Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

YANLIŞ YAPIYORUZ

Değerli dostlar, ülkemizde çok dinlenen ve çoğu kişinin bildiği ve zaman zaman mırıldandığı ünlü şarkı var: “Allahım, neydi günahım? Ben nerde yanlış yaptım?” Evet, anımsamışsınızdır. Yaşayışımızla ve geleceğimizle ilgili çok yanlışlıklar yaptığımızı biliyoruz. Ama yine de o yanlışlardan geri durmuyoruz. Bu yanlışlıkların bilerek, isteyerek ve bilinçli olarak yapılanı en kötüsü. İsterseniz yapılan yanlışlıklara birlikte bakalım.       *** Çocukların istedikleri her şeyi alarak onların sevinçlerini, mutluluklarını yok ediyoruz. Üzülmelerine hiç fırsat vermeyerek empati duygularını yok ediyoruz. Sıkılmalarına izin vermeyerek hayal güçlerini yok ediyoruz. Her sendelediklerinde hemen kollarına girerek sorun çözme ve çare üretme becerilerini yok ediyoruz. Her işi, onların adına biz yapıyoruz; onların öz güvenlerini yok ediyoruz. Çocuğun yanında okulu ve öğretmenleri çekiştirerek öğretmene olan saygı ve sevgilerini yok ediyoruz. Daha okula başlamadan ellerine tablet, akıllı telefon, bilgisayar vererek akran iletişimini ortadan kaldırıyoruz. Çocuğu, daha beşikte bakıcıya teslim ederek annelik rolünden uzaklaşıyoruz. Çocukları, okuldan kulübe, kulüpten etüde, etütten özel derse koşturtarak aile hayatını yok ediyoruz. Çocuğumuzun her anını sosyal medyada paylaşarak gizliliği ve özel hayat duygusunu yok ediyoruz. Çocuğumuzun ilgi, beceri ve yetenekleri doğrultusunda değil; kendi istediğimiz okul, iş, meslek doğrultusunda eğitim almaya zorluyoruz. Daha onlarca olumsuz tutum, davranış ve alışkanlık sayabiliriz.       *** Son yıllarda sıradan insanların en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın dönemini yaşıyoruz. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir amaç edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor. “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın?” diyor. Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert edinirlerken bunun tersini düşünen ve yaşayan kişi sayısı daha çok. İnsanları birbirine bağlayan amaç, tümden bitti, gitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes, kendini düşünüyor. Kendisi, kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar ne olursa olsun, isterse açlıktan ölsün, isterse soğuktan, vız gelir, tırıs gider; düşüncesinde. *** Yine son yıllarda teknolojinin özellikle internetin gelişmesiyle sanal dünyanın yaygınlaşması, geleceğimiz ve çocuklarımız açısından tehlikeler oluşturuyor. Son günlerin çok konuşulan kavramı “metaverse” (gerçek ve sanal dünyanın bilim kurgu ile birleştiği ‘dijital dünya'), bu tehlikenin bir boyutu. Kim ne derse desin, isterseniz  gerici deyin; ama günümüzde ‘dijital dünya’ olarak tanımlanan metaverse değil; günden güne sosyal becerilerini yitiren, insandan çok başka şeylere ilgi duyan çocuklar var. Bunlar, oyun, internet ve sosyal medya bağımlılığı nedeniyle depresyona giriyorlar, anksiyete denilen kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlara kapılıyorlar. Tüm endişemiz geleceğimiz ve gençlerimiz olmalı; bunları konuşmalıyız, önceliğimiz de insan olmalı. *** Maksim Gorki de günümüz insanlığının profilini çok iyi çıkarmış. “Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, gelip geçen tüm ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları.” İnsan etkisi, duygusu, düşüncesi, ruhu, sözü, sesi ve bakışı olmadan olmaz. Evet, yanlışlıklarımızla yüzleşip bir daha yanlış yapmamak gerekiyor. “Allahım, neydi günahım?” demeyelim. Sözün Özü Yanıldığımızı fark ettiğimizde gelişiriz. Anooshirvan Miandji
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2022 - Perşembe
Mustafa ATALAY

YANLIŞ YAPIYORUZ

Değerli dostlar, ülkemizde çok dinlenen ve çoğu kişinin bildiği ve zaman zaman mırıldandığı ünlü şarkı var: “Allahım, neydi günahım? Ben nerde yanlış yaptım?”

Evet, anımsamışsınızdır.

Yaşayışımızla ve geleceğimizle ilgili çok yanlışlıklar yaptığımızı biliyoruz. Ama yine de o yanlışlardan geri durmuyoruz.

Bu yanlışlıkların bilerek, isteyerek ve bilinçli olarak yapılanı en kötüsü.

İsterseniz yapılan yanlışlıklara birlikte bakalım.

  

   ***

Çocukların istedikleri her şeyi alarak onların sevinçlerini, mutluluklarını yok ediyoruz.

Üzülmelerine hiç fırsat vermeyerek empati duygularını yok ediyoruz.

Sıkılmalarına izin vermeyerek hayal güçlerini yok ediyoruz.

Her sendelediklerinde hemen kollarına girerek sorun çözme ve çare üretme becerilerini yok ediyoruz.

Her işi, onların adına biz yapıyoruz; onların öz güvenlerini yok ediyoruz.

Çocuğun yanında okulu ve öğretmenleri çekiştirerek öğretmene olan saygı ve sevgilerini yok ediyoruz.

Daha okula başlamadan ellerine tablet, akıllı telefon, bilgisayar vererek akran iletişimini ortadan kaldırıyoruz.

Çocuğu, daha beşikte bakıcıya teslim ederek annelik rolünden uzaklaşıyoruz.

Çocukları, okuldan kulübe, kulüpten etüde, etütten özel derse koşturtarak aile hayatını yok ediyoruz.

Çocuğumuzun her anını sosyal medyada paylaşarak gizliliği ve özel hayat duygusunu yok ediyoruz.

Çocuğumuzun ilgi, beceri ve yetenekleri doğrultusunda değil; kendi istediğimiz okul, iş, meslek doğrultusunda eğitim almaya zorluyoruz.

Daha onlarca olumsuz tutum, davranış ve alışkanlık sayabiliriz.

  

   ***

Son yıllarda sıradan insanların en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın dönemini yaşıyoruz.

Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir amaç edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor. “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın?” diyor.

Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert edinirlerken bunun tersini düşünen ve yaşayan kişi sayısı daha çok.

İnsanları birbirine bağlayan amaç, tümden bitti, gitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes, kendini düşünüyor. Kendisi, kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar ne olursa olsun, isterse açlıktan ölsün, isterse soğuktan, vız gelir, tırıs gider; düşüncesinde.

***

Yine son yıllarda teknolojinin özellikle internetin gelişmesiyle sanal dünyanın yaygınlaşması, geleceğimiz ve çocuklarımız açısından tehlikeler oluşturuyor.

Son günlerin çok konuşulan kavramı “metaverse” (gerçek ve sanal dünyanın bilim kurgu ile birleştiği ‘dijital dünya'), bu tehlikenin bir boyutu.

Kim ne derse desin, isterseniz  gerici deyin; ama günümüzde ‘dijital dünya’ olarak tanımlanan metaverse değil; günden güne sosyal becerilerini yitiren, insandan çok başka şeylere ilgi duyan çocuklar var.

Bunlar, oyun, internet ve sosyal medya bağımlılığı nedeniyle depresyona giriyorlar, anksiyete denilen kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlara kapılıyorlar.

Tüm endişemiz geleceğimiz ve gençlerimiz olmalı; bunları konuşmalıyız, önceliğimiz de insan olmalı.

***

Maksim Gorki de günümüz insanlığının profilini çok iyi çıkarmış.

“Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, gelip geçen tüm ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları.”

İnsan etkisi, duygusu, düşüncesi, ruhu, sözü, sesi ve bakışı olmadan olmaz.

Evet, yanlışlıklarımızla yüzleşip bir daha yanlış yapmamak gerekiyor.

“Allahım, neydi günahım?” demeyelim.

Sözün Özü

Yanıldığımızı fark ettiğimizde gelişiriz. Anooshirvan Miandji

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.