burada aktardığım öğretiler ve öğütler, gerçekten ibretlik, ders almamız ve özümüze dönmemiz gereken çok önemli ve anlamlı iletiler. Bu haftaki yazımızı, Ulu Önderimiz, Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile bitirelim. “Türk çocuğu atasını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Sözün Özü: Bir uygarlığın çöküşü, insan kalitesinin bozulmasıyla başlar. Ahmet Hamdi Tanpınar    
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı
Mustafa ATALAY

ÖZE DÖNÜŞ

Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda biraz tarih, biraz ders, biraz ibret konularını ele almak istedim. Bu yazıda tarihimizin altın sayfalarında yer alan ama birçoğumuzun bilmediği ya da duymadığı çok önemli bir dersi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Tarihle ve edebiyatla ilgilenen çoğu kişi Göktürkleri bilir. Göktürk Yazıtlarını, bilmeyenimiz yoktur; Bilge Kağan’ı, Kültigin’i, Tonyukuk’u duymayanımız yoktur. İşte sizlere Göktürk Yazıtlarını yazan, yani taşlara kazıtan Bilge Tonyukuk ile ilgili çok güzel ve çok anlamlı bir bilgi aktaracağım.

***

Göktürk bilgesi Apa Yuğlamış, oğlu Tonyukuk’a öğütler vermek üzere onunla birlikte kırlara, oradan da deniz kıyısına giderler. Orada olaylar, şöyle gelişir. Tonyukuk, su içmek ister ve babasının elinde taşıdığı su testisine uzanır. Ama Tonyukuk su testisini babasının elinden aldığını sandığı anda Apa Yuğlamış denize doğru yürür, üşümesine aldırmaz ve dalgalara doğru uzanır. Denizin hareketliliği suyu, kumu, çakılı oynatır. Ama yine de su berrak ve tertemiz görünmektedir. Suyun dibi dupdurudur.  

***

Apa Yuğlamış, elindeki su dolu testiyi denize döker. Tonyukuk ise babasına, “Aman baba yapma bunu!” der. Apa Yuğlamış, testideki suyu denize döktükten sonra oğluna şöyle der. “Bak oğul! Şu testideki su ırmak gibi nasıl lıkır lıkır denize aktı, gitti. Gel oğul! Benim akıllı, uslu oğlum, gel, çekinme!” der; elindeki boş testiye denizden su doldurur ve denizden doldurduğu suyu içmesini  ister. Tonyukuk, sudan bir yudum alır; ama içtiği ile tükürdüğü bir olur. Sonra da babasına “Ama baba, bu su çok tuzlu!” der.

“TÜRK, TATLI SU; ÇİN, TUZLU SUDUR”

Bu dersten sonra Apa Yuğlamış, deniz kıyısından çekilir, elini Tonyukuk'un omuzuna koyar, gözlerini oğlunun gözlerine diker ve şöyle der: “İşte oğlum! Türk, tatlı su; Çin, tuzlu sudur. Biz, ırmağız; onlar, deniz. Soyumuzun bazı boyları çağlardan, Hunlar'dan beri buraya, Çin'e gelirler, buraya akarlar, Tabgaç olurlar, Çinlileşirler. Burada hâkim de oluruz, imparator da vezir de beğ de! Ama tatlı suyun, tuzlu deniz suyunda yok olduğu gibi biz de tutsaklarımız da zamanla yok oluruz. On yüz çağdır, on binlerce Türk boyu geldi buraya hangisi Türk olarak kaldı? Hiç biri! Çünkü Türk, tatlı su idi, azdı. Çin, tuzlu su idi; çoğunluktaydı. Şimdi söyle, döktüğüm tatlı suyu yeniden denizden toplayıp testimize doldurabilir misin?

“SOYUNA SAHİP ÇIK!”

Ey oğul! Dikkat et! Ökün! Soyunu burdan al git! Bir milyonluk Türk, burada elli milyonluk Çinli arasında erir gider, yok olur. İyi işit. Türklüğünü unutma, unutturma! Bizi ayakta tutacak budundur. Budun bilincidir. Din, Buda (Bida) dini değil; Köktürklük inanç ve birliğidir. Türk budunu onun için Türk yurduna, Ötüken'e dönecek, kırda kalacak. Gitmek, göçmek isterse doğuya değil batıya akacak. Oğul unutma! Türk'e ilgerüde (doğuda) değil, kuruyagerüde (batıda) yaşamak hakkı ve kut’u var. Soyuna sahip çık! Soyunu bozma! Türklüğünü unutma! Çin denizinden kurtul!”

***

Evet değerli dostlar, Bilge Apa Yuğlamış, oğlu Bilge Tonyukuk’a böyle ders veriyor, binlerce yıla uzanan çok güzel öğütler veriyor, öğretiler öğretiyor. Yıllar yıllar sonra bir başka bilge, yirminci yüzyılın dahisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk de benzer bir sözle, “Ulusal benliğini yitirenler, başka uluslara yem olmaktan kurtulamazlar.” der. Burada aktardığım öğretiler ve öğütler, gerçekten ibretlik, ders almamız ve özümüze dönmemiz gereken çok önemli ve anlamlı iletiler. Bu haftaki yazımızı, Ulu Önderimiz, Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile bitirelim. “Türk çocuğu atasını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

Sözün Özü:

Bir uygarlığın çöküşü, insan kalitesinin bozulmasıyla başlar. Ahmet Hamdi Tanpınar

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.